Dink cinayetinin ötelediği önemli gündemler

Herkes, medya zorlaması neticesinde Hrant Dink cinayetine odaklanmışken, bu cinayetle birlikte gözden kaçırılan, daha doğrusu cinayetle ötelenen çok önemli gündemler bulunuyor. Bunlardan birincisi Kerkük ve Irak gündemi. TBMM bu konudaki gizli oturumunu dün gerçekleştirdi. Ancak bu oturuma dair ne bir tartışma, ne de vekilleri etkileyebilecek bir gündem oluşmadı. Dink cinayeti bu önemli konunun haber gündeminin beşinci, altıncı sıralarına hapsolmasına neden oldu. Oysa bölgede çok ciddi gelişmeler cereyan ediyor, Barzani ve Talabani, Türkiye'ye misilleme niteliğinde icraatlara imza atıyorlar. Ama Türkiye bu önemli gündemi maalesef tartışamıyor.İkinci önemli gündem ise geçtiğimiz hafta Meclis'ten apar topar çıkarılan Petrol Yasası. Birkaç yıldır Meclis'te bekletilen bu yasanın, neredeyse hiç gündeme gelmeden Meclis'ten geçmiş olması Türkiye'nin geleceği ve bağımsızlığı adına çok ciddi bir tehlikedir. Çünkü bu yasanın, "Türkiye'nin tartışması gereken en önemli konu" olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Dilerseniz bu konuyla ilgili görüşlerimizi 20 Nisan 2006 tarihinde kaleme aldığımız "Yeni Petrol Yasası'ndaki tuzaklar" başlıklı yazımızdan aktaralım: "Petrol Yasa Tasarısı Türk kamuoyundan özellikle gizleniyor. Çünkü bu tasarıda 1954 yılında Yahudi asıllı Max Ball'ın bize dikte ettirdiği ve bizim de elimizi kolumuzu bağladığı için şikayet ettiğimiz Petrol Kanunu'nu bile mumla aratacak düzenlemeler bulunuyor. Petrol yasası değil, BP yasası!1954 yılında hazırlanan Petrol Kanunu'nda Doğu Karadeniz'de petrol aramaya yasak getirilmişti. Bu yasak 1974 yılında kısmen kaldırılınca da, o bölgede petrol arama imtiyazı British Petroleum'a (BP) devredildi. Ama nedense aradan geçen onlarca yıla rağmen hala Doğu Karadeniz'de hala petrol çıkarılamadı. Zaman zaman enerji bakanları Doğu Karadeniz'deki petrol rezervlerinin "uykularını kaçırdığından" falan bahsettiler ama nedense o rezervlerin bir an önce çıkarılıp, Türk halkının hizmete sunulması noktasında bir girişimde bulunulmadı.Peki neden? AKP hükümetinin AB ve ABD dayatmasıyla hazırlayıp Meclis'e getirdiği yeni petrol yasası ile yabancı petrol şirketlerine buldukları petrolü istedikleri gibi kullanma hakkı veriliyor. British Petroleum'un da Doğu Karadeniz'deki petrolü çıkarmak için, bu ve bunun gibi birçok tavizi koparacağı yeni petrol yasasını beklediği belirtiliyor. Hatta bu yönüyle yeni çıkacak yasaya BP yasası diyenler de var. Burada hükümetin yasayı çıkarmak için belirlediği zamanlama oldukça mühimdir. Çünkü BP, halen Doğu Karadeniz'deki sondaj çalışmalarını nihayetlendirmemiştir.Bu konuda Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'nin (TMMOB) 17 Şubat 2006 tarihinde Ankara'da gerçekleştirdiği Petrol Yasa Tasarısı Paneli'nde oldukça önemli bilgiler veriliyor. Panelin sonuç bildirgesinde, AKP hükümetinin AB'ye uyum adı altında hazırladığı  ve TBMM'de yasalaşmak üzere olan yeni petrol yasasının hangi tehlikeli düzenlemeleri içerdiği açık bir şekilde ortaya konuluyor. Panel sonunda yapılan değerlendirmede altı çizilen bazı hususlar şöyle:TPAO bilinçli olarak atıl hale getirildiBu güne kadar bazı yasalarda yapılan değişikliklerle; Dünya petrol sektöründe olduğu gibi , arama, üretim, taşıma, rafinaj ve dağıtım bütünlüğünün aynı yapı içinde TPAO ve yan kuruluşları eliyle birbirini tamamlayarak yürütülmesi anlayışı terkedilmiş, TPAO bünyesindeki TÜPRAŞ, BOTAŞ, POAŞ ve DİTAŞ, PETKİM, TÜGSAŞ bilinçli olarak parçalanmış, BOTAŞ hariç diğerleri özelleştirilmiştir. TPAO'nun kendi gelirlerinden arama ve üretim projeleri bütçesini oluşturma yetkisi alınarak; genel bütçeden çok sınırlı