Bitkilerle tedavi insanlık tarihi kadar eskidir. Dönem dönem üzeri örtülmeye çalışılsa da, sağlık söz konusu olduğunda, o her zaman halkın ana gündem maddesidir. Hangimizin annesi ve ninesi kendisine çocukluk yaşlarında bitkisel ürün vermedi ki... Benim çocukluğumda büyüklerimizin her fırsatta uğradığı bir aktar vardı. Başımız ağrısa, dişimiz sancısa, ishal olsak, hatta ani bir korku yaşasak Nabi'nin oğlundan ürün alınır ve tatbik edilirdi. Yaşımız büyüdüğünde artık bu ürünlere kocakarı ilaçları dendiğini öğrendik. Artık biz büyümüştük 'kocakarı ilaçları da ne oluyordu!', bizde oluşan psikoloji buydu. Aldığım tıp eğitimi ile ilaçları tanıma fırsatımız oldu. Bir baktık ki, bütün ilaçların temeli bitkiden geliyor, doğadan geliyor. Ancak bir farkla; formül bulunduktan sonra etken maddenin kimyasalı imal ediliyor ve ilaç olarak bu kullanılıyordu. Ecza ürünleri artık fabrikasyon şeklinde elde ediliyordu. Sağlığın bütün insanları ilgilendiriyor olması büyük çapta ilaç tröstlerini de doğurdu. Artık bu bir yönüyle uluslararası bir rant anlamına geliyordu. Rakamlarla ne demek istediğimizi ifade edelim. Bugün dünyanın yıllık ilaç tüketimi 1.2 trilyon doları bulmaktadır. İlaç firmalarının ilaç promosyonları için harcadıkları rakam ise sadece ABD'de 22 milyar dolardan fazladır. Bu rakamlar birçok devletin bütçeleri ile orantılı rakamlardır. Bu da birtakım grupların rant kapısı anlamına gelmektedir. Netice olarak alternatif tedavilerin üzerine bir kamuoyu baskısı oluşturulmaktadır. Dünyada bizim gibi zengin bitki örtüsüne sahip ikinci bir ülke yoktur. Türkiye'de doğal olarak yetişen 11 bin bitkinin üçte biri endemiktir. Yani sadece bizim ülkemiz şartlarında yetişen 3 binden fazla bitki çeşidine sahibiz. Ancak bitkisel destek ürünleri konusunda en geride olan ülkelerden biriyiz. Vereceğimiz şu rakamları dikkatlice okuyun: * Dünya Sağlık Örgütünün raporuna göre, gelişmekte olan toplumlar sağlık ihtiyaçlarının yüzde 80'nini alternatif tıpla karşılamaktadır. Bu amaçla kullanılan bitki türü sayısı ise 21.000 civarında. * Son 30 yılda özellikle Batı toplumlarında başlayan "doğaya dönüş" akımının sonucunda bitkisel ürünler ve bunların kullanımı popülarite kazanmış durumda. * Avrupa, Avustralya ve Kuzey Amerika'da yaşayan insanların yaklaşık yüzde 50'si alternatif-tamamlayıcı tedavi metotlarından birini kullanıyorlar. Bu metotlar içinde en çok kullanılan ise bitkisel ürünlerdir. * Almanya'da, 600 - 700 değişik bitkiden elde edilen ilaçlar kullanılmakta ve bu ürünler Alman doktorların yüzde 70'i tarafından halka tavsiye edilmekte. Gelelim bizim ülkemize. Bizde bitkisel destek ürünlerinin kullanımı yüzde 2 seviyesinde. Batı batı diye rüya görenler, hayal kuranlar batının bu uygulamaları karşısında kör ve sağır pozisyonundalar. Ülkemiz genel anlamda bir ekonomik sömürüye tabii tutulmuş durumda. Bu anlamda halk sağlığı istismar ediliyor. Geçmişten günümüze halkımızın folklorik olarak kullandığı yöresel yaklaşımlar genelleştirilmek istendiğinde hep basın yayının ve siyasetin karşı duruşu ile engellenmiştir. Zaman içerisinde bitkisel ürün kendini ispatlasa da iş işten geçmiş olmaktadır. Bugünlerde aynı kota, aynı karşı duruş 'Kibarlı Clavis' bitkisel destek ürünlerine karşı uygulanmaktadır. Gelelim gündemde olan 'Clavis Panax' Dr. Mustafa Eraslan bitkisel destek ürünleri konusuna. Panax, benim de kullandığım bir bitkisel destek ürünü. Özellikle kalp ve damar rahatsızlığı olanlar bu üründen son derece memnunlar. 