Gerçekten de şu Türkler çok çılgın! 85 yıl önce emperyalistlere karşı verdikleri Kurtuluş mücadelesiyle tüm dünyaya bağımsızlık mücadelesi dersi veren Türkler bugün o bağımsızlıklarını devretmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Alperen POLAT yazıyor...
Kurtuluş savaşı döneminde emperyalist güçlerin bizim bağımsızlık mücadelemiz karşısında şaşkınlıklarını ve çaresizliklerini özetleyen "Şu Çılgın Türkler" ifadesi Turgut Özakman'a da esin kaynağı olmuştu. Özakman'ın Şu Çılgın Türkler isimli kitabı bugünlerde satış rekorları kırıyor. Ama maalesef bugün Batı basını Türkleri çılgın Türkler diye ifade ederken, Ermeni Konferansı'nı, AB üyelik müzakereleri için verilen tavizleri, Kıbrıs'taki geri adımlarımızı, Irak'taki aciz pozisyonumuzu hatırlatıyor. Özellikle Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'nin milli bütünlüğüne balyoz misali indirdiği "Kürt sorunu" açıklamasına Batı basınının dizdiği methiyeler arasında dalga geçercesine ve geçmişe atıfla Çılgın Türkler benzetmesi de bulunuyor.Önceki gün başlayan ihanet konferansı da Batı basınında geniş yankı buldu. Los Angeles Times gazetesi bu ihanet konferansını "çığır açan olay" şeklinde duyurup, Türklerin "Ermenilere soykırım yaptık" ifadelerini büyük bir cesaretle(!) Türkiye topraklarında ifade ettiklerini büyük bir zevkle duyuruyor. Gazeteye göre bu sözde bilim adamları resmi söyleme meydan okuyup, "evet biz Ermenileri katlettik" itirafını haykırdılar. Türk basınına göre de Türkiye 90 yıllık bir tabuyu yıkmış! Yani 90 yıldır "biz Ermenileri katletmedik, onlar bizi katletti" ifadeleriyle topyekun bir millet yalan söylüyormuş. Bilgi Üniversitesi'ndeki bu konferansla birlikte bu yalana bir son verilmiş!Başbakan Erdoğan bu ihanet konferansına katılan sözde aydınlara her haliyle kefil olduğunu belirtiyor. Erdoğan'ın bu kefilliği, ihanet konferansında konuşanların sözlerinin altına atılmış bir Erdoğan imzası olarak da değerlendirilebilir. Bakın Türkiye'de kıyametlerin kopartıldığı ve Avrupa'nın da "bu konferans olmazsa AB'yi unutun" diye rest çektiği ihanet konferansında neler savunulmuş?Halil Berktay şöyle diyor: "Ortada Anadolu Ermeniliğinin yok olmuşluğu gerçekliği vardır. Anadolu Ermeniliği yok olmuştur. Türkiye'deki resmi söylem "Ermeni çeteler yerel etnik temizlik savaşına geçti. Bunun karşısında tehcir uygulandı. Asla katliam söz konusu değildi. Ölümler varsa bunlar açlık, hastalık ve eşkıya eliyle olmuştur" demektedir. Bu "İyi oldu, icabında gene yaparız" demektir. Bir süre önce Türk Solu adlı dergide yer alan, "Her Kürt potansiyel PKK'lıdır" zihniyeti, geçmişteki "Her Ermeni, bir Taşnak gerillasıdır" zihniyetinin devamıdır."Murat Belge şöyle diyor: "Ermeni kıyımı olmadı" dedikleri rahatlıkla, '6 Eylül olmadı' diyemiyorlar. Ama, "size de söyletmeyiz" diyorlar. Bu konferansta yaptığımız gibi, taviz vermeden, soğukkanlığımızı kaybetmeden mücadeleye devam etmemiz gerekiyor. Adam gibi yaşamaya niyetimiz varsa... Prof. Dr. Fikret Adanır şöyle