Demiralay’ın kurucusu: Hafız İbrahim Efendi
Isparta Müftüsüdür. Millî Mücadele’nin başlamasıyla, Isparta ve çevresinde köylere kadar beyannameler dağıtarak halkı bilinçlendirmeye çalışmıştır
13.02.2022 00:40:00





Isparta Müftüsüdür. Millî Mücadele'nin başlamasıyla, Isparta ve çevresinde köylere kadar beyannameler dağıtarak halkı bilinçlendirmeye çalışmıştır.
Bu beyannamelerden 21 Haziran 1919 tarihli olanı şöyledir:
"Ey Müslümanlar!
Sefil ve çıplak Yunanlıların mülevves ayakları altında ezilen muazzez topraklarımızın hayat ve namusları perişan edilen zavallı dindaşlarımızın imdadına koşmak ve katiyen her bir ihtimale karşı kendi Ispartamızı da muhafaza ve müdafaa etmek üzere Allah'ını, Peyamberini, dinini, vatanını bihakkın seven Müslümanlara hayatını, servetini fisebilillah feda etmek farz-ı ayn olmuştur.
Yoksa mahsus olan zillet ve meskenetle namus-ı vatan muhafaza edilemez. Ecdadımız hayatlarını istihkar ederek parlak kılıçlarıyla kainata boyun eğdirmişlerdir.
Biz, onların evladı değil miyiz? Eski Yunan muharebesinde Dömeke kalesini altı günde süngülerine itaat ettiren Isparta gazileri değil midir?
Çanakkale'lerde, Anafartalar'da aslanlar gibi çarpışarak düşmanın cehennem gibi ateşlerine göğüs geren ve milletin sine-i ihtiramında namını şerefle yad ettiren 35. Alay'ın efradı kimlerdir?
Evet, Isparta kahramanlarıdır ve bugün de Isparta namına cami avlusunda ve kütüphane önünde cihad sancağı altında toplanacak olan mücahidlerimizin büyük bir fedakârlıkla namus-ı vatanı müdafaa ve İzmir vilayetimizi istirdat edeceklerine şüphe etmem, esasen vatanım uğrunda hayatımı fedaya hazır olduğumu huzurunuzda yemin ile beyan ettim.
Siz de kabul ettiniz. Başınızda olduğum halde Cenab-ı Hakka olan ahdimi ve din ve vatana karşı vazifemi halisane ifa etmek istiyorum.
Buradaki ailenizin maişeti temin, harçlığınız ve silahınız ihzar edilmiştir. Memleketimizin eşrafı, muteberanı her veçhile fedakârlık eyliyorlar.
Artık eli silah tutanları vazife-i vataniyeye davet ediyorum. 21 Haziran 1919 Isparta Müdafaa-i Vataniye Heyeti namına Tahir Paşazade Hafız İbrahim."
6-8 Ağustos 1919 tarihlerinde toplanan Nazilli kongresine Isparta delegesi sıfatıyla eski müftü Hacı Hüsnü ile Uçkurzade Ali Efendi'yi gönderdi. Böylece Ege'deki millî faaliyetlerle irtibata geçti.
Öte yandan, başkanı bulunduğu Isparta'da ulusal örgütlenmenin öncülüğünü yapan Cemiyet-i İlmiye'yi Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında yeniden kurdu.
Isparta'nın merkez ilçe ve köylerinden topladığı gönüllü kuvvetleri Isparta mücahidleri adı altında Nazilli cephesine gönderdi.
TBMM 1. dönemi için yapılan seçimlerde Isparta Milletvekili seçildi. 23 Nisan 1920'de açılışında Isparta Milletvekili olarak hazır bulundu.
3 Temmuz 1920 günü Hafız İbrahim Efendi mecliste şu konuşmayı yaptı:
"Bugünkü vaziyetimizin vehameti hakikaten teessüfe şayandır.İslamiyet'te büyük bir esas vardır ki, hiçbir şeyden meyus olmamaktır. Geçen sene bu sıralarda (Temmuz 1919) Yunan'ın aynı taaruzu cephelerimize vaki olmuştu.