100 binlerce insan gibi benim annem ve babam da bu ürünü kullanıyor ve son derece memnunlar. Son günlerde Clavis ürünlerinin toplatılması dedikodularına şahit olduk. Uygulama çok garip. Bu ürünler, ilgili kanun maddesine göre Tarım ve Köy İşleri Bakanlığından izin alınarak üretilmiş belgeli ürünler. 100'e yakın yapılan ürün incelemesinde muhtevası uygun görünmüş olan bu ürünler Kibarlı'nın yetkili satış mağazalarında halka arzediliyor. Clavis Panax'ın son dönemde sahte ve taklitlerinin yapıldığını görüyoruz. Bu konuda sahte ve taklitlerinin hukuki toplatılma kararları bile var. Diğer markaların yazdığı ve reklam ettiği endikasyonlar görmezden geliniyor. Hatta eczanelerin camlarında, duvarlarında yazan endikasyonlar yok kabul edilmektedir. Durum böyle iken siyasetin gözü sadece orijinal olan Clavis Panax'ın ve bütün Clavis ürünlerine takılır. Şimdilerde Clavis ürünleri hakkında toplatılma kararı var şeklinde bir kara propaganda yapılmaktadır. Kamuoyu yanlış bilgilendirilmektedir. Sağlık Bakanlığı tarafından verilen kararın aslı şudur: Clavis ürünlerinin satışının durdurulması değil, reklamlarda endikasyon belirtilerek (yani neye yaradığını belirtilerek) satış yapılmasının engellenmesidir. Kibarlı Clavis ürünlerine karşı siyasi ve ideolojik bir linç girişimi söz konusudur. Ancak Türkiye hukuk devleti olduğu müddetçe linç girişimleri sonuç vermeyecektir. Çünkü Kibarlı Clavis ürünleri hukukun garantisi altındadır. Arkasında hukukçular vardır, doktorlar vardır, bunları kullanıp da şifa bulan kitleler vardır. Halkımız tarafından merakla beklenen bir sorunun cevabı ile yazımıza son verelim. Kibarlı tarafından yapılan açıklamada "endikasyon bildirilmeden 'Kibarlı Clavis' markalı orjinal ürünlerin satışının tamamen serbest" olduğu beyan edilmiştir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Kaybolan iğne evde aranır / 23.04.2025
- Dış politikanın kırılma noktası: Kıbrıs / 22.04.2025
- Algı yönetimi gölgesinde Suriye ve bölgesel tehditler / 20.04.2025
- Trump, Netanyahu ve Türkiye: Bölgedeki yeni denge / 15.04.2025
- Hoş Geldin Atatürk penceresinden Haydar Baş / 14.04.2025
- O’nun ışığı her geçen gün daha parlıyor / 13.04.2025
- Ekonomik buhrana karşı çözümümüz var / 09.04.2025
- Adalet mi dediniz hakkaniyet mi? / 05.04.2025
- Yunan bayramı, Türk dersi / 29.03.2025
- Asıl rakip ne İmamoğlu ne Yavaş: Hükümetin en büyük sınavı geçim krizi / 24.03.2025
- Dış politikanın kırılma noktası: Kıbrıs / 22.04.2025
- Algı yönetimi gölgesinde Suriye ve bölgesel tehditler / 20.04.2025
- Trump, Netanyahu ve Türkiye: Bölgedeki yeni denge / 15.04.2025
- Hoş Geldin Atatürk penceresinden Haydar Baş / 14.04.2025
- O’nun ışığı her geçen gün daha parlıyor / 13.04.2025
- Ekonomik buhrana karşı çözümümüz var / 09.04.2025
- Adalet mi dediniz hakkaniyet mi? / 05.04.2025
- Yunan bayramı, Türk dersi / 29.03.2025
- Asıl rakip ne İmamoğlu ne Yavaş: Hükümetin en büyük sınavı geçim krizi / 24.03.2025