Siz değerli dostlarımla sohbet tadında bir makale hazırlayalım dedik. Sohbet etmeyi düşündüğümüz konu; kişinin dünyadaki amellerinin yazılı olduğu kitaplarıyla yüce divana getirilip o kişiye bizatihi "Kitabını oku" deneceği manzarayı tefekkür etmektir.
Öncelikle İsra Suresindeki ilgi 13.14.15. ayetlerin anlamına bakalım:
İsra 13. Her insanın amelini (veya kaderini) boynuna bağladık. İnsan için kıyamet gününde, açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız.
İsra 14. Kitabını oku! Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter.
İsra 15. Kim hidayet yolunu seçerse, bunu ancak kendi iyiliği için seçmiş olur; kim de doğruluktan saparsa, kendi zararına sapmış olur. Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü üslenmez. Biz, bir peygamber göndermedikçe (kimseye) azap edecek değiliz.
Bu ayetlerin içerdiği mesajı Abdulkadir Geylani Hazretleri tefsirinde şöyle izah ediyor:
Ve her insanın kuşunu (amelini) boynuna bağladık, insanın dünya ve ahiret işlerini haline uygun düşecek şekilde düzenledikten sonra, ondan sâdır olacak olan sâlih (iyi) ve fâsid (kötü) amelleri bir mektupta yazdık ve onu kişinin boynuna sağlamca bağlayarak astık. Ameller kuşa benzetilmiştir. Zira, insan saadete de şakâvete de kendisinden sadır olan amellerle uçar, yönelir. İşte bundan dolayı amel, kişinin kanadı gibidir.
Ve ona kıyamet günü bir kitap çıkarırız, imtihan dünyasında kişiden zuhur eden her şeyi içine alan bir kitap ki, Onu açılmış olarak bulur (13), O kitabı herkesin gözü önünde kendisini ya öven ve yücelten veya da rezil rüsvây eden bir kitap olarak bulur.
Kitap kendisine ulaşınca ona denilir ki, Kitabını oku, ey imtihan yurdunda emirlere uyma ve nehirlerden kaçınma sorumluluğu yüklenmiş olan kişi, şimdi senden sâdır olan tüm her şeyi kuşatan yazını oku. Zira, Bugün sana hesap sorucu olarak nefsin yeter (14), yani bugün sana tanık olarak o yeter, başka bir kontrolöre ihtiyaç yoktur.
Kim doğru yola giderse şüphesiz kendisi için gider, yani dünya hayatında emredilmiş ve nehyedilmiş şeylere tâbi olursa faydası kendisinedir. Aynı şekilde, Kim de sapıtırsa sapıklığı kendi nefsinedir, yani emredilen şeyleri terk ederek ve nehyedilen şeyleri işleyerek Hakk'ın yolundan ve Tevhid mesleğinden ayırılırsa, onun sapıtmasının zararı, bir başkasının da yoldan çıkmasına sebep olmadığı müddetçe sadece kendisine döner, bir başkasına sirayet etme söz konusu değildir.
Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez, özet olarak söyleyecek olursak; hiçbir günahkâr başka bir nefsin günahını taşımaz. Yani her nefis, hayır ya da şer kendi ameli mukabili rehinedir. Ve Sübhân olan Allah Teâlâ hidayet ve dalaletin bir başkasına sirayet etmeyeceğini ortaya koyduktan sonra şunu da açıklamak istemiştir: "Dalâlete tutunmak, irşat ve tembihe uzak kalmaktır."
Biz bir peygamber gönderene kadar kimseye azap edici değiliz (15), kendilerinde fısk ve isyan alametleri ile sapkınlık ve haddi aşma emareleri ortaya çıkmış olan bir zümreyi yeniden hidâyete dönmesi için teşvik edecek ve dalâletten uzak tutacak yolu gösterecek resuller gönderene kadar azap etmeyiz.
Biz resullerimizi gönderdiğimiz halde onların sözlerini dinlemez, emrolundukları ve nehy olundukları şeylere dikkat etmez ve de sapıklıklarında devam etmeye kalkışırlarsa onları kavradığımız gibi azap ederiz." (Abdulkadir Geylani / Geylani Tefsiri / Cilt 3 / sayfa 105-106)
Son kitap Kur'an, son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.a.) zuhur etmiş; din kemale ermiş, kul olana kıyamete kadar yetecek ilahi bilgiler, ölçüler sunulmuştur. Bundan başka yol, bundan başka din ve görüş arayanların akıbeti hüsran, gidecekleri yer cehennemdir vesselam.
Öncelikle İsra Suresindeki ilgi 13.14.15. ayetlerin anlamına bakalım:
İsra 13. Her insanın amelini (veya kaderini) boynuna bağladık. İnsan için kıyamet gününde, açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız.
İsra 14. Kitabını oku! Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter.
İsra 15. Kim hidayet yolunu seçerse, bunu ancak kendi iyiliği için seçmiş olur; kim de doğruluktan saparsa, kendi zararına sapmış olur. Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü üslenmez. Biz, bir peygamber göndermedikçe (kimseye) azap edecek değiliz.
