Dersim olayları üzerinden yürütülen siyasetin bir anda ayyuka çıkması, gündemde tutulmaya çalışılması ve bunun zamanlaması oldukça manidar?İktidarın bu konudaki gayretkeşliğini anlamak mümkün, 2015 seçimlerinde Alevilerin oyunu kapabilmek? Yani bir seçim yatırımı?Ama iktidar oy kapmak derdiyle Dersim üzerinden siyaset yaparken ve de Alevilere açılım adı altında göstermelik bir iki adım atıyormuş gibi yapıyorken, yapılacak yeni köprünün isminin hala Yavuz Sultan Selim olarak planlanması, siyasilerin kısa zaman önce Alevileri hedef alan cümleler sarf etmeleri, sırf Alevi olduğu için Esad'a güdülen düşmanlık ve daha niceleri gerçek niyetlerini açığa çıkarmaktadır.Prof. Dr. Haydar Baş Bey dünkü makalesinde bu gerçeği, "Alevileri katleden Yavuz Sultan Selim'in adında ısrar, maalesef onların oyları üzerinden yapılan AKP hesaplarını bitirmeye kafi bir saygısızlıktır" ifadeleriyle belirtmiştir.Ayrıca Sayın Baş, Dersim'deki isyanların ve de yaşanan hadiselerin Alevilerle ya da Alevilikle alakası olmadığını belgeleriyle ortaya koymuştur.İstiklal Harbinde ve de Cumhuriyetin kurulmasında Alevilerin Mustafa Kemal Atatürk'ün yanında olduğu Atatürk'ün de devlet kurulduktan sonra Alevilere sahip çıktığı yazıda yine belgelerle ifade edilmektedir. Yine isyanı çıkartanların Fransızlarla olan ilişkileri ve Hatay'ın Türkiye'ye katılmasını istemeyen Fransızların olayları kışkırttığı belgelerle ortaya konulmuştur.Öncelikle her zaman olduğu gibi tarihin karanlık bir sayfasını ilmiyle, çalışmalarıyla, sunduğu belgelerle aydınlığa kavuşturan, böylece yeniden üretilmek istenen fitne ateşini söndüren Sayın Baş'a yeniden sonsuz teşekkürler?Birileri bu olayları, kaybettikleri oyları yeniden toparlama derdiyle kaşıyor olabilir ama bu olayları farklı niyetlerle kaşıyanlar da var. Bunların amaçları da aynen Güneydoğu olaylarında olduğu gibi devletle Alevi vatandaşları karşı karşıya getirmek?Zamanlaması manidar dedik çünkü bu olayların yeniden gündeme getirilmesi, tam da Prof. Dr. Haydar Baş'ın Atatürk'ün Peygamber Efendimizin (SAV) soyundan gelen bir seyit olduğunu belgelerle ispatladığı zamana denk getirildi.Sayın Baş, devletle milleti, milletle milleti kaynaştırma, barıştırma, milletimizi tek bilek tek yürek yapma konusunda gece gündüz gayret saf ederken ve bunu yaparken de bu millet, bu devlet kıyamete kadar baki kalsın derdini taşırken; bu ülkeyi BOP kapsamında şekillendirmek, Büyük İsrail Devleti'ne hazırlamak isteyen birileri de tam tersini yapmaya çalışmaktadır.Alevilerle alakası olmayan Dersim olaylarını Alevilere mal etmeye çalışmak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kurulmasında büyük fedakarlık ortaya koyan Alevileri devletle ve de onun Ehlibeyt soyundan gelen Lideriyle karşıya karşıya getirmekten başka bir amaç taşımamaktadır. Başka bir ifadeyle amaç, AB'nin yıllar önce ilerleme raporlarında önümüze koyduğu "Aleviler azınlıktır" dayatmasını hayata geçirme çabasıdır. Büyük bir oyundur ve birliğimizi bozmaya yöneliktir.Aynı oyun Güneydoğu'da da oynanmıştır. Bir terör meselesi olan PKK sorunu Kürt kardeşlerimizle hiçbir alakası yokken, yıllarca Kürt halkına mal edinmek istenmiştir.PKK lideri APO'ya "40 bin kişinin katili", "bebek katili" denilirken, bu ifadeler, PKK'yı Kürt sorunu olarak kabul etmeyen 40 bin Kürt vatandaşımızı ve de bir Kürt bebeğini öldürdüğü için denmiştir. Kürt kardeşlerimiz, ta ki, eski Başbakan Erdoğan 2005 yılında "Bu Kürt meselesidir" diyene kadar, APO'nun ve PKK'nın bu tezini reddetmiştir. Bu tarihten sonra PKK'nın, AKP hükümetinin yanlış icraatları, terörle müzakere süreci, açılım politikalarıyla siyasal bir zemin yakaladığını görüyoruz. Amaç Kürt kardeşlerimizle devleti karşı karşıya getirmekti, maalesef birileri dışarıdan birileri içeriden kısmen bunu başardılar.İşte aynı oyun Alevi kardeşlerimiz için oynanmaktadır.Nasıl PKK sorunu Kürt sorunu olarak lanse edilip, bir hak arama mücadelesiymiş gibi lanse edildiyse, Dersim olayları da Alevilere mal edilerek, Türkiye Cumhuriyeti'nin asli vatandaşı olarak var olan hakları ellerinden alınmaya çalışılmaya çalışılmaktadır.Kürt kardeşlerimiz de, Alevi kardeşlerimiz de kurulan bu tezgahı, bu küresel işgal planını derhal bozmalıdır; Sayın Baş'ın ısrarla vurguladığı gibi Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter yapısına sahip çıkmalıdır.Yoksa Kobani turnusolünde olduğu gibi hedef Yahudi Barzani'nin koordinatörlüğünde ikinci bir İsrail Devleti'ni oluşturmaktır ve bu projede ne Kürt kardeşlerimize ne de Alevilere en ufak bir yer vardır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025