Öyle bir taaruz ki, bütün İslamiyet'in hayatını, mukadderatını, mukaddesatını ayaklar altında eziyordu. Onların o sûrette devam eden harekâtı biz Müslümanlar üzerinde hiçbir tesir yapamıyordu.
Isparta'da akteddiğim 18 bin kişilik bir miting yaptık. Bir taraftan İtalyanlar Antalya'yı işgal ettiler, Burdur'a geliyorlardı.
O zaman biz Cenab-ı Hakka iltica ederek, azametine dayanarak İslamiyet'in hiçbir vakit küffarın ayakları altında kalmasına razı olmayarak bütün salabetimizle karşı istiladan kurtardık.
İslamiyet'e has olan bir feyz vardır ki, onu tetkik edelim. Biz, Isparta'da seferberlik ilan ettik, hem öyle bir seferberlik ki,ne vakit 39 köyümüzle beraber Sarayköy'e Yunan geldi; o zaman memleketi mıntıkalara taksim ederek ulemamızı, eşrafımızı topladık ve dedik ki: Ey Müslümanlar, artık nifak ve ayrılığı kaldıralım. Bundan sonra İslamlar arasında nifak yoktur; sadetiniz bugünkü kılıcınıza sarılmaktadır.
Bir taraftan memleketteki kötü ahlakı yıktık. Diğer tarftan bu tarzda ve her köyde teşkilat yaptık ve dindaşlarımızı düşmanın karşısına sevk ettik. 1896-1902 doğumlular hala cephededir efendiler.
Seferberlik ilanı tehlikeli imiş. Ne için tehlikeli olsun?
Seferberlik ilanını bir yapınca şubeler bizimle teşrik-i mesai etti. Davet olunanlar hangi sınıf erbabı ise muayene etti, muamelesini yaptı.
Kimsenin ırzına, izzet-i nefsine tecavüz ettirmeksizin bendeniz acizane yedi defa Müdafaa-i Hukuk başkanlığını deruhte ediyordum. Her gün iki yüz nefer sevkıyat yapıyorduk.
Fakat yanlarına bir tane muhafız nefer vermedik. Ne vakit kuleli istasyonunda bunları trene bindirdik, cepheye gidinceye kadar namusum hakkı için, yirmi tanesi de yolda katıldı. Bu ruhu söndürmeyelim. Kırk kişi ile bu İslamiyet neşir ve ilana başlanıldı. İslamiyet'teki bu ruhu düşünelim.
Biz burada beyhude yere değil, vatan ve namus uğrunda şehit olmaya azmettik. Bugün burada durmamız lazım değilse, hanelerimize avdet edelim, biz İslamiyet'i tahrik edelim, burada ça¬lışmaktan ise cephelere gidelim."
Mustafa Kemal Paşa'nın tensibiyle Millî Müdafaa Vekili tarafından Isparta ve havalisine gönderildi.
Kısa zamanda topladığı yüz atlı ve ikiyüz piyade ile bir birlik teşkil ederek Yunan kuvvetleriyle savaştı. Ekim'de bu kuvvet üçü atlı, üçü piyade ve biri makineli tüfek takımından ibaret yedi bölüklü bir alay haline geldi ve "Demiralay" olarak anıldı.
Daha önce Tepeköy'ü de işgal eden Yunan kuvvetlerine Demiralay tarafından 17 Eylül gecesi baskın yapıldı. Tepeköy düşman işgalinden kurtarıldı.
Başkan Mustafa Kemal Paşa vasıtasıyla Demiralay komutanı Hafız İbrahim Beye:
"12. Kolordu Kumandanlığı vasıtasıyla Isparta Millî Demiralay Kumandanı mebus İbrahim Bey'e, Isparta livasının müdafaa-i vatan hususunda gösterdiği fedakârlık teşekküre şayandır.
