Büyükler “İnsanoğlunun hayatta başına ne geldiyse dilinden gelmiştir” derler. Ve dil konusunda gayet dikkat çekici sözler sarf etmişlerdir. Yunus emre hazretleri ağızdan çıkan sözlerin nelere mal olacağını da şu güzel sözle ifade etmiştir. “Söz ola kestire başı, Söz ola kestire savaşı, Söz ola ağulu aşı, Bal ile yağ eder bir söz.”
İbnu Abdullah nakletti; “Ey Alla’ın Resulü” dedim, “uyacağım bir amel tavsiye et bana!” Şu cevabı verdi: “Rabbim Allah’tır de, sonra doğru ol!” “Ey Allah’ın Resulü” dedim tekrar, “Benim hakkımda en çok korktuğunuz şey nedir?” Eliyle dilini tutup sonra: “İşte şu!” buyurdu. (Kütüb-i Sitte 5909).
Başka bir hadis-i şerifte de dilin (söylenen sözün) insanoğlunun akıbetini (cennet ya da cehennem olacağını) belirleyici bir unsur olduğuna işaret edilmiştir.
Resulullah (sav) buyurdular ki: “Kul (bazen), Allah`ın rızasına uygun olan bir kelamı, ehemmiyet vermeksizin sarf eder de Allah onun sebebiyle cennetteki derecesini yükseltir. Yine kul (bazen) Allah`ın hoşnutsuzluğuna sebep olan bir kelimeyi ehemmiyet vermeksizin sarfeder de Allah, o sebeple onu cehennemde yetmiş yıllık aşağıya atar.” (Kütüb-i Sitte 5913).
Dil hakkında atalarımız “Dilim Dilim, ettin beni dilim dilim” buyurmakla dilin insanın başına türlü işler açabileceğine işaret etmişlerdir.
Resulullah (sav) da yine şu uyarıda bulunmuştur;
Ebu Sa’idi’l-Hudri radıyallahu anh, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’dan anlatıyor:
“Ademoğlu sabaha erdimi, bütün azaları, dile temenna edip: “Bizim hakkımızda Allah’tan kork. Zira biz sana tabiyiz. Sen istikamette olursan biz de istikâmette oluruz, sen sapıtırsan biz de sapıtırız!” derler.” (Tirmizi, Zühd 61, (2409).(kütübü sitte 5872)
İnsanlar madem ki ağızlarından çıkan söz vesilesiyle bu kadar töhmet ve sıkıntı altına girmektedir. O zaman söylenecek sözler “kırk ölçülüp, bir biçilmelidir” Eğer neticesi hoş olmayacak şeylere sebebiyet verecekse; o sözün söylenmemesi daha iyidir. Sadi’nin dediği gibi“Söylenmediği müddetçe söze sen hâkimsin. Bir kere söylendi mi, o sana hâkim olur.”
Söylenecek söz vardır telafisi mümkün olmayan, nice ocaklar yıkan, canlar alan, türküler yakılan “dil yarası derin olur, çare bulunmaz” diye…
Dilin afetlerini anlamak adına, söylenecek sözlerin insan gönlünde yapacağı tahribatı şu söz ne güzel ifade eder “Bak; şu çeşmenin tası yok, kırma insan kalbini; yapacak ustası yok”
“Ağızdan çıkan söz bil ki, yaydan fırlayan ok gibidir. O ok gittiği yerden geri dönmez. Seli baştan bağlamak gerek.” (Hz. Mevlana)
Aslında ağızdan çıkan her söz, sahibinin karekter yapısını, kişiliğini de ele verir;
“Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır.” (Ataullah İskenderi)
Halk arsında sıkça kullanılan bir söz vardır “bakma onun kötü söylemesine, kalbi temizdir” Bu sözün ne kadar yanlış olduğunu Hazreti Mevlananın şu sözünden anlıyoruz. “Bal küpünden sirke taşmaz” Bu ifadeyle, ağızdan çıkan sözün; o kişinin kalbindeki duygu ve düşüncelerini, açığa çıkardığı anlaşılmaktadır.
Madem ki; “Söz; özün tercümanıdır” o halde, dilin afetlerinden korunmanın yolu da; özü (kalbi) temizlemektir.”
