Dinlerarası diyalogun hemen her yönü artık toplumda tartışılmaktadır. Dinlerarası diyalogun "şartlara uydurulmuş misyonerlik" olduğu milletimiz tarafından anlaşılmaya, çoğu gazete ve dergide, televizyon programlarında ortaya konulmaya başlanmıştır. Bu konudaki mücadelenin fikir babası olan Prof. Dr. Haydar Baş bey bizleri engin ferasetiyle önceden uyarmıştı; O'na millet olarak minnettarız. Diyalog uğruna, İslam itikadına sinsi tohumlar ekip kimyasını bozmaya çalıştılar yıllarca. Olayı dışardan seyredenler, "Din, Allah'ın koruması altındadır" deyip seyirci kalırken, Sn. Prof. Dr. Haydar Baş bey daha tehlikenin başlangıcında ciddi ikazlarda bulunmuştu."Ne olacak bu milletin hâli?", diye sorulduğunda Sn. Baş, "Dinlerarası diyalogun asıl maksadı; millî bütünlüğü sarsmaktır, millî bütünlüğü ortadan kaldırmaktır. Diyalog çalışmaları her ne kadar dinî görülse de esas nedeni millî bütünlüğümüzü, Türk kimliğini tahrip etmektir. Dinlerarası diyalog ülkemizde dinî ve millî bütünlüğümüze öyle zararlar verecek ki, bunu hayal bile edemezsiniz. Tahribat üç aşamalı olacaktır. Önce, kalplerdeki ehli kitaba olan sevgisizlik kırılacak, sonra muhiplik (sevgi, muhabbet) dönemi başlayacak, daha sonra da Hıristiyanlaştırma dönemi başlayacaktır. O zaman tahribatın en hızla yayıldığı dönem olacaktır" cevabını vermişti.***Tahribatın başlangıcı yıllar önce hahamlı, papazlı iftar yemekleri ile başladı. Adını bile duymadığımız hıristiyan ve yahudi din adamlarını milletimizin gündemine soktular. Şahsen ben bile, Bartholomeos adında bir papazın varlığını, Fetullah Gülen'in fahri başkanı olduğu bir vakfın düzenlediği ödül töreninde, Fetullah Gülen ile birlikte görerek öğrendim. Hem de bir papaza "hazret" (!) denildiğini ilk olarak o zevatın ağzından duydum..!İnsanların düşünce ufuklarına zehirli tohumlar böylece ekildi. Gayr-i müslim akaidine tepkiler kırıldı, sevgi tohumları ekildi. Toplumun "koruma refleksi" böylece tahrip edilmeye başlandı.Düzenlenen Abant toplantılarıyla insanların gönülleri bulandırıldı, "İbrahimî din" propagandalarıyla zihinler karıştırıldı. "lımlı İslam" dediler, "Ehl-i kitapla ittifak" dediler, yüreklerdeki Tevhid inancını boğmaya çalıştılar. "Akıl-vahiy" polemiği yaratarak gaybe iman akidesini sarstılar ve böylece bâtıl düşünceleri kitlelere aşıladılar. Sonra da yapılan bu tahribatların adına "hizmet" (!) dediler... Nice saf, temiz gönülleri ifsat ettiler, nice imkânları heba ettiler ***Birileri hâlâ daha "dinlerarası diyalog" faaliyetlerinden iyi niyetle bahsediyorsa, bunun arkasında farklı niyetler olduğunu düşünmek gerekmez mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Önemli olan sistem mi, insan mı? / 29.04.2025
- Gençler güçlerini doğru adreste birleştirmelidir / 28.04.2025
- Gençlik mutlaka siyasetle uğraşmalıdır / 27.04.2025
- Her baba evladına bakmakla mükelleftir / 26.04.2025
- Gençlerde evlenecek para mı var ki evlensinler / 25.04.2025
- Hüseyin Baş soruyor “Türkiye’de yargı bağımsız mı?” / 24.04.2025
- Ulusal egemenliğimizi korumalıyız / 23.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Gençler güçlerini doğru adreste birleştirmelidir / 28.04.2025
- Gençlik mutlaka siyasetle uğraşmalıdır / 27.04.2025
- Her baba evladına bakmakla mükelleftir / 26.04.2025
- Gençlerde evlenecek para mı var ki evlensinler / 25.04.2025
- Hüseyin Baş soruyor “Türkiye’de yargı bağımsız mı?” / 24.04.2025
- Ulusal egemenliğimizi korumalıyız / 23.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025