Devletlerin iktisadi olarak kendi ayakları üzerine durmadan siyasi sahada tam bağımsız olmaları mümkün değildir.
Sınırların önemini yitirdiği günümüzde, küresel manevralarla dünyaya hâkim olan güçlerin ekonomide Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere ilk empoze ettikleri görüş, "ulus devlet anlayışının gereksizliği"dir. Uluslararası şirketlerin, IMF ve Dünya Bankası vasıtasıyla ülkelerin bütçelerine yön verdiği, kaynaklarını ve her türlü gelirlerini ele geçirdiği bir dönemde yaşıyoruz.
Dev global firmalar oluşturulduGlobal firmaların ciroları hatırı sayılır büyüklükteki devletlerin GSMH'sından daha fazla bir noktaya gelmiştir. 1994 yılında en büyük 5 global firmanın satış hasılatı 871 milyar dolar iken, aynı yıl tüm az gelişmiş ülkelerin GSYİH 77 milyar dolar düzeyinde idi. En büyük finans şirketlerinin mal varlıkları artık trilyon dolarlarla ölçülmektedir. Mızuho financial group 1128.2 milyar dolar, Citigroup 1 097.2 milyar dolar düzeyinde mal varlığına sahiptir.
Gelirlerimiz borçlarımızın faizini dahi karşılayamamaktadırKüresel oyunlar sonucunda Türk ekonomisinin sürüklendiği noktada, artık ülkemizin vergi gelirlerinin tamamı, iç ve dış borçlarımızın faizlerini dahi karşılayamaz durumdadır. Türkiye, "yüksek faiz-döviz-borç" kısır döngüsü içindedir. TELEKOM, PETKİM ve TÜPRAŞ gibi kâr getiren birçok kuruluşlar, değerlerinin çok altında bedellerle özelleştirilmiştir, özelleştirilmektedir. Türkiye piyasalarında bulunan para miktarı ise yeterli değildir.
Para basmamanın faturası ağır olduPiyasalardaki bu açığının kapatılması için Merkez Bankası'nın para basarak para temin etmesi gerekir iken; bu işleri, bankaların çek ve kredi kartlarıyla yapması istenmektedir. Piyasada kullanılan bu araçlarla, bankalar, faiz işleterek yeni bir kazanç kapısı elde etmektedirler. Devlet ise, para basma vazifesini yerine getirmediği için Hazine ihaleleri ile bankalara başvurmaktadır. Bu ihaleler, bankalar ve para ile para kazanan sermaye grupları için yeni bir gelir kapısı olmaktadır. Türkiye'de devlet, piyasanın ihtiyacı olan emisyonu sağlayamadığı için; yüklü "faizli borç" yöntemiyle bu açığı, ABD Merkez Bankası (FED) gidermekte ve yabancı para birimleri milli paramızın yerini almaktadır. Gelinen noktada, böyle bir ülkede milletin refahından ve yararından bahsetmek zor, belki de imkânsızdır.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLERProf. Dr. F.R. Grabau / Magdeburg Üniversitesi AlmanyaBu tezi bütün kalbimle destekliyorumAlmanya'da "Sosyal harcamalar bütçenin % 18'idir ve yetersizdir. Konumumuzu korumaya çalışıyoruz ama bu mümkün gözükmüyor. Almanya yüksek vergiler konusunda lider. Mali kurumlar güçlü vergi sistemini savunmaktadır. Bu da Alman vatandaşlarının yüksek vergilerin altında ezilmesi sonucunu doğurmaktadır. Halbuki Prof. Dr. Baş'ın Sosyal Devlet-Milli Devlet tezinde, sosyal devlet projeleri çerçevesinde vatandaşa kaynak aktarılması isteniyor. Bu son derece doğru bir yaklaşımdır. Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Milli Ekonomi Modeli" tezinde ifade ettiği "belirli bir gelirin altındakilerden vergi alınmaması" formülünü destekliyorum. Prof. Dr. Haydar Baş çarpıcı son eseri, "Sosyal Devlet - Milli Devlet" ile devletlerin dış boyunduruğa girmeden kendi gücüyle nasıl ayakta durabileceğini açık bir şekilde ortaya koymuştur. Almanya için de modelin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'tan yardım istememiz gerekeceği kanaatindeyim. Özellikle "vatandaşlık maaşı" Alman vatandaşlarının da yarasına merhem olacak ve Almanya'daki tartışmalara ışık tutacaktır. Model, yalnızca Türk vatandaşlarına karşı değil, tüm dünya insanlarına karşı sorumluluk taşıyor. Bu yeni bakış açısını bütün kalbimle destekliyorum.