İbnu Abdullah nakletti; “Ey Alla’ın Resulü” dedim, “uyacağım bir amel tavsiye et bana!” Şu cevabı verdi: “Rabbim Allah’tır de, sonra doğru ol!” “Ey Allah’ın Resulü” dedim tekrar, “Benim hakkımda en çok korktuğunuz şey nedir?” Eliyle dilini tutup sonra: “İşte şu!” buyurdu. (Kütüb-i Sitte 5909).
Başka bir hadis-i şerifte de dilin (söylenen sözün) insanoğlunun akıbetini (cennet ya da cehennem olacağını) belirleyici bir unsur olduğuna işaret edilmiştir.
Resulullah (sav) buyurdular ki: “Kul (bazen), Allah`ın rızasına uygun olan bir kelamı, ehemmiyet vermeksizin sarf eder de Allah onun sebebiyle cennetteki derecesini yükseltir. Yine kul (bazen) Allah`ın hoşnutsuzluğuna sebep olan bir kelimeyi ehemmiyet vermeksizin sarfeder de Allah, o sebeple onu cehennemde yetmiş yıllık aşağıya atar.” (Kütüb-i Sitte 5913).
Dil hakkında atalarımız “Dilim Dilim, ettin beni dilim dilim” buyurmakla dilin insanın başına türlü işler açabileceğine işaret etmişlerdir.
Resulullah (sav) da yine şu uyarıda bulunmuştur;
Ebu Sa’idi’l-Hudri radıyallahu anh, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’dan anlatıyor:
“Ademoğlu sabaha erdimi, bütün azaları, dile temenna edip: “Bizim hakkımızda Allah’tan kork. Zira biz sana tabiyiz. Sen istikamette olursan biz de istikâmette oluruz, sen sapıtırsan biz de sapıtırız!” derler.” (Tirmizi, Zühd 61, (2409).(kütübü sitte 5872)
İnsanlar madem ki ağızlarından çıkan söz vesilesiyle bu kadar töhmet ve sıkıntı altına girmektedir. O zaman söylenecek sözler “kırk ölçülüp, bir biçilmelidir” Eğer neticesi hoş olmayacak şeylere sebebiyet verecekse; o sözün söylenmemesi daha iyidir. Sadi’nin dediği gibi“Söylenmediği müddetçe söze sen hâkimsin. Bir kere söylendi mi, o sana hâkim olur.”
Söylenecek söz vardır telafisi mümkün olmayan, nice ocaklar yıkan, canlar alan, türküler yakılan “dil yarası derin olur, çare bulunmaz” diye…
Dilin afetlerini anlamak adına, söylenecek sözlerin insan gönlünde yapacağı tahribatı şu söz ne güzel ifade eder “Bak; şu çeşmenin tası yok, kırma insan kalbini; yapacak ustası yok”
“Ağızdan çıkan söz bil ki, yaydan fırlayan ok gibidir. O ok gittiği yerden geri dönmez. Seli baştan bağlamak gerek.” (Hz. Mevlana)
Aslında ağızdan çıkan her söz, sahibinin karekter yapısını, kişiliğini de ele verir;
“Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır.” (Ataullah İskenderi)
Halk arsında sıkça kullanılan bir söz vardır “bakma onun kötü söylemesine, kalbi temizdir” Bu sözün ne kadar yanlış olduğunu Hazreti Mevlananın şu sözünden anlıyoruz. “Bal küpünden sirke taşmaz” Bu ifadeyle, ağızdan çıkan sözün; o kişinin kalbindeki duygu ve düşüncelerini, açığa çıkardığı anlaşılmaktadır.
Madem ki; “Söz; özün tercümanıdır” o halde, dilin afetlerinden korunmanın yolu da; özü (kalbi) temizlemektir.”
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025
- Kadir Gecesi’ni nasıl değerlendirmeliyiz? / 26.03.2025
- Kadir Gecesi önemli bir fırsattır / 25.03.2025
- Zekât vermeyenleri bekleyen tehlikeler / 24.03.2025
- Zekat verenler kurtuluşa ermiştir / 23.03.2025
- Kadir Gecesi’ni aramak / 22.03.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025
- Kadir Gecesi’ni nasıl değerlendirmeliyiz? / 26.03.2025
- Kadir Gecesi önemli bir fırsattır / 25.03.2025
- Zekât vermeyenleri bekleyen tehlikeler / 24.03.2025
- Zekat verenler kurtuluşa ermiştir / 23.03.2025
- Kadir Gecesi’ni aramak / 22.03.2025