Fiillerimiz yazılıyor, amenna.
Yangın bir yüreğe bir bardak su verdik yazılıyor, verme imkanımız olduğu halde görmemezlikten geldik yazılıyor, bir yoksul, bir yetimle ekmeğimizi paylaştık yazılıyor, etrafımızda onlar aç iken biz tok yattık yazılıyor.
"Oysa sizin üzerinizde gözcüler vardır. Değerli yazıcılar. Onlar sizin ne yaptığınızı bilirler." (İnfitar: 10?12).
Mutlak kudret sahibi olan Allah, yaptıklarından hiç kimseye karşı sorumlu olmadığı halde, yarın mahkeme?i kübrada kullarını sorgularken burhanlar, deliller koyacak ortaya bu aynı zamanda burhansız delilsiz asla hiç kimseyi sorgulamayın, yargılamayın tembihidir bizler için.
"Her insanın boynuna işlediklerini dolarız ve kıyamet günü açılmış bulacağı Kitap'ı önüne çıkarırız. Kitabını oku, bugün, hesap görücü olarak sen kendine yetersin." (İsra: 13?14).
"Amel defteri ortaya konunca, suçluların, onda yazılı olanlardan korktuklarını görürsün, 'Vah bize, eyvah bize! Bu defter nasıl olmuş da küçük büyük bir şey bırakmadan hepsini saymış' derler. İşlediklerini hazır bulurlar. Rabbin kimseye haksızlık etmez." (Kehf: 49).
Fillerimiz yazılıyor, amenna.
Peki ya sözler?
Ağzımızdan çıkan her sözün de kayda geçtiğini yine Allah kelamından oluşan Kerim Kitaptan öğreniyoruz:
"İnsanı Biz yarattık. Onun için, nefsinin kendisine neler fısıldadığını, neler telkin ettiğini de Biz pekiyi biliriz. Çünkü Biz ona şahdamarından daha yakınız."
"Sağında ve solunda, onunla beraber oturan iki alıcı melek, yanında hazır birer gözcü olarak söylediği her sözü zapt ederler." (Kaf: 16?18).
Ağızdan çıkan her lafzın kayda alınmasının hikmeti acep ne ola ki?
Eyleme dönüşmediği müddetçe söz suç sayılmaz falan deyip duruyoruz ya, acaba işin gerçeği öyle mi?
Hem ikili ilişkilerde hem de devletlerarası ilişkilerde sözün gücüne, sözün etkisine vurgu yapılmış olabilir mi?
Yunus Emre'nin,
"Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Bal ile yağ ede bir söz" dizeleri de sözün hem olumlu hem de olumsuz manada gücüne işaret etmiyor mu?
Bütün iyiliklerin?kötülüklerin, savaşların?barışların, hayırların?şerlerin, yükselişlerin?alçalışların başlangıcı, giriş kapısı olan söz, paradan da puldan da daha dikkatli sarf edilmeli değil mi?
"Tâğut'a kulluk etmekten kaçınıp, Allah'a yönelenlere müjde vardır. (Ey Muhammed!) Dinleyip de sözün en güzeline uyan kullarımı müjdele. İşte Allah'ın doğru yola ilettiği kimseler onlardır. Gerçek akıl sahipleri de onlardır" (Zümer:17?18) ayetleri; "sözün en güzeline uymaya muvaffak olanlar ancak sözün en güzelini söyleyenlerdir" hakikatinin de altını çizmiş olmuyor mu?
"Dedim dedi, dedik dediler" tarzında günlük hayatımızda peynir? ekmek gibi kullandığımız her kelimenin bir şekilde bize geri döneceği, özellikle de ebedi âlemde mutlaka karşımıza çıkacağı gerçeğini bir an bile aklımızdan çıkarmayalım.
Kuşkusuz yazdıklarımızı da yazan Kerim Katipler vardır.
Yangın bir yüreğe bir bardak su verdik yazılıyor, verme imkanımız olduğu halde görmemezlikten geldik yazılıyor, bir yoksul, bir yetimle ekmeğimizi paylaştık yazılıyor, etrafımızda onlar aç iken biz tok yattık yazılıyor.
"Oysa sizin üzerinizde gözcüler vardır. Değerli yazıcılar. Onlar sizin ne yaptığınızı bilirler." (İnfitar: 10?12).
Mutlak kudret sahibi olan Allah, yaptıklarından hiç kimseye karşı sorumlu olmadığı halde, yarın mahkeme?i kübrada kullarını sorgularken burhanlar, deliller koyacak ortaya bu aynı zamanda burhansız delilsiz asla hiç kimseyi sorgulamayın, yargılamayın tembihidir bizler için.
"Her insanın boynuna işlediklerini dolarız ve kıyamet günü açılmış bulacağı Kitap'ı önüne çıkarırız. Kitabını oku, bugün, hesap görücü olarak sen kendine yetersin." (İsra: 13?14).
"Amel defteri ortaya konunca, suçluların, onda yazılı olanlardan korktuklarını görürsün, 'Vah bize, eyvah bize! Bu defter nasıl olmuş da küçük büyük bir şey bırakmadan hepsini saymış' derler. İşlediklerini hazır bulurlar. Rabbin kimseye haksızlık etmez." (Kehf: 49).
Fillerimiz yazılıyor, amenna.
Peki ya sözler?
Ağzımızdan çıkan her sözün de kayda geçtiğini yine Allah kelamından oluşan Kerim Kitaptan öğreniyoruz:
"İnsanı Biz yarattık. Onun için, nefsinin kendisine neler fısıldadığını, neler telkin ettiğini de Biz pekiyi biliriz. Çünkü Biz ona şahdamarından daha yakınız."
"Sağında ve solunda, onunla beraber oturan iki alıcı melek, yanında hazır birer gözcü olarak söylediği her sözü zapt ederler." (Kaf: 16?18).
Ağızdan çıkan her lafzın kayda alınmasının hikmeti acep ne ola ki?
Eyleme dönüşmediği müddetçe söz suç sayılmaz falan deyip duruyoruz ya, acaba işin gerçeği öyle mi?
Hem ikili ilişkilerde hem de devletlerarası ilişkilerde sözün gücüne, sözün etkisine vurgu yapılmış olabilir mi?
Yunus Emre'nin,
"Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Bal ile yağ ede bir söz" dizeleri de sözün hem olumlu hem de olumsuz manada gücüne işaret etmiyor mu?
Bütün iyiliklerin?kötülüklerin, savaşların?barışların, hayırların?şerlerin, yükselişlerin?alçalışların başlangıcı, giriş kapısı olan söz, paradan da puldan da daha dikkatli sarf edilmeli değil mi?
"Tâğut'a kulluk etmekten kaçınıp, Allah'a yönelenlere müjde vardır. (Ey Muhammed!) Dinleyip de sözün en güzeline uyan kullarımı müjdele. İşte Allah'ın doğru yola ilettiği kimseler onlardır. Gerçek akıl sahipleri de onlardır" (Zümer:17?18) ayetleri; "sözün en güzeline uymaya muvaffak olanlar ancak sözün en güzelini söyleyenlerdir" hakikatinin de altını çizmiş olmuyor mu?
"Dedim dedi, dedik dediler" tarzında günlük hayatımızda peynir? ekmek gibi kullandığımız her kelimenin bir şekilde bize geri döneceği, özellikle de ebedi âlemde mutlaka karşımıza çıkacağı gerçeğini bir an bile aklımızdan çıkarmayalım.
Kuşkusuz yazdıklarımızı da yazan Kerim Katipler vardır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025