diyor: Ola ki iyice köşeye sıkıştırılmış bir Türkiye hükümeti, günün birinde jenosit suçlamasını da kabullenir. Ben akademik çalışmalarımda 'Ermeni soykırımı' tabirini kullanıyorum. Bir Ermeni milliyetçiliği, bir Ermeni devleti kurma projesi vardı. Osmanlı Ermeni vatandaşlarından birçoğunun, devletin o günkü düşmanlarına karşı bir sempati duygusu beslemiş olmaları mümkündür. Fakat bunlar o günkü Osmanlı hükümetinin kasten sebep olduğu veya göz yumarak dolaylı şekilde gerçekleşmesine izin vermiş olduğu trajedinin sorumluluğunu telafi edemez."Konferansa katılan diğer katılımcıların mantıkları da bunlardan farklı değil. Konferansa katılanların uydurdukları bu iddialarına dair ellerinde belge yok. Dayanak noktaları Ermeni Diasporası'nın tezleri ve uydurma kaynakları. Yıllarca Osmanlı Arşivi'nde çalıştım. Adı geçen sözde bilim adamlarının hiçbirisine arşivde rastlamadım. Nitekim Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Budak'ın Halil Berktay'ın iddiaları karşısında "Belgeniz var mı" sorusuna sadece kuru kuru "evet var" yalanını savurulması boşuna değil. Çünkü Mustafa Budak'ın da ifade ettiği gibi bu yalanlarla ilgili ortada belge falan yok. Diasporanın tezlerini papağan gibi tekrar edip duran bu sözde aydınların akademik kariyerlerine kefil olan Başbakan Erdoğan'a şunu tavsiye ediyoruz:Başbakanlığa bağlı Osmanlı arşivine ve onun idarecilerine bir ziyarette bulunun ve orada çalışan araştırmacılarla görüşün. O zaman ihanet konferansındaki sözde aydınların nasıl kuru sıkı salladıklarını DAHA iyi anlayabilirsiniz. Tabii anlamaya niyetiniz varsa! Alperen POLAT
Kurtuluş savaşı döneminde emperyalist güçlerin bizim bağımsızlık mücadelemiz karşısında şaşkınlıklarını ve çaresizliklerini özetleyen "Şu Çılgın Türkler" ifadesi Turgut Özakman'a da esin kaynağı olmuştu. Özakman'ın Şu Çılgın Türkler isimli kitabı bugünlerde satış rekorları kırıyor. Ama maalesef bugün Batı basını Türkleri çılgın Türkler diye ifade ederken, Ermeni Konferansı'nı, AB üyelik müzakereleri için verilen tavizleri, Kıbrıs'taki geri adımlarımızı, Irak'taki aciz pozisyonumuzu hatırlatıyor. Özellikle Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'nin milli bütünlüğüne balyoz misali indirdiği "Kürt sorunu" açıklamasına Batı basınının dizdiği methiyeler arasında dalga geçercesine ve geçmişe atıfla Çılgın Türkler benzetmesi de bulunuyor.Önceki gün başlayan ihanet konferansı da Batı basınında geniş yankı buldu. Los Angeles Times gazetesi bu ihanet konferansını "çığır açan olay" şeklinde duyurup, Türklerin "Ermenilere soykırım yaptık" ifadelerini büyük bir cesaretle(!) Türkiye topraklarında ifade ettiklerini büyük bir zevkle duyuruyor. Gazeteye göre bu sözde bilim adamları resmi söyleme meydan okuyup, "evet biz Ermenileri katlettik" itirafını haykırdılar. Türk basınına göre de Türkiye 90 yıllık bir tabuyu yıkmış! Yani 90 yıldır "biz Ermenileri katletmedik, onlar bizi katletti" ifadeleriyle topyekun bir millet yalan söylüyormuş. Bilgi Üniversitesi'ndeki