pay ayrılması sonucu kamu kuruluşumuzun ve dolayısıyla ülkemiz petrol aramacılığı faaliyetleri durma noktasına gelmiş, TPAO bilinçli olarak atıl hale getirilerek, özelleştirilmesinin zemini yaratılmıştır.AB bizden istiyor ama kendisi yapmıyorAvrupa Birliği'ne mevzuat uyumu gerekçesiyle, elektrik, petrol ve doğal gaz piyasa yasalarından sonra, Petrol Kanunu'nda yapılması düşünülen değişiklikler ile tüm enerji alanlarından ve petrol sektöründen kamu kuruluşlarının süreç içinde çekilerek, bu alanın yabancı şirketlere bırakılması düzenlemeleri tamamlanmış olacaktır. AB, Türkiye gibi aday ülkelere ve çevre ülkelere uyum yasaları adı altında enerji ve dolayısıyla petrol alanında kamunun tasfiyesini ve özelleştirmeleri dayatırken, kendi ülkelerinde farklı uygulamaları gerçekleştirmektedir. AB'nin bütün çekirdek ülkelerinde kamu ağırlığının sektörden kaldırılması ve özelleştirmeler; ya hiç yapılmamış, ya minimum seviyede tutulmuş, ya da ileriki dönemlere ertelenmiştir.Petrol Kanunu'nda yapılmak istenen değişikliklerle, AB mevzuatına uyum adı altında; kamu yararını ve sektördeki kamu kuruluşunu önceleyen korumacı yasa maddelerinin mevcut yasadan çıkarılması amaçlanarak, yabancı şirketlere bir dizi kolaylıklar sağlanmıştır."Milli menfaatin korunması" maddesi yasadan çıkarıldıTasarıda: - 6326 sayılı mevcut yasada yer alan "Milli Menfaatin Korunması" başlıklı bölüm ve aşağıdaki maddelerinin tasarı ile tamamıyla çıkarılmış olması, düzenlemenin kamu menfaatleri yerine uluslar arası şirket menfaatinin gözetildiğinin açık göstergesidir. Petrol arama ve üretim faaliyetinde bulunmak için yapılan başvurunun değerlendirilmesinde mevcut yasanın ilk kriteri olan "talebin milli menfaatlere uygun olması" ölçütü yasadan çıkarılarak; öncelikle ülke yararını gözetme anlayışı terk edilmiş, uluslar arası şirketlere avantaj sağlanmıştır.Yabancı devletlerin doğrudan doğruya veya dolayısıyla idaresinde etkili olabilecekleri şirketler ile yabancı bir devlet için veya yabancı bir devlet namına hareket eden şahısların, petrol faaliyetinde bulunamayacakları, mülk edinemeyecekleri, tesis kuramayacakları hükmü tasarı ile çıkarılarak; stratejik öneme sahip bir konuda yabancı devletlerin belirleyici olması önündeki engeller kaldırılmıştır.Memleket ihtiyacı gözetilmeyecekÜlke içinde üretilen ham petrol ve doğal gaz ile bunlardan elde edilen petrol ürünlerinin kara sahalarında % 65'i ve deniz sahlarında % 55'inin memleket ihtiyacına ayrılması zorunluluğu, tasarı ile kaldırılarak; yabancı şirketlere ürettikleri petrol üzerinde sınırsız tasarrufta bulunarak, tamamını ihraç etme hakkı getirilmiş, olağanüstü durumlarda bile ülkede üretilen petrolün ülke içinde kullanılması, memleket ihtiyacını gözetme durumu ortadan kaldırılmıştır. Yabancı şirketlere sınırsız özgürlüklerTasarıda Türkiye, sadece kara ve denizler olmak üzere iki bölgeye ayrılmış, ruhsat alanları karada 100.000 denizde 1.000 000 hektara , ruhsat süreleri de karada 5, denizde 8 yıla yükseltilmiştir. Ruhsat sayısına hiçbir sınırlandırma getirilmemiş, tek bir uluslar arası şirketin veya yabancı bir devlet şirketinin bütün ülkeyi kapsayacak alanda tek başına ruhsat sahibi olmasının önü açılmıştır. ·İşletme ruhsat alanının ne kadar olabileceği önceki kanunda belirtilmişken, tasarıda bir sınırlama kriteri getirilmemiştir. Şirketlere büyük alanlarda işletme ruhsatı alabilme hakkı ortaya çıkmış, işletme ruhsat süreleri 20 yıldan 30 yıla çıkarılmıştır.  Ülkemizde üretilen ham petrolden alınan %12.5'lik devlet hissesi oranı, günlük üretim miktarına göre kademeli olarak % 1'e kadar indirilmesi sonucu, üretimden sağlanan ülke mevcut geliri şirketler lehine % 75 azaltılmaktadır."