Bütün alay zevatı ve kendisine Büyük Millet Meclisi'nin tak¬dirlerini ve teşekkürlerini takdim ederim.
14.8.1920, Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal." (Prof. Dr. Haydar Baş, Hoş Geldin Atatürk eseri sh: 303)
Bu beyannamelerden 21 Haziran 1919 tarihli olanı şöyledir:
"Ey Müslümanlar!
Sefil ve çıplak Yunanlıların mülevves ayakları altında ezilen muazzez topraklarımızın hayat ve namusları perişan edilen zavallı dindaşlarımızın imdadına koşmak ve katiyen her bir ihtimale karşı kendi Ispartamızı da muhafaza ve müdafaa etmek üzere Allah'ını, Peyamberini, dinini, vatanını bihakkın seven Müslümanlara hayatını, servetini fisebilillah feda etmek farz-ı ayn olmuştur.
Yoksa mahsus olan zillet ve meskenetle namus-ı vatan muhafaza edilemez. Ecdadımız hayatlarını istihkar ederek parlak kılıçlarıyla kainata boyun eğdirmişlerdir.
Biz, onların evladı değil miyiz? Eski Yunan muharebesinde Dömeke kalesini altı günde süngülerine itaat ettiren Isparta gazileri değil midir?
Çanakkale'lerde, Anafartalar'da aslanlar gibi çarpışarak düşmanın cehennem gibi ateşlerine göğüs geren ve milletin sine-i ihtiramında namını şerefle yad ettiren 35. Alay'ın efradı kimlerdir?
Evet, Isparta kahramanlarıdır ve bugün de Isparta namına cami avlusunda ve kütüphane önünde cihad sancağı altında toplanacak olan mücahidlerimizin büyük bir fedakârlıkla namus-ı vatanı müdafaa ve İzmir vilayetimizi istirdat edeceklerine şüphe etmem, esasen vatanım uğrunda hayatımı fedaya hazır olduğumu huzurunuzda yemin ile beyan ettim.
Siz de kabul ettiniz. Başınızda olduğum halde Cenab-ı Hakka olan ahdimi ve din ve vatana karşı vazifemi halisane ifa etmek istiyorum.
Buradaki ailenizin maişeti temin, harçlığınız ve silahınız ihzar edilmiştir. Memleketimizin eşrafı, muteberanı her veçhile fedakârlık eyliyorlar.
Artık eli silah tutanları vazife-i vataniyeye davet ediyorum. 21 Haziran 1919 Isparta Müdafaa-i Vataniye Heyeti namına Tahir Paşazade Hafız İbrahim."
6-8 Ağustos 1919 tarihlerinde toplanan Nazilli kongresine Isparta delegesi sıfatıyla eski müftü Hacı Hüsnü ile Uçkurzade Ali Efendi'yi gönderdi. Böylece Ege'deki millî faaliyetlerle irtibata geçti.
Öte yandan, başkanı bulunduğu Isparta'da ulusal örgütlenmenin öncülüğünü yapan Cemiyet-i İlmiye'yi Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında yeniden kurdu.
Isparta'nın merkez ilçe ve köylerinden topladığı gönüllü kuvvetleri Isparta mücahidleri adı altında Nazilli cephesine gönderdi.
TBMM 1. dönemi için yapılan seçimlerde Isparta Milletvekili seçildi. 23 Nisan 1920'de açılışında Isparta Milletvekili olarak hazır bulundu.
3 Temmuz 1920 günü Hafız İbrahim Efendi mecliste şu konuşmayı yaptı:
"Bugünkü vaziyetimizin vehameti hakikaten teessüfe şayandır.İslamiyet'te büyük bir esas vardır ki, hiçbir şeyden meyus olmamaktır. Geçen sene bu sıralarda (Temmuz 1919) Yunan'ın aynı taaruzu cephelerimize vaki olmuştu.
