Hrant Dink cinayetinin ardından Başbakan Erdoğan'ın gündeme zerkettiği "derin devlet" tartışmalarının bütün medya ve sözde aydınlar tarafından ısrar ve inatla eşelenmesi, Başbakanın bu eyleminin hiç de bilinçsiz bir eylem olmadığını ve kimi çevrelerin uzun zamandır bu "gol pasını" beklediklerini net bir biçimde ortaya koydu.Sözde medya ve sözde aydın zümresi, hep bir ağızdan oldukça senkronize bir şekilde aynı şarkıyı söylüyor. Koro oldukça organize ve provalarını iyi yapmış görünüyor. Derin devlet şöyle, derin devlet böyle... şunlar derin devlet, bunlar derin eleman... bu işi derin devlet yaptı, bu işin arkasında derin devlet var... bu söylem ağızlarda çiğnene çiğnene iyice laçkalaştı.Kimi zamanlarda söze direk kitabın ortasından başlamakta fayda var:Sayın Başbakan derin devlet nedir, kimlerden oluşur, ne iş yapar, devletin neresindedir, kaç metre derindedir veya gerçekten sanıldığı gibi derin midir, yoksa sizin bulunduğunuz yerden görünebilecek kadar sığ mıdır?Daha bitmedi...Derin devlet elle tutulur mu, elle tutulursa kelepçe takılır mı; yer mi, içer mi, ne tür eylemler yapar, kimin menfaatine çalışır, adında "devlet" olduğuna göre devletle de ilgisi vardır herhalde; bu derin devlet kime karşı, kimle çalışır, devlete mi çalışır, yoksa devlet mi ona çalışır?Size ve "derin medya"nıza göre Şemdinli olaylarının, Rahip Santoro'nun öldürülmesinin, Danıştay saldırısının ve son olarak da Dink cinayetinin arkasında "derin devlet" var.Madem bütün bu menfur hadiselerin failini bulmuşsunuz neden müdahale etmiyorsunuz? 360 vekilli "dev bir hükümetin" başında, hem de 5 yıldır bulunuyorsunuz... Yoksa bu işin kökünü kazımak için 5 yıl yetmiyor da, bir beş yıl daha mı istiyorsunuz?Açık olun sayın Başbakan! Derin devleti, derin ilişkileri ve derin ittifakları bu millete açık yüreklilikle anlatın! Daha açık konuşalım:Dilinizin altındaki baklayı çıkarın sayın Başbakan! Bu millet, devletle ilgili meselelerde ağzında bakla ıslatan bir başbakana alışık değil ve açık konuşayım hiç de hazzetmez böyle durumlardan.İma etmeyin, dolaylama yapmayın, "kendi sahanızda top çevirmekten" vazgeçin!Bu millet artık aldanmıyor, "efendim şu bırakmadı, şunlar engel oluyor, şu güçler var" gibi masalları artık çocuklar bile dinlemiyor. ***İktidar bülteni Yeni Şafak gazetesinin önceki günkü nüshasında ilginç bir haber vardı. Haberin başlığı, "Jandarma Pelitli'yi polise bırakmıyor."Pelitli, Dink cinayetinin katil zanlısı ve azmettiricisinin doğup büyüdüğü belde. Yine aynı gazetenin bazı yazarlarına göre "katil ve tetikçi çıkarma potansiyeli olan" bir belde... Ve hatta Ali Bayramoğlu'na göre "katil ve terör eylemcisi üreten ağabey sistemi"nin biricik memleketi, kuluçka merkezi!Haber şöyle devam ediyor:"Jandarma, Trabzon'un Pelitli Beldesi'ni kendi sorumluluk alanından çıkartıp polise vermeye yanaşmıyor. 1997 yılında Trabzon Güvenlik Kurulu, Çaykara ve Düzköy ilçeleri ile Pelitli ve Söğütlü beldelerinden jandarmadan çekilerek polise verilmesi kararı aldı. Ancak Pelitli'den jandarmanın çekilmesine yönelik karara Jandarma Genel Komutanlığı izin vermedi. Mart 2006'da ise Pelitli'nin polise bırakılmasına yönelik Trabzon Valiliği'nin yazısına Jandarma Genel Komutanlığı cevap bile vermedi.Pelitli'nin, polise devredilmesine yönelik çalışmalar AK Parti Trabzon milletvekillerinin girişimleriyle İçişleri Bakanlığı tarafından geçen yıl yeniden başlatıldı. Trabzon Valiliği son olarak 27 Eylül 2006 tarihinde jandarma ve polis sorumluluk alanlarının yeniden belirlenmesine yönelik komisyon kurulması için ilişkin olarak emniyet müdürlüğü, il jandarma alay komutanlığı ve belediye başkanlığına yazı yazdı. Ancak il jandarma komutanlığı tarafından isim bildirilmediği için komisyon görev alanlarını yeniden belirlemek için toplanamadı."Bu haberi okuduktan sonra, "acaba Pelitli düşman işgali altında mı" diye sordum kendi kendime.Sanki Trabzon'un Pelitli beldesi "düşman Jandarma" tarafından işgal edilmiş ve "emniyet orduları" da bu düşmanı oradan çıkarmak için canla başla savaşıyor ama "düşman Jandarma" direniyor!Teşbihte hata olmaz ama, inanın bu kurgu teşbihle gerçeklik arasında gidip gidip geliyor.Bir ülkenin kurumlar arası dengesi ve toplum ahengi ancak bu kadar bozulabilir ve çatışma kültürü ancak bu kadar toplumun her katmanına yayılabilir...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012