Dilencilere sadaka vermek konusundaki hassasiyeti
Ebu Hamza diyor ki: “Ben, İmam (a.s.)’a dedim ki: Her isteyen gerçekten muhtaç olmaz ki
29.09.2023 08:22:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Ebu Hamza diyor ki: "Ben, İmam (a.s.)'a dedim ki: Her isteyen gerçekten muhtaç olmaz ki."
İmam (a.s.) şöyle dedi: "Bunlardan bazılarının gerçekten muhtaç olmasından ve bizim de onlara bir şey vermemiş olmamızdan korkarım.
Eğer, muhtaç birini boş geri çevirmiş olursak, biz Ehl-i Beyt'in üzerine Yâkub ve ailesinin başına inen felaketin benzerinin inmesinden korkarım.
Yâkub her gün bir koç boğazlar ve etinin bir kısmını sadaka olarak dağıtırdı. Sonra kendisi ve ailesi de ondan yerdi. Bir gün devamlı oruç tutan ve gerçekten ihtiyaç sahibi olan ayrıca Allah katında da üstün bir dereceye sahip olan bir mü'min Cuma günü, iftar açmasına az bir zaman kala Yâkub'un kapısından geçti.
Kapıdan alçak bir sesle şöyle seslendi: "Artmış olan yemeğinizden şu yabancı ve aç dilenciye getirin."
İçeridekiler adamın sesini duyuyorlardı. Adamın gerçek durumunu bilmiyorlardı. Sözlerinin doğruluğuna inanmadılar. Adam onlardan ümidini kesince ve karanlık da iyice bastırınca yoluna devam etti. İki büklüm kıvrılarak açlığını Allah'a şikayet ediyordu.
Yâkub (a.s.) ve ailesi ise tok ve rahat bir şekilde uykuya daldılar. Üstelik artmış yemekleri de vardı.
Yüce Allah o gecenin sabahında Yâkub (a.s.)'a şöyle vahyetti:
"Kulumu aşağıladın. Bundan dolayı gazabımı hak ettin. Bu davranışın Benim sünnetimin yürürlüğe girmesini ve cezamın inmesini gerektirdi. Senin ve çocuklarının üzerine belalarımı indirmem kaçınılmaz oldu.
Ey Yâkub! Peygamberlerimden en çok sevdiğim; benim katımda en üstün olanı; yoksul ve düşkün kullarıma karşı en merhametli ve onları kendine en çok yakın tutanı, onlara yedireni, onların sığınağı ve korunağı olanıdır.
İbadetiyle uğraşan, dünya malının az bir kısmına râzı olan kuluma merhamet etmez misin! İzzetim hakkı için belamı başına mutlaka indireceğim. Seni ve çocuklarını musibetlerin hedefi haline getireceğim."
Ebu Hamza diyor ki: "Sana feda olayım, Yusuf ne zaman gördü o rüyayı?"
İmam Zeynelâbidin (a.s.) şöyle buyurdu: "Yâkub ve ailesinin karnı tok yattığı, yoksulun da açlıktan iki büklüm sabahladığı o gece gördü rüyayı!"
İmam, Allah rızası için çok köle azad ederdi
Ramazan ayında yaptığı ibadetlere ayrıca dikkat eden İmam Zeynelâbidin (a.s.), özellikle bu ayda kölelerine hiçbir hataları için kızmazdı. Ve onları en çok bu ayda azad ederdi.
"İmam Seccad (a.s.), zenci köleleri ihtiyacı olmadığı halde satın alıyor, Hac mevsiminde Arafat'a getiriyor, Meş'ar'a hareket ettiği sırada onları serbest bırakıyor ve kendilerine mâli hediyeler veriyordu."
"Bu ayda kölelerinin hatalarını bir deftere kaydeder, Ramazan ayının son günü onları yanına toplar, defterde yazılı bulunan suçlarını onlara gösterir ve şöyle derdi:
"Yüksek sesle şöyle deyin: Ey Ali b. Hüseyin (a.s.)! Hiç şüphesiz, Rabbin işlediğin bütün amelleri kaydetmiştir, tıpkı senin bizim işlediğimiz amelleri kaydetmen gibi.
Rabbin katında hakkı söyleyen, büyük-küçük hiçbir şeyi dışarıda bırakmayan, kısacası yaptığın her şeyi içine alan bir kitap vardır.
