Kaç gündür internet sitelerinde bir anket sonucu yayınlanıyor. Anket mi? Sokakta yaşayan insanlara en çok hangi inanç gurubu yakınlık gösteriyor ve yardım ediyormuş? Sonuç; ateistler. Tabi bu anket ve sonucu başka bir tartışma konusu.
Sıradan bir vatandaş olarak şunu sormak istiyorum; 11 yıldır, kendilerini İslamcılıkla, hak ile adalet ile mücahitlik ile vs. tanımlayanların yönettiği bir ülkede sokaklarda insan yaşar mı?
Hadi yaşıyor, diyelim! Her ortamda “ben, iki kişiden birinin oyunu almış bir Başbakanım” diyor Erdoğan. Doğrudur, aldı. Neden aldı? Erdoğan çok iyi bir ekonomist olduğu için mi? Hayır. Yoksa hukukçuluğuna binaen mi? Hayır. Kamu yönetimi ve teşkilatçılığından ötürü mü? Hayır. Futbolculuğundan mı? Hayır.
Neden öyleyse? Cevap veriyorum; Erbakan’ın dini sloganlarını AB ve ABD çizgilerinde güncelleyip, daha gür ve etkin bir şekilde halka yansıtmasıyla…
Tabi vatandaş bu dini sloganlara kandı. İki kişiden biri; Hadi kendim, Allah’ın emirlerini yerine getiremesem de, bari her sözünde Allah’ı anan, anmayanlara celallenen, adaletten, kul hakkından her daim bahsedenlere oy vereyim de, bari bir sevaba gireyim, düşüncesiyle Erdoğan’ı ve partisini aldı, iktidara koydu.
Oysa Peygamber Efendimiz (sav) açıkça uyarmıştı bizleri; “Kişinin namazı sizi aldatmasın. Onun para ile ilişkisine bakın” diye. Atalarımız da aynı mealde “Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz” demişlerdi.
Erdoğan son birkaç aydır yine milletin manevi duygularını harekete geçirme çabasında. Bir Kevser Suresini tefsire kalkıyor. “Camiler olmazsa olmazımızdır” diyor. “Saflar arasında çocuklar yoksa gelecek tehlikelidir” diyor. İçki, ayran denklemi kurmaya çalışıyor. Peygamber Efendimizden alıntılar yapıyor vs.
Tabii ki her Müslüman’ın inancını kendisine referans etmesi çok güzel ve olması gereken bir şey. Ama kişi bu referansları icraatlarına dökmediğinde Allah-u Teala’nın açık hükmü karşımıza çıkıyor; “Ey iman edenler, yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir gazap nedenidir.” (Saf Suresi, 2-3)
Bu işin manevi boyutu. Siyasi boyutunu ise soruyla cevaplayalım; Erdoğan neden bu taktiğe başvurma ihtiyacı duydu?
Çünkü Erdoğan başlattığı açılım ile ateşle oynamaya başladı. Ateşe en iyi kalkan ise dindir. İşte din kalkanı ile milletin, açılım ateşini söndürmesine engel olmak istiyor. Ama bu ateş büyürse herkesi yakacak.
Erdoğan’ın, Peygamber Efendimizden verdiği örnek iyi anlaşılmalıdır. Efendimiz (sav) peygamberlik görevi verilmeden önce de kavminin en güvenilir, zeki, uzlaşmacı, insanları bir araya getirici gibi bütün üstün özellikleri bünyesinde barındıran muhteşem bir insandı. Hacerü’l Esved’in yerine konmasında da, bu zekâ ve güvenirliği etkin olmuş ve herkesin razı olduğu çözümü getirmişti.
Ama ne hazindir ki! Mekkeli müşrikler mallarını, canlarını, namuslarını göz kırpmadan teslim ettikleri bu insana, peygamberlik görevi verildikten sonra sırt çevirdiler, Hakk’a tabi olmadılar artı her kabileden birer kişi seçerek Âlemlerin Efendisini öldürmeye kalktılar.
Erdoğan başlattığı açılımı desteklemek, haklılığını, uzlaşmacılığını vs. göstermek için bu örneği veriyor. Ama ne alaka! Bir kere ortada yerine konması gereken bir Hacerü’l Esved değil yerinden oynatılması söz konusu olan vatan var. Buna biz razı olmayız.
