Şirin mi şirin bir köydeyiz. Çeşmelerinden billur gibi, buz gibi su akan, ağaçlarında çeşit çeşit kuşlar cıvıldaşan, yamaçlarında kuzular meleşen ve arıların konduğu tek çiçekten yükünü tutacak kadar rengarenk vadilere sahip bir köy.
Yaz mevsimine, işlerin yoğunluğuna rağmen caminin bahçelerinde ağaçların atlında sıralanmış Yunus Emre'nin "Çıkmış İslam bülbülleri/Öter Allah deyu deyu" deyişini hatırlatan bir manzara.
8 yaşında, 9 yaşında Yasin Mülk ve Nebe sûrelerini ezbere, hem de İstanbul ağzı ile okuyan cıvıl cıvıl çocuklar. Çok tatlı ezan okuyan, müezzinlik yapan ve aşr-ı şerif okuyan mini mini çocuklar... Hocaefendi ile tanıştık, tebrik ettik, bu gayretini kutladık ve biraz da namazdan sonra dertleştik.
Dedi ki, "Ezan okuyuşunu ve Kur'an okuyuşunu çok beğendiğim, şu çocuk kaçak olarak, gayri kanuni olarak kursa devam etti ve bu hale geldi. Yani? Yanisi şu; bu çocuk 9 yaşında, müftünün kesin talimatına göre on bir yaşından küçükleri yaz kursuna kabul etmek yasak. Bu talimata uyarsak, sadece beş öğrencimiz kalıyor elimizde. Şu anda cıvıl cıvıl Kur'an okuyan otuz beş öğrenciyi melûl ve mahzun evlerine göndermemiz gerekiyor. Müftülüğün talimatını aynen uygulayıp, on bir yaşın üstünde çocuk olmadığı için hiç okutmayan arkadaşlar var. Ama benim vicdanım sızladı, her şeye rağmen geleni geri çevirmedim ve altı sekiz ayda hafız olacak kapasitede çocuklar tesbit ettim."
Ey okuyucu, ey millet! Tek parti devrinin despotluklarını hikaye etmiyoruz. Bugünü, yani 2004 yılının yaz kurslarını konuşuyoruz.
Başbakanı imam-hatip mezunu olan bir hükümetin devr-i iktidarından söz ediyoruz.
Araştırın bakalım, Hıristiyan aleminde bir çocuk, kilise ile papaz ile İncil ile temas için on bir yaşını mı beklemektedir? Müslüman Türk milletinin çocuklarının, Kur'an'la, imamla, cami ile teması, tanışması için on bir yıl bekleme şartı, hangi kafanın eseridir.
Peki, Meclisi tatile sokarken başbakanın teşekkür ve takdirlerini celbeden dört yüz şu kadar kanunun içinde, düzenlemenin arasında "on bir yaşından küçükler Kur'an öğrenemez" tarzındaki çağdışı, mantık dışı maddeyi düzelterek, düzenlemek var mı? Yok... Anayasayı değiştirebilecek çoğunluktaki bir parti iktidarda, genel başkanı ve bazı bakanları, çoğu vekilleri imam hatip mezunu ve şu kadarcık işi halletmediler ve bilmem hangi yüzle tatile çıktılar, hangi yüzle Anadolu'da dolaşacaklar?
Değerlerini dava etmeyen bir millet olduk. Tarihinde, beş yaşında hafız olmuş binlerce alimi bulunan bir millet, on bir yaşından küçükleri Kur'an'la temas ettirmeyin zulmünü devam ettiren, ikinci yasama yılında dahi konuyu gündemine almayan bir partiye, bizim parti saplantısı ile sahip çıkan bir millet...
Korkulur bu gidişattan, pek korkulur...
Yaz mevsimine, işlerin yoğunluğuna rağmen caminin bahçelerinde ağaçların atlında sıralanmış Yunus Emre'nin "Çıkmış İslam bülbülleri/Öter Allah deyu deyu" deyişini hatırlatan bir manzara.