bu konferansla birlikte bu yalana bir son verilmiş!Başbakan Erdoğan bu ihanet konferansına katılan sözde aydınlara her haliyle kefil olduğunu belirtiyor. Erdoğan'ın bu kefilliği, ihanet konferansında konuşanların sözlerinin altına atılmış bir Erdoğan imzası olarak da değerlendirilebilir. Bakın Türkiye'de kıyametlerin kopartıldığı ve Avrupa'nın da "bu konferans olmazsa AB'yi unutun" diye rest çektiği ihanet konferansında neler savunulmuş?Halil Berktay şöyle diyor: "Ortada Anadolu Ermeniliğinin yok olmuşluğu gerçekliği vardır. Anadolu Ermeniliği yok olmuştur. Türkiye'deki resmi söylem "Ermeni çeteler yerel etnik temizlik savaşına geçti. Bunun karşısında tehcir uygulandı. Asla katliam söz konusu değildi. Ölümler varsa bunlar açlık, hastalık ve eşkıya eliyle olmuştur" demektedir. Bu "İyi oldu, icabında gene yaparız" demektir. Bir süre önce Türk Solu adlı dergide yer alan, "Her Kürt potansiyel PKK'lıdır" zihniyeti, geçmişteki "Her Ermeni, bir Taşnak gerillasıdır" zihniyetinin devamıdır."Murat Belge şöyle diyor: "Ermeni kıyımı olmadı" dedikleri rahatlıkla, '6 Eylül olmadı' diyemiyorlar. Ama, "size de söyletmeyiz" diyorlar. Bu konferansta yaptığımız gibi, taviz vermeden, soğukkanlığımızı kaybetmeden mücadeleye devam etmemiz gerekiyor. Adam gibi yaşamaya niyetimiz varsa... Prof. Dr. Fikret Adanır şöyle diyor: Ola ki iyice köşeye sıkıştırılmış bir Türkiye hükümeti, günün birinde jenosit suçlamasını da kabullenir. Ben akademik çalışmalarımda 'Ermeni soykırımı' tabirini kullanıyorum. Bir Ermeni milliyetçiliği, bir Ermeni devleti kurma projesi vardı. Osmanlı Ermeni vatandaşlarından birçoğunun, devletin o günkü düşmanlarına karşı bir sempati duygusu beslemiş olmaları mümkündür. Fakat bunlar o günkü Osmanlı hükümetinin kasten sebep olduğu veya göz yumarak dolaylı şekilde gerçekleşmesine izin vermiş olduğu trajedinin sorumluluğunu telafi edemez."Konferansa katılan diğer katılımcıların mantıkları da bunlardan farklı değil. Konferansa katılanların uydurdukları bu iddialarına dair ellerinde belge yok. Dayanak noktaları Ermeni Diasporası'nın tezleri ve uydurma kaynakları. Yıllarca Osmanlı Arşivi'nde çalıştım. Adı geçen sözde bilim adamlarının hiçbirisine arşivde rastlamadım. Nitekim Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Budak'ın Halil Berktay'ın iddiaları karşısında "Belgeniz var mı" sorusuna sadece kuru kuru "evet var" yalanını savurulması boşuna değil. Çünkü Mustafa Budak'ın da ifade ettiği gibi bu yalanlarla ilgili ortada belge falan yok. Diasporanın tezlerini papağan gibi tekrar edip duran bu sözde aydınların akademik kariyerlerine kefil olan Başbakan Erdoğan'a şunu tavsiye ediyoruz:Başbakanlığa bağlı Osmanlı arşivine ve onun idarecilerine bir ziyarette bulunun ve orada çalışan araştırmacılarla görüşün. O zaman ihanet konferansındaki sözde aydınların nasıl kuru sıkı salladıklarını DAHA iyi anlayabilirsiniz. Tabii anlamaya niyetiniz varsa! Alperen POLAT
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.