Sıradan bir vatandaş olarak şunu sormak istiyorum; 11 yıldır, kendilerini İslamcılıkla, hak ile adalet ile mücahitlik ile vs. tanımlayanların yönettiği bir ülkede sokaklarda insan yaşar mı?
Hadi yaşıyor, diyelim! Her ortamda “ben, iki kişiden birinin oyunu almış bir Başbakanım” diyor Erdoğan. Doğrudur, aldı. Neden aldı? Erdoğan çok iyi bir ekonomist olduğu için mi? Hayır. Yoksa hukukçuluğuna binaen mi? Hayır. Kamu yönetimi ve teşkilatçılığından ötürü mü? Hayır. Futbolculuğundan mı? Hayır.
Neden öyleyse? Cevap veriyorum; Erbakan’ın dini sloganlarını AB ve ABD çizgilerinde güncelleyip, daha gür ve etkin bir şekilde halka yansıtmasıyla…
Tabi vatandaş bu dini sloganlara kandı. İki kişiden biri; Hadi kendim, Allah’ın emirlerini yerine getiremesem de, bari her sözünde Allah’ı anan, anmayanlara celallenen, adaletten, kul hakkından her daim bahsedenlere oy vereyim de, bari bir sevaba gireyim, düşüncesiyle Erdoğan’ı ve partisini aldı, iktidara koydu.
Oysa Peygamber Efendimiz (sav) açıkça uyarmıştı bizleri; “Kişinin namazı sizi aldatmasın. Onun para ile ilişkisine bakın” diye. Atalarımız da aynı mealde “Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz” demişlerdi.
Erdoğan son birkaç aydır yine milletin manevi duygularını harekete geçirme çabasında. Bir Kevser Suresini tefsire kalkıyor. “Camiler olmazsa olmazımızdır” diyor. “Saflar arasında çocuklar yoksa gelecek tehlikelidir” diyor. İçki, ayran denklemi kurmaya çalışıyor. Peygamber Efendimizden alıntılar yapıyor vs.
Tabii ki her Müslüman’ın inancını kendisine referans etmesi çok güzel ve olması gereken bir şey. Ama kişi bu referansları icraatlarına dökmediğinde Allah-u Teala’nın açık hükmü karşımıza çıkıyor; “Ey iman edenler, yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir gazap nedenidir.” (Saf Suresi, 2-3)
Bu işin manevi boyutu. Siyasi boyutunu ise soruyla cevaplayalım; Erdoğan neden bu taktiğe başvurma ihtiyacı duydu?
Çünkü Erdoğan başlattığı açılım ile ateşle oynamaya başladı. Ateşe en iyi kalkan ise dindir. İşte din kalkanı ile milletin, açılım ateşini söndürmesine engel olmak istiyor. Ama bu ateş büyürse herkesi yakacak.
Erdoğan’ın, Peygamber Efendimizden verdiği örnek iyi anlaşılmalıdır. Efendimiz (sav) peygamberlik görevi verilmeden önce de kavminin en güvenilir, zeki, uzlaşmacı, insanları bir araya getirici gibi bütün üstün özellikleri bünyesinde barındıran muhteşem bir insandı. Hacerü’l Esved’in yerine konmasında da, bu zekâ ve güvenirliği etkin olmuş ve herkesin razı olduğu çözümü getirmişti.
Ama ne hazindir ki! Mekkeli müşrikler mallarını, canlarını, namuslarını göz kırpmadan teslim ettikleri bu insana, peygamberlik görevi verildikten sonra sırt çevirdiler, Hakk’a tabi olmadılar artı her kabileden birer kişi seçerek Âlemlerin Efendisini öldürmeye kalktılar.
Erdoğan başlattığı açılımı desteklemek, haklılığını, uzlaşmacılığını vs. göstermek için bu örneği veriyor. Ama ne alaka! Bir kere ortada yerine konması gereken bir Hacerü’l Esved değil yerinden oynatılması söz konusu olan vatan var. Buna biz razı olmayız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025