Öyle bir taaruz ki, bütün İslamiyet'in hayatını, mukadderatını, mukaddesatını ayaklar altında eziyordu. Onların o sûrette devam eden harekâtı biz Müslümanlar üzerinde hiçbir tesir yapamıyordu.
Isparta'da akteddiğim 18 bin kişilik bir miting yaptık. Bir taraftan İtalyanlar Antalya'yı işgal ettiler, Burdur'a geliyorlardı.
O zaman biz Cenab-ı Hakka iltica ederek, azametine dayanarak İslamiyet'in hiçbir vakit küffarın ayakları altında kalmasına razı olmayarak bütün salabetimizle karşı istiladan kurtardık.
İslamiyet'e has olan bir feyz vardır ki, onu tetkik edelim. Biz, Isparta'da seferberlik ilan ettik, hem öyle bir seferberlik ki,ne vakit 39 köyümüzle beraber Sarayköy'e Yunan geldi; o zaman memleketi mıntıkalara taksim ederek ulemamızı, eşrafımızı topladık ve dedik ki: Ey Müslümanlar, artık nifak ve ayrılığı kaldıralım. Bundan sonra İslamlar arasında nifak yoktur; sadetiniz bugünkü kılıcınıza sarılmaktadır.
Bir taraftan memleketteki kötü ahlakı yıktık. Diğer tarftan bu tarzda ve her köyde teşkilat yaptık ve dindaşlarımızı düşmanın karşısına sevk ettik. 1896-1902 doğumlular hala cephededir efendiler.
Seferberlik ilanı tehlikeli imiş. Ne için tehlikeli olsun?
Seferberlik ilanını bir yapınca şubeler bizimle teşrik-i mesai etti. Davet olunanlar hangi sınıf erbabı ise muayene etti, muamelesini yaptı.
Kimsenin ırzına, izzet-i nefsine tecavüz ettirmeksizin bendeniz acizane yedi defa Müdafaa-i Hukuk başkanlığını deruhte ediyordum. Her gün iki yüz nefer sevkıyat yapıyorduk.
Fakat yanlarına bir tane muhafız nefer vermedik. Ne vakit kuleli istasyonunda bunları trene bindirdik, cepheye gidinceye kadar namusum hakkı için, yirmi tanesi de yolda katıldı. Bu ruhu söndürmeyelim. Kırk kişi ile bu İslamiyet neşir ve ilana başlanıldı. İslamiyet'teki bu ruhu düşünelim.
Biz burada beyhude yere değil, vatan ve namus uğrunda şehit olmaya azmettik. Bugün burada durmamız lazım değilse, hanelerimize avdet edelim, biz İslamiyet'i tahrik edelim, burada ça¬lışmaktan ise cephelere gidelim."
Mustafa Kemal Paşa'nın tensibiyle Millî Müdafaa Vekili tarafından Isparta ve havalisine gönderildi.
Kısa zamanda topladığı yüz atlı ve ikiyüz piyade ile bir birlik teşkil ederek Yunan kuvvetleriyle savaştı. Ekim'de bu kuvvet üçü atlı, üçü piyade ve biri makineli tüfek takımından ibaret yedi bölüklü bir alay haline geldi ve "Demiralay" olarak anıldı.
Daha önce Tepeköy'ü de işgal eden Yunan kuvvetlerine Demiralay tarafından 17 Eylül gecesi baskın yapıldı. Tepeköy düşman işgalinden kurtarıldı.
Başkan Mustafa Kemal Paşa vasıtasıyla Demiralay komutanı Hafız İbrahim Beye:
"12. Kolordu Kumandanlığı vasıtasıyla Isparta Millî Demiralay Kumandanı mebus İbrahim Bey'e, Isparta livasının müdafaa-i vatan hususunda gösterdiği fedakârlık teşekküre şayandır.
Bütün alay zevatı ve kendisine Büyük Millet Meclisi'nin tak¬dirlerini ve teşekkürlerini takdim ederim.
14.8.1920, Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal." (Prof. Dr. Haydar Baş, Hoş Geldin Atatürk eseri sh: 303)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.