Sen işlediğin her şeyi O'nun huzurunda hazır bulursun. Tıpkı bizim senin yanında işlediğimiz her şeyi hazır ve kaydedilmiş bulduğumuz gibi. Öyleyse, büyük hükümdardan kendin için af umduğun gibi, sen de bizi affet, yaptığımızı hoş gör. Tıpkı büyük hükümdarın seni affetmesini istediğin, sevdiğin gibi. Bizi affet, onu affedici bulursun. Sana merhamet ettiğini, seni bağışladığını görürsün.
Kuşkusuz senin Rabbin kimseye zulmetmez. Nitekim senin elinde de Hakkı söyleyen, işlediğimiz büyük küçük günahları içe-ren bir kitap vardır.
Ey Ali b. Hüseyin! Rabbinin karşısındaki zelil konumunu hatırla. O Rabbin ki, âdil bir hakemdir. Bir hardal tanesi ağırlığınca dahi kimseye haksızlık etmez. Büyük-küçük ne varsa hepsini kıyamet günü getirir. Hesap görücü ve şahit olarak Allah yeter.
Affet, hoş gör; büyük hükümdar da seni affetsin, seni hoş görsün. Çünkü, O şöyle buyurmuştur: "Bağışlasınlar, feragat göster-sinler. Allah'ın sizi bağışlamasını arzulamaz mısınız?"
Rabbim! Bize zulmedenleri affetmemizi bize emrettin. Biz de senin bize emrettiğin gibi bize zulmedenleri affettik. O halde, bizi affet. Çünkü Sen, bu hususta bizden de, emredilen başkalarından da daha layıksın.
Kapımıza bir şey istemek için gelen hiç kimseyi geri çevirmememizi emrettin. Şimdi biz de Senin kapına dilenciler ve miskinler olarak geldik. Kapına gelmiş oturmuşuz, Senin nimetini, iyiliğini ve bağışını bekliyoruz.
Bize bu hususta minnet et, bize lutufta bulun. Bizi yüzüstü, umutsuz bırakma. Çünkü Sen bu hususta bizden de, emredilen diğer kimselerden de daha layıksın.
İlahi, kerem sahibisin; bana kerem et. Çünkü, ben Senin kapında bir dilenciyim ve Sen de kerem sahibisin. İyilikleri bol bol bağışlarsın. Beni de Senin kapında iyiliklere nâil olmuş kimselere kat. Ey kerem sahibi!"
Sonra mübarek yüzünü onlara çevirir, gözlerinden yaşlar dökülürken, onlara şefkat ve merhametle şöyle derdi:
"Ben sizi affettim, siz de beni affettiniz mi? Benden sâdır olan kötü bir sahiplik varsa ki ben, bu durumda kötü ve haksızlık eden bir sahibim. Kerem sahibi, cömert, adil, iyilik eden ve faziletler bahşeden bir sahibin de mülküyüm."
Bunun üzerine köleler ona şöyle karşılık verirlerdi: "Seni affettik, ey efendimiz."
İmam (a.s.) şöyle buyururdu: "Öyleyse, 'Allah'ım! Bizi affettiğin gibi, Sen de Ali b. Hüseyin (a.s.)'ı affet. Bizim boyunlarımızı kölelikten azad ettiği gibi, Sen de onu ateşten azad et' deyin."
Köleler bunu söyledikten sonra İmam (a.s.) şöyle buyururdu: "Allah'ım! Kabul et, ey âlemlerin Rabbi! Gidin sizi affettim. Affedilmem ve ateşten azad edilmem umuduyla sizi kölelikten azad ettim."
Ramazan Bayramı geldiğinde her birine, onları diğer insanlara muhtaç bırakmayacak miktarda para verirdi."
Ali b.Tavus, Ramazan ayı amelleri bölümünde şöyle yazıyor:
"Hüseyin oğlu Ali (a.s.), Ramazan ayının son gecesi yaklaşık yirmi köle azad ederek şöyle buyuruyordu:
"Allah, Ramazan ayında her akşam iftar vakti cehennem ehli yetmiş bin kişiyi azaptan kurtarmaktadır. Son gece ise Ramazan gecelerinin tamamı kadar serbest bırakıyor.