8 yaşında, 9 yaşında Yasin Mülk ve Nebe sûrelerini ezbere, hem de İstanbul ağzı ile okuyan cıvıl cıvıl çocuklar. Çok tatlı ezan okuyan, müezzinlik yapan ve aşr-ı şerif okuyan mini mini çocuklar... Hocaefendi ile tanıştık, tebrik ettik, bu gayretini kutladık ve biraz da namazdan sonra dertleştik.
Dedi ki, "Ezan okuyuşunu ve Kur'an okuyuşunu çok beğendiğim, şu çocuk kaçak olarak, gayri kanuni olarak kursa devam etti ve bu hale geldi. Yani? Yanisi şu; bu çocuk 9 yaşında, müftünün kesin talimatına göre on bir yaşından küçükleri yaz kursuna kabul etmek yasak. Bu talimata uyarsak, sadece beş öğrencimiz kalıyor elimizde. Şu anda cıvıl cıvıl Kur'an okuyan otuz beş öğrenciyi melûl ve mahzun evlerine göndermemiz gerekiyor. Müftülüğün talimatını aynen uygulayıp, on bir yaşın üstünde çocuk olmadığı için hiç okutmayan arkadaşlar var. Ama benim vicdanım sızladı, her şeye rağmen geleni geri çevirmedim ve altı sekiz ayda hafız olacak kapasitede çocuklar tesbit ettim."
Ey okuyucu, ey millet! Tek parti devrinin despotluklarını hikaye etmiyoruz. Bugünü, yani 2004 yılının yaz kurslarını konuşuyoruz.
Başbakanı imam-hatip mezunu olan bir hükümetin devr-i iktidarından söz ediyoruz.
Araştırın bakalım, Hıristiyan aleminde bir çocuk, kilise ile papaz ile İncil ile temas için on bir yaşını mı beklemektedir? Müslüman Türk milletinin çocuklarının, Kur'an'la, imamla, cami ile teması, tanışması için on bir yıl bekleme şartı, hangi kafanın eseridir.
Peki, Meclisi tatile sokarken başbakanın teşekkür ve takdirlerini celbeden dört yüz şu kadar kanunun içinde, düzenlemenin arasında "on bir yaşından küçükler Kur'an öğrenemez" tarzındaki çağdışı, mantık dışı maddeyi düzelterek, düzenlemek var mı? Yok... Anayasayı değiştirebilecek çoğunluktaki bir parti iktidarda, genel başkanı ve bazı bakanları, çoğu vekilleri imam hatip mezunu ve şu kadarcık işi halletmediler ve bilmem hangi yüzle tatile çıktılar, hangi yüzle Anadolu'da dolaşacaklar?
Değerlerini dava etmeyen bir millet olduk. Tarihinde, beş yaşında hafız olmuş binlerce alimi bulunan bir millet, on bir yaşından küçükleri Kur'an'la temas ettirmeyin zulmünü devam ettiren, ikinci yasama yılında dahi konuyu gündemine almayan bir partiye, bizim parti saplantısı ile sahip çıkan bir millet...
Korkulur bu gidişattan, pek korkulur...
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Hangi hakla ve ne yüzle? / 14.01.2025
- Bin yalanın ardından… / 13.01.2025
- Gözleri yaş dolu yaşlı insanlar / 12.01.2025
- OĞUL / 11.01.2025
- Aile yılı mı dediniz? Eyvahlar olsun! / 10.01.2025
- Farklı bir ses farklı bir soluk / 08.01.2025
- Sebep ne ki, kimine bin kimine de bir verile? / 07.01.2025
- Hayret! Bunca minareye kılıf mı yetişir? / 06.01.2025
- 2025 geldi hoş geldi / 02.01.2025
- Cümle yolsuzluğu yol eylemişler / 01.01.2025
- Bin yalanın ardından… / 13.01.2025
- Gözleri yaş dolu yaşlı insanlar / 12.01.2025
- OĞUL / 11.01.2025
- Aile yılı mı dediniz? Eyvahlar olsun! / 10.01.2025
- Farklı bir ses farklı bir soluk / 08.01.2025
- Sebep ne ki, kimine bin kimine de bir verile? / 07.01.2025
- Hayret! Bunca minareye kılıf mı yetişir? / 06.01.2025
- 2025 geldi hoş geldi / 02.01.2025
- Cümle yolsuzluğu yol eylemişler / 01.01.2025