Cin; kelime olarak, örtüye ve gizliliğe delâlet eder. Bu sebepten, Kur'an-ı Kerim'de Hz. İbrahim'in (aleyhisselâm) kıssası anlatılırken "Gecen(in karanlığı) onu örttüğünde…" (En'am 6/76)" âyetinde geçen /cenne" kelimesi bu anlamı taşır. Yani gece, karanlığıyla O'nu örttü, gizledi. Bir başka misal ise anne rahminde oluşmakta olan insanın ilk evresine de "cenin" denmiştir. Zira cenin orada -her açıdan- örtülmüş ve gizlenmiş bir haldedir. Sahibini örtüp gizlediği için Araplar kalkan ya da sipere "micenne/cinlenmiş" de demişlerdir. Kavram olarak cinler; duyu ile müşahade edilemeyen, farklı şekillere girebilen latif ve akıl sahibi varlıklardır.
Cin vardır, hayal değildir
Cinlerin varlığını kabul etmek "gaybe iman etmekle" ilgilidir. İslam inancının temelini gaybe iman etmek oluşturur. Muttakîlerin anlatılıp vasıflandırıldığı Kur'an'ın ikinci sûresi Bakara'nın ilk âyetlerinde bu husus anlatılır. "Elif. Lâm. Mîm. O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, muttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. O(sakınan)lar gaybe inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimizden Allah yolunda harcarlar" (Bakara, 2/1-3).
Yani, Kur'an'ın yol göstericiliğinden istifade etmenin ilk şartı "muttakîlerden" olmak, "muttakîlerden olmanın" ilk şartı da "gaybe iman etmektir." Bunun içindir ki, cinlerin varlığını kabul ya da red, mü'min olabilmenin ilk şartı olan gaybe iman konusuna girer. Dolayısıyla, Kur'an'ın ve hadis-i şeriflerin çok kere varlığından bahsedip bazı özelliklerini bize haber verdiği, dahası Kur'an'da haklarından müstakil sûre bulunan bu "görünmez" varlıkları inkâr kişiyi iman dairesinin dışına çıkarır. Bu varlıkların görünmez olması bir mazeret olamaz. Çünkü var olduklarını bizzat Yüce Allah bildiriyor.
Cinlerin var olduğunun Kur'an'dan delilleri
"Cinleri Allah'a ortak koştular. Oysa ki, onları da Allah yaratmıştı. Bilgisizce O'na oğullar ve kızlar yakıştırdılar. Hâşâ! O, onların ileri sürdüğü vasıflardan uzak ve yücedir." (En'am, 6/100). "Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size âyetlerimi anlatan ve bu günle karşılaşacağınıza dair sizi uyaran resûller gelmedi mi! Derler ki: 'Kendi aleyhimize şahitlik ederiz.' Dünya hayatı onları aldattı ve kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ettiler." (En'am, 6/130).
"Allah buyuracak ki: 'Sizden önce geçmiş cin ve insan toplulukları arasında siz de ateşe girin!' Her ümmet (ateşe) girdikçe yoldaşlarına lânet edecekler. Hepsi birbiri ardından orada (Cehennem'de) toplanınca, sonrakiler öncekiler için, 'Ey Rabbimiz! Bizi işte bunlar saptırdılar! Onun için onlara ateşten bir kat daha fazla azap ver!' diyecekler. Allah da, 'Zaten herkes için bir kat daha fazla azap vardır fakat siz bilmezsiniz' diyecektir." (A'râf, 7/38)
"And olsun, Biz cinlerden ve insanlardan birçoğunu Cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İste asıl gafiller onlardır." (A'râf, 7/179)
"De ki: And olsun, bu Kur'an'ın bir benzerini ortaya koymak için insanlar ve cinler bir araya gelseler, birbirlerine destek de olsalar, onun benzerini ortaya getiremezler" (İsrâ, 18/88)
"Süleyman'ın, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan meydana gelen orduları toplandı; hepsi bir arada (onun tarafından) düzenli olarak sevk ediliyordu." (Neml, 27/17)
"Cinlerden bir ifrit, 'Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten bu işe gücüm yeter ve bana güvenebilirsin' dedi." (Neml, 27/39)
"(Ey Muhammed!) Hani cinlerden bir gurubu, Kur'an'ı dinlemeleri için Sana yöneltmiştik. Kur'an'ı dinlemeye hazır olunca (birbirlerine), 'Susun' demişler, Kur'an'ın okunması bitince de, uyarıcılar olarak kavimlerine dönmüşlerdi." (Ahkâf, 46/29).
Ayet-i kerimede cinlerin Resûlullah'a (aleyhissalatü vesselâm) yöneldikleri, O'ndan Kur'an dinledikleri, Resûlullah'ın Kur'an okumayı bitirmesinden sonra da dönüp kavimlerine gittikleri ve onları uyardıkları beyan edilmektedir.
Ancak Resûlullah'ın (aleyhissalatü vesselâm) cinlerin geleceklerinden haberi bulunup bulunmadığı, cinlerle görüşürken yanında sahabilerden herhangi birinin bulunup bulunmadığı, cinlerle sadece Mekke'de "Nahle" veya "Hücûn" denilen yerde mi, yoksa hem Mekke'de, hem de Medine'de mi karşılaştığı, kendisine gelen cinlerin yedi veya dokuz yahut on beş veya üç yüz ya da on iki bin mi olduğu hakkında farklı rivayetler zikredilmiştir.
Bu rivayetlere bakarak, Resûlullah'ın, (aleyhissalatü vesselâm) cinlerle çeşitli yerlerde ve muhtelif zamanlarda, farklı görünümler içerisinde karşılaşıp görüştüğünü söylemek en uygun olan yorumdur." (Ebû Ca'fer Muhammed b. Cerîr et-Taberî, Taberî Tefsiri Ter. Kerim Aytekin, Hasan Karakaya, Hisar Yayınları İst. 1996)
"Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çerçevesinden çıkıp gitmeye gücünüz yetiyorsa geçin. Ancak büyük bir güçle çıkıp gidebilirsiniz." (Rahmân, 55/33)
"(Ey Muhammed!) De ki: Bana şu vahyedildi: Cinlerden bir top¬luluk (Kur'an okumamı) dinlemiş ve şöyle demişler: Gerçekten biz, hay¬rete düşüren ve hidayeti gösteren bir Kur'an işittik ve O'na iman ettik. Ar¬tık Rabbimize hiçbir kimseyi ortak koşmayacağız." (Cin, 72/1-2)
"Şu da gerçek ki, insanlardan bazı kimseler, cinlerden bazı kimselere sığınırlardı da, onların taşkınlıklarını arttırırlardı." (Cin, 72/6)
Kur'an-ı Kerim'de, bu görünmez varlıklardan bahseden başka âyetler de vardır. (Devam edecek)
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024