Ben de, Yüce Allah'ın, bu dünyada benim de kölelerimi serbest bıraktığımı görmesini ve kıyamet günü beni cehennem ateşinden kurtarmasını istediğim için onları azad ediyorum" demiştir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
İmam (a.s.) şöyle dedi: "Bunlardan bazılarının gerçekten muhtaç olmasından ve bizim de onlara bir şey vermemiş olmamızdan korkarım.
Eğer, muhtaç birini boş geri çevirmiş olursak, biz Ehl-i Beyt'in üzerine Yâkub ve ailesinin başına inen felaketin benzerinin inmesinden korkarım.
Yâkub her gün bir koç boğazlar ve etinin bir kısmını sadaka olarak dağıtırdı. Sonra kendisi ve ailesi de ondan yerdi. Bir gün devamlı oruç tutan ve gerçekten ihtiyaç sahibi olan ayrıca Allah katında da üstün bir dereceye sahip olan bir mü'min Cuma günü, iftar açmasına az bir zaman kala Yâkub'un kapısından geçti.
Kapıdan alçak bir sesle şöyle seslendi: "Artmış olan yemeğinizden şu yabancı ve aç dilenciye getirin."
İçeridekiler adamın sesini duyuyorlardı. Adamın gerçek durumunu bilmiyorlardı. Sözlerinin doğruluğuna inanmadılar. Adam onlardan ümidini kesince ve karanlık da iyice bastırınca yoluna devam etti. İki büklüm kıvrılarak açlığını Allah'a şikayet ediyordu.
Yâkub (a.s.) ve ailesi ise tok ve rahat bir şekilde uykuya daldılar. Üstelik artmış yemekleri de vardı.
Yüce Allah o gecenin sabahında Yâkub (a.s.)'a şöyle vahyetti:
"Kulumu aşağıladın. Bundan dolayı gazabımı hak ettin. Bu davranışın Benim sünnetimin yürürlüğe girmesini ve cezamın inmesini gerektirdi. Senin ve çocuklarının üzerine belalarımı indirmem kaçınılmaz oldu.
Ey Yâkub! Peygamberlerimden en çok sevdiğim; benim katımda en üstün olanı; yoksul ve düşkün kullarıma karşı en merhametli ve onları kendine en çok yakın tutanı, onlara yedireni, onların sığınağı ve korunağı olanıdır.
İbadetiyle uğraşan, dünya malının az bir kısmına râzı olan kuluma merhamet etmez misin! İzzetim hakkı için belamı başına mutlaka indireceğim. Seni ve çocuklarını musibetlerin hedefi haline getireceğim."
Ebu Hamza diyor ki: "Sana feda olayım, Yusuf ne zaman gördü o rüyayı?"
İmam Zeynelâbidin (a.s.) şöyle buyurdu: "Yâkub ve ailesinin karnı tok yattığı, yoksulun da açlıktan iki büklüm sabahladığı o gece gördü rüyayı!"
İmam, Allah rızası için çok köle azad ederdi
Ramazan ayında yaptığı ibadetlere ayrıca dikkat eden İmam Zeynelâbidin (a.s.), özellikle bu ayda kölelerine hiçbir hataları için kızmazdı. Ve onları en çok bu ayda azad ederdi.
"İmam Seccad (a.s.), zenci köleleri ihtiyacı olmadığı halde satın alıyor, Hac mevsiminde Arafat'a getiriyor, Meş'ar'a hareket ettiği sırada onları serbest bırakıyor ve kendilerine mâli hediyeler veriyordu."
"Bu ayda kölelerinin hatalarını bir deftere kaydeder, Ramazan ayının son günü onları yanına toplar, defterde yazılı bulunan suçlarını onlara gösterir ve şöyle derdi:
"Yüksek sesle şöyle deyin: Ey Ali b. Hüseyin (a.s.)! Hiç şüphesiz, Rabbin işlediğin bütün amelleri kaydetmiştir, tıpkı senin bizim işlediğimiz amelleri kaydetmen gibi.
Rabbin katında hakkı söyleyen, büyük-küçük hiçbir şeyi dışarıda bırakmayan, kısacası yaptığın her şeyi içine alan bir kitap vardır.
