İşgaller, soğuk-sıcak savaşlar, haksızlıklar, hırsızlıklar; ehliyetsiz, beceriksiz adaletsiz, zalim yöneticiler; dengesiz paylaşımlar, çarpık şehirleşme, çevre kirliliği, doğayı ve hayvanı katletme eylemiyle dünyayı yaşanmaz hale getirenler maalesef ki insanlardır...
Şimdi de insan cinsinden olmayan gözle görülemeyecek kadar küçük bir virüsinsanların hayatını tehdit etmekte dünyanın hemen her yerinde canlara kast etmektedir.
Sadece cana değil kokuşmuş sistemlere, vahşi kapitalizme de kast ediyor. Küresel güçlere de meydan okuyor. Dev gibi görünen gözünüzde büyüttüğünüz gücünden korkudan ilah edindiğiniz, müttefik olmak için topluluklarında yer almak için can attığınız devletler patır patır dökülüyor.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın tabiriyle "bunların böyle büyük göründüğüne bakmayın onlar kartondan devlerdir. Bir alevle yanar yok olurlar" diyordu da bizim "manda severler" bir türlü anlayamıyorlardı.
Öyle ya da böyle Koronavirüs dünyayı hizaya getiriyor. Hakikat şudur ki insanlık mutlaka eski alışkanlıklarını eski yaşam tarzlarını, eski siyasal ve ekonomi görüşlerini, sistemlerini değiştirmek zorunda kalacaktır.
Korona virüsten önce küresel güç sahipleri çeşitli zamanlarda "yeni dünya düzeni" adı altında çeşitli teklifler sundular. Yaptıkları, kapitalizmin adını değiştirmiş gibi davranıp, allayıp pullamakla köle devletlerin bağımlılığını bir şekilde devam ettirdiler.
Yeni gibi görünen her anlayışın aslında bir aldatmaca olduğu zaman içinde anlaşılmaktadır. Adı ne olursa olsun kullanılan argümanlar değişmedikçe adının değişmesi bir anlam ifade etmez. Değişim olarak da kabul edilemez.
Bir fıkrayla devam edelim: Adamın birinin köyde namı eşek imiş. Gel zaman git zaman adamın hanımı bu durumdan rahatsız olmuş. Kocasına bir teklifte bulunmuş "kocaman adam oldun söyle arkadaşlarına da artık senin adını değişsinler" demiş. Biçare adam gitmiş köyün kahvehanesine hanımının teklifini iletmiş, onlar da adamcağızın adını değiştirmiş. Koşa koşa gelmiş "hanım hanım arkadaşlar adımı değiştirdi. Adımı sıpa koydular" deyince hanımı "ne fark eder ki büyüyünce yine eşek olacaksın" demiş.
Sömürü ve güç odaklarının borazanlığını yapan kapitalizmin adının değil kendinin değişmesi ortadan kaldırılması tarihe gömülmesi gerekiyordu.
2005 yılından itibaren Prof. Dr. Haydar Baş ortaya koyduğu 30 yılık emeğinin ürünü "Milli Ekonomi Modeli" ve "Sosyal Devlet Milli Devlet" teziyle "milli para" kavramıyla kapitalizmi mağlup etmiştir.
Korona virüsten önce birçok devlette kısmen uygulanan bu model Koronavirüs sonrası yaşanacak ekonomik sıkıntılardan en az zararla kurtulmak isteyen devletlerin milletlerin umudu olmuştur.
"Ben bu modeli milletim için yazdım" diyen Prof. Dr. Haydar Baş, yıllarca "ben sizi kurtarmaya geldim" diye anlattı yalvardı yakardı rica etti. Milletimizi seve seve kurtuluşa davet etti. Bu süreçte dünya değişime hazırlık yapmaya başladı. Türk milleti değişime sırt döndü.
Türk siyasetine ve Türk milletineşimdi Koronavirüs "Milli Ekonomi Modeli" ve "Sosyal Devlet Milli Devlet" tezini döve döve öğretecek. Değişime mecbur kılacak. Çünkü dünyadaki zorunlu değişime direnmek, zorunlu çözüşü hızlandırır.
- ‘Kandırıldık’ der geçerler! / 17.12.2024
- Suriye’de yalan ve talan / 16.12.2024
- ‘At yalanı seveyim inananı’ / 14.12.2024
- Suriye’de oynanan oyunlardan kim kârlı çıkacak? / 13.12.2024
- Hüseyin Baş, 'ABD ve İsrail emellerine ulaştı' diyor / 12.12.2024
- Suriye asıl sahiplerinin eline mi geçti? / 11.12.2024
- Halep oradaysa arşın buradadır / 10.12.2024
- Her insanın ameli boynuna bağlanacak / 09.12.2024
- İffeti olmayandan doğruluk beklenmez / 07.12.2024