Sınırların önemini yitirdiği günümüzde, küresel manevralarla dünyaya hâkim olan güçlerin ekonomide Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere ilk empoze ettikleri görüş, "ulus devlet anlayışının gereksizliği"dir. Uluslararası şirketlerin, IMF ve Dünya Bankası vasıtasıyla ülkelerin bütçelerine yön verdiği, kaynaklarını ve her türlü gelirlerini ele geçirdiği bir dönemde yaşıyoruz.
Dev global firmalar oluşturulduGlobal firmaların ciroları hatırı sayılır büyüklükteki devletlerin GSMH'sından daha fazla bir noktaya gelmiştir. 1994 yılında en büyük 5 global firmanın satış hasılatı 871 milyar dolar iken, aynı yıl tüm az gelişmiş ülkelerin GSYİH 77 milyar dolar düzeyinde idi. En büyük finans şirketlerinin mal varlıkları artık trilyon dolarlarla ölçülmektedir. Mızuho financial group 1128.2 milyar dolar, Citigroup 1 097.2 milyar dolar düzeyinde mal varlığına sahiptir.
Gelirlerimiz borçlarımızın faizini dahi karşılayamamaktadırKüresel oyunlar sonucunda Türk ekonomisinin sürüklendiği noktada, artık ülkemizin vergi gelirlerinin tamamı, iç ve dış borçlarımızın faizlerini dahi karşılayamaz durumdadır. Türkiye, "yüksek faiz-döviz-borç" kısır döngüsü içindedir. TELEKOM, PETKİM ve TÜPRAŞ gibi kâr getiren birçok kuruluşlar, değerlerinin çok altında bedellerle özelleştirilmiştir, özelleştirilmektedir. Türkiye piyasalarında bulunan para miktarı ise yeterli değildir.
Para basmamanın faturası ağır olduPiyasalardaki bu açığının kapatılması için Merkez Bankası'nın para basarak para temin etmesi gerekir iken; bu işleri, bankaların çek ve kredi kartlarıyla yapması istenmektedir. Piyasada kullanılan bu araçlarla, bankalar, faiz işleterek yeni bir kazanç kapısı elde etmektedirler. Devlet ise, para basma vazifesini yerine getirmediği için Hazine ihaleleri ile bankalara başvurmaktadır. Bu ihaleler, bankalar ve para ile para kazanan sermaye grupları için yeni bir gelir kapısı olmaktadır. Türkiye'de devlet, piyasanın ihtiyacı olan emisyonu sağlayamadığı için; yüklü "faizli borç" yöntemiyle bu açığı, ABD Merkez Bankası (FED) gidermekte ve yabancı para birimleri milli paramızın yerini almaktadır. Gelinen noktada, böyle bir ülkede milletin refahından ve yararından bahsetmek zor, belki de imkânsızdır.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLERProf. Dr. F.R. Grabau / Magdeburg Üniversitesi AlmanyaBu tezi bütün kalbimle destekliyorumAlmanya'da "Sosyal harcamalar bütçenin % 18'idir ve yetersizdir. Konumumuzu korumaya çalışıyoruz ama bu mümkün gözükmüyor. Almanya yüksek vergiler konusunda lider. Mali kurumlar güçlü vergi sistemini savunmaktadır. Bu da Alman vatandaşlarının yüksek vergilerin altında ezilmesi sonucunu doğurmaktadır. Halbuki Prof. Dr. Baş'ın Sosyal Devlet-Milli Devlet tezinde, sosyal devlet projeleri çerçevesinde vatandaşa kaynak aktarılması isteniyor. Bu son derece doğru bir yaklaşımdır. Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Milli Ekonomi Modeli" tezinde ifade ettiği "belirli bir gelirin altındakilerden vergi alınmaması" formülünü destekliyorum. Prof. Dr. Haydar Baş çarpıcı son eseri, "Sosyal Devlet - Milli Devlet" ile devletlerin dış boyunduruğa girmeden kendi gücüyle nasıl ayakta durabileceğini açık bir şekilde ortaya koymuştur. Almanya için de modelin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'tan yardım istememiz gerekeceği kanaatindeyim. Özellikle "vatandaşlık maaşı" Alman vatandaşlarının da yarasına merhem olacak ve Almanya'daki tartışmalara ışık tutacaktır. Model, yalnızca Türk vatandaşlarına karşı değil, tüm dünya insanlarına karşı sorumluluk taşıyor. Bu yeni bakış açısını bütün kalbimle destekliyorum.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.