Bu ayetlerin içerdiği mesajı Abdulkadir Geylani Hazretleri tefsirinde şöyle izah ediyor:
Ve her insanın kuşunu (amelini) boynuna bağladık, insanın dünya ve ahiret işlerini haline uygun düşecek şekilde düzenledikten sonra, ondan sâdır olacak olan sâlih (iyi) ve fâsid (kötü) amelleri bir mektupta yazdık ve onu kişinin boynuna sağlamca bağlayarak astık. Ameller kuşa benzetilmiştir. Zira, insan saadete de şakâvete de kendisinden sadır olan amellerle uçar, yönelir. İşte bundan dolayı amel, kişinin kanadı gibidir.
Ve ona kıyamet günü bir kitap çıkarırız, imtihan dünyasında kişiden zuhur eden her şeyi içine alan bir kitap ki, Onu açılmış olarak bulur (13), O kitabı herkesin gözü önünde kendisini ya öven ve yücelten veya da rezil rüsvây eden bir kitap olarak bulur.
Kitap kendisine ulaşınca ona denilir ki, Kitabını oku, ey imtihan yurdunda emirlere uyma ve nehirlerden kaçınma sorumluluğu yüklenmiş olan kişi, şimdi senden sâdır olan tüm her şeyi kuşatan yazını oku. Zira, Bugün sana hesap sorucu olarak nefsin yeter (14), yani bugün sana tanık olarak o yeter, başka bir kontrolöre ihtiyaç yoktur.
Kim doğru yola giderse şüphesiz kendisi için gider, yani dünya hayatında emredilmiş ve nehyedilmiş şeylere tâbi olursa faydası kendisinedir. Aynı şekilde, Kim de sapıtırsa sapıklığı kendi nefsinedir, yani emredilen şeyleri terk ederek ve nehyedilen şeyleri işleyerek Hakk'ın yolundan ve Tevhid mesleğinden ayırılırsa, onun sapıtmasının zararı, bir başkasının da yoldan çıkmasına sebep olmadığı müddetçe sadece kendisine döner, bir başkasına sirayet etme söz konusu değildir.
Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez, özet olarak söyleyecek olursak; hiçbir günahkâr başka bir nefsin günahını taşımaz. Yani her nefis, hayır ya da şer kendi ameli mukabili rehinedir. Ve Sübhân olan Allah Teâlâ hidayet ve dalaletin bir başkasına sirayet etmeyeceğini ortaya koyduktan sonra şunu da açıklamak istemiştir: "Dalâlete tutunmak, irşat ve tembihe uzak kalmaktır."
Biz bir peygamber gönderene kadar kimseye azap edici değiliz (15), kendilerinde fısk ve isyan alametleri ile sapkınlık ve haddi aşma emareleri ortaya çıkmış olan bir zümreyi yeniden hidâyete dönmesi için teşvik edecek ve dalâletten uzak tutacak yolu gösterecek resuller gönderene kadar azap etmeyiz.
Biz resullerimizi gönderdiğimiz halde onların sözlerini dinlemez, emrolundukları ve nehy olundukları şeylere dikkat etmez ve de sapıklıklarında devam etmeye kalkışırlarsa onları kavradığımız gibi azap ederiz." (Abdulkadir Geylani / Geylani Tefsiri / Cilt 3 / sayfa 105-106)
Son kitap Kur'an, son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.a.) zuhur etmiş; din kemale ermiş, kul olana kıyamete kadar yetecek ilahi bilgiler, ölçüler sunulmuştur. Bundan başka yol, bundan başka din ve görüş arayanların akıbeti hüsran, gidecekleri yer cehennemdir vesselam.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Hüseyin Baş, 'ABD ve İsrail emellerine ulaştı' diyor / 12.12.2024
- Suriye asıl sahiplerinin eline mi geçti? / 11.12.2024
- Halep oradaysa arşın buradadır / 10.12.2024
- Her insanın ameli boynuna bağlanacak / 09.12.2024
- İffeti olmayandan doğruluk beklenmez / 07.12.2024
- Vakit hakkında -5- / 06.12.2024
- Vakit hakkında -4- / 05.12.2024
- Vakit hakkında -3- / 04.12.2024
- Vakit hakkında -2- / 03.12.2024
- Vakit hakkında -1- / 02.12.2024
- Suriye asıl sahiplerinin eline mi geçti? / 11.12.2024
- Halep oradaysa arşın buradadır / 10.12.2024
- Her insanın ameli boynuna bağlanacak / 09.12.2024
- İffeti olmayandan doğruluk beklenmez / 07.12.2024
- Vakit hakkında -5- / 06.12.2024
- Vakit hakkında -4- / 05.12.2024
- Vakit hakkında -3- / 04.12.2024
- Vakit hakkında -2- / 03.12.2024
- Vakit hakkında -1- / 02.12.2024