Daha çok NATO'nun güdümüne girildikten sonra ortaya çıkan bir kavram olmuştur ülkemizde 'derin devlet.'
NATO beyler hangi iktidarı kendi amaçları için kullanabileceğine kanaat getirmişse, iktidara o hükümet getirilmiştir.
Yüce ahalimiz de, hükümetleri kendilerinin değiştirdiğini zannede durmuştur yıllar yılı.
İşin aslı şu ki, 1938'den bu tarafa biz tam bağımsızlığımızı kaybetmişizdir.
Aziz Atatürk'ün bize emanet ettiği 'Tam bağımsız Türkiye' mirası, maalesef İnönü ile başlayan yalpalama dönemi ile savruldukça savrulmuş ve bugünlere gelmiştir.
NATO konsepti gereği içimizde kurulan lüzumsuz derin yapı, adeta ABD'nin jandarmalığını yapmıştır.
1952'den günümüze bu sorun kesintisiz olarak devam ederken, gıkını çıkaranlara anlayacakları dilden balans ayarları yapılıyordu.
Ne var ki ve çok iyi bilinmelidir ki, NATO aşkıyla yanan içimizdeki bu devşirilmiş gayri milli ve Atatürk düşmanı derin yapı, en çok da onurlu Türk ordusunu rahatsız etmiştir.
O gün bugündür, Türk ordusu içerisinde milli ve gayri milli unsurlar arasında çok derinden ve sessiz bir mücadele olmuştur.
Büyük ölçüde Türk ordusu, Atatürk'ün izinde gitmiş ve asla milletine halel getirecek bir davranışta bulunmamıştır.
Özellikle de 1960'lar sonrası orduya teker teker sokulmaya başlanan NATO aşığı kripto yapılar, en çokta Türk ordusuna zarar vermiştir.
Askerin siyasete yön verme veya takoz olma görevi daima ABD ve NATO salık verilirdi.
Milli ve manevi değerlere sımsıkı bağlı olan Türk ordusunun arasına yerleştirilen kripto FETÖ'cülerle, büyük fırtınalar koparacak provokatif uygulamalara imza atılırdı.
Örneğin Türk ordusunun dindar kesime ve başörtüsüne karşı sanki bir alerjisi varmış imajı yaratılırdı.
Bu ihanetle görevli FETÖ'cüler, ordu ile milletin arasını açmaktan hiç geri durmamışlar ve başarılı da olmuşlardı.
Türkiye'de NATO eşittir ABD'nin arzuları dışında hareket eden hükümetlere, bu etkin ve derin yapı ile ayar verilirdi.
Bir türlü hükümetlerle askerler, aynı karede resim veremezlerdi.
Ordu başka bir devlet, siyaset sanki başka bir devlet gibiydi.
Uyum sorunu ve birlikte senkronize olamama durumu, en son 15 Temmuz olayına kadar taşındı.
Ordu mu milli yoksa hükümetler mi sorusuna cevap vermek hayli zordu.
Herkes belli bir yere çalışıyor görüntüsünü veriyor, ama arada unutulan ve ezilen, Türk milleti oluyordu.
Bir musibet, bin nasihatten evla olmasaydı keşke.
Çünkü Türk gençliğinden çalınan onlarca yıl heba olup gitmişti.
FETÖ konusunda Türk milleti ve siyasetini ve hatta askeri ilk kez uyaran, Prof. Dr. Haydar Baş ve ekibi olmuştu.
Sadece bu yönü itibariyle Haydar Baş Bey ve ekibine kuru bir teşekkür bile edilmediği gibi, bu hareketin üzeri sürekli olarak ve bir proje gereği daima örtülmüştür.
Yetmedi, türlü baskılar ve davalarla yıldırılmaya çalışılmıştır.
Çok iyi bilmekte idiler ki, Türkiye'de ulusalcı, Atatürkçü ve gerçek yerli ve milli, sadece Haydar Baş ve BTP vardı.
O bakımdan zaman geldi kendisine, derin devletin adamı dendi.
Zaman geldi kendisine, başkaca isimler verildi.
Bu şekilde Türkiye'de dik duran ve tek milli hareketin adresi Hayda Baş'ın etkisizleştirilmesi amaçlanmıştı.
Ne kadar ilginç değil mi?
Hani derin devletin adamıydı?
Ne asker sahip çıkmıştı Haydar Baş'a, ne de Türk milleti.
Oysa o, tüm tehlikeleri ve hatta ötesini göze alarak, Türk milletini FETÖ belasına karşı uyarmış ve milli bir görev yapmıştı.
Arkasında hiçbir yapının eli ve izi olmayan tek hareketti Haydar Baş ve BTP.
Bugün de Hüseyin Baş'la birlikte bu özellik aynen korunmaktadır.
Arkasında hiçbir yapının desteği olmadığı için Hüseyin Baş Bey, 6'lı Masa'ya alınmamıştır!
"Tam bağımsız Türkiye" hareketinin merkezinde o yüzden herkes onu görmektedir.
Neyse son söz…
15 Temmuz sonrası Avrasya istikametine evrilen derin devlet yapısı içinde en büyük sorun, NATO'culardır.
En büyük sessiz savaş, burada yürütülmektedir.
Bir kısmının muhalefeti, diğer bir kısmının ise, iktidarı desteklediği ileri sürülmektedir.
Akla ve mantığa ters bir durum da değildir.
Ancak gerçekten yerli ve milli olmaya karar verdiğini iddia edenler, asla NATO konsepti içinde resim vermemelidirler.
NATO yanlısı görüş ve düşünceye sahip iseler, milli olduklarını söylemeleri sadece kuru bir iddia olur.
Milli olmak, Atatürk'ün izinden bir milim sapmamakla ancak mümkün olabilir.
Erdoğan'ı ve Cumhur ittifakı bileşenlerini desteklediği öne sürülen derin devletin hangi kesimi temsil ettiğini gerçekten anlamaya çalışıyorum.
Zira milli görünüp, ABD gizli servisi gibi çalışan ne yapılar gördük ve tanıdık.
Bence bu soruların en doğru cevabı, Devlet Bahçeli'de saklıdır.
- Türkiye devleti değil, TÜRK devleti! / 16.04.2025
- İslam düşmanı Muaviye, ABD’ye ilham oldu! / 15.04.2025
- Haydar Baş’ı anmak ve anlamak / 14.04.2025
- Kıbrıs Türk’ün tapulu malıdır / 13.04.2025
- Para yok ki ‘BOYKOT’ olsun! / 10.04.2025
- Boykotu bırak satılanlara bak! / 08.04.2025
- ‘Selçuklu ve Osmanlı’yı tarikatlar batırdı’ / 07.04.2025
- Para yok ki ‘BOYKOT’ olsun! / 06.04.2025
- “Kürt sorunu” ifadesi ‘SEVR’ in ürünüdür! / 02.04.2025