Sen işlediğin her şeyi O'nun huzurunda hazır bulursun. Tıpkı bizim senin yanında işlediğimiz her şeyi hazır ve kaydedilmiş bulduğumuz gibi. Öyleyse, büyük hükümdardan kendin için af umduğun gibi, sen de bizi affet, yaptığımızı hoş gör. Tıpkı büyük hükümdarın seni affetmesini istediğin, sevdiğin gibi. Bizi affet, onu affedici bulursun. Sana merhamet ettiğini, seni bağışladığını görürsün.
Kuşkusuz senin Rabbin kimseye zulmetmez. Nitekim senin elinde de Hakkı söyleyen, işlediğimiz büyük küçük günahları içe-ren bir kitap vardır.
Ey Ali b. Hüseyin! Rabbinin karşısındaki zelil konumunu hatırla. O Rabbin ki, âdil bir hakemdir. Bir hardal tanesi ağırlığınca dahi kimseye haksızlık etmez. Büyük-küçük ne varsa hepsini kıyamet günü getirir. Hesap görücü ve şahit olarak Allah yeter.
Affet, hoş gör; büyük hükümdar da seni affetsin, seni hoş görsün. Çünkü, O şöyle buyurmuştur: "Bağışlasınlar, feragat göster-sinler. Allah'ın sizi bağışlamasını arzulamaz mısınız?"
Rabbim! Bize zulmedenleri affetmemizi bize emrettin. Biz de senin bize emrettiğin gibi bize zulmedenleri affettik. O halde, bizi affet. Çünkü Sen, bu hususta bizden de, emredilen başkalarından da daha layıksın.
Kapımıza bir şey istemek için gelen hiç kimseyi geri çevirmememizi emrettin. Şimdi biz de Senin kapına dilenciler ve miskinler olarak geldik. Kapına gelmiş oturmuşuz, Senin nimetini, iyiliğini ve bağışını bekliyoruz.
Bize bu hususta minnet et, bize lutufta bulun. Bizi yüzüstü, umutsuz bırakma. Çünkü Sen bu hususta bizden de, emredilen diğer kimselerden de daha layıksın.
İlahi, kerem sahibisin; bana kerem et. Çünkü, ben Senin kapında bir dilenciyim ve Sen de kerem sahibisin. İyilikleri bol bol bağışlarsın. Beni de Senin kapında iyiliklere nâil olmuş kimselere kat. Ey kerem sahibi!"
Sonra mübarek yüzünü onlara çevirir, gözlerinden yaşlar dökülürken, onlara şefkat ve merhametle şöyle derdi:
"Ben sizi affettim, siz de beni affettiniz mi? Benden sâdır olan kötü bir sahiplik varsa ki ben, bu durumda kötü ve haksızlık eden bir sahibim. Kerem sahibi, cömert, adil, iyilik eden ve faziletler bahşeden bir sahibin de mülküyüm."
Bunun üzerine köleler ona şöyle karşılık verirlerdi: "Seni affettik, ey efendimiz."
İmam (a.s.) şöyle buyururdu: "Öyleyse, 'Allah'ım! Bizi affettiğin gibi, Sen de Ali b. Hüseyin (a.s.)'ı affet. Bizim boyunlarımızı kölelikten azad ettiği gibi, Sen de onu ateşten azad et' deyin."
Köleler bunu söyledikten sonra İmam (a.s.) şöyle buyururdu: "Allah'ım! Kabul et, ey âlemlerin Rabbi! Gidin sizi affettim. Affedilmem ve ateşten azad edilmem umuduyla sizi kölelikten azad ettim."
Ramazan Bayramı geldiğinde her birine, onları diğer insanlara muhtaç bırakmayacak miktarda para verirdi."
Ali b.Tavus, Ramazan ayı amelleri bölümünde şöyle yazıyor:
"Hüseyin oğlu Ali (a.s.), Ramazan ayının son gecesi yaklaşık yirmi köle azad ederek şöyle buyuruyordu:
"Allah, Ramazan ayında her akşam iftar vakti cehennem ehli yetmiş bin kişiyi azaptan kurtarmaktadır. Son gece ise Ramazan gecelerinin tamamı kadar serbest bırakıyor.
Ben de, Yüce Allah'ın, bu dünyada benim de kölelerimi serbest bıraktığımı görmesini ve kıyamet günü beni cehennem ateşinden kurtarmasını istediğim için onları azad ediyorum" demiştir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.