Cennet ona farz olur
İmam Rıza (a.s) buyurdu ki: “Her kim Receb ayının ilk günü Allah’tan sevap ümidiyle oruç tutarsa cennet ona farz olur. Her kim Receb ayının ortasında oruç tutarsa Rabia ve Muzer kabilesi sayısınca birçok insan hakkında şefaati kabul edilir”
23.11.2023 10:27:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş
İmam Askerî (a.s) babalarından şöyle rivayet etmiştir:
Peygamber (s.a.a) bir gün ashabından birine şöyle buyurdu: "Allah için sev, Allah için buğz et, Allah için dost ol ve Allah için düşman ol. Zira Allah'ın velayetine sadece bu yolla erişmek mümkündür. Birinin her ne kadar namaz ve oruçları çok olsa da böyle olmadıkça imanın tadını alamaz. Bugün insanların birçok kardeşlik ve dostlukları dünya içindir. Dünya için birbirini sever ve dünya için birbirinden buğz ederler. Ama bunun kendilerine hiçbir faydası yoktur."
O şahıs, "Dost ve düşmanlığın Allah için olup olmadığını nereden anlayacağım? Kendisiyle dost olmam gereken Allah'ın velisi ve etmem gereken edeceğim Allah'ın düşmanı kimdir?" diye sorunca da Hz. Peygamber Ali'ye işaret ederek şöyle buyurdu: "Acaba bunu görüyor musun?" Adam, "Evet" deyince de şöyle buyurdu: "Her kim onu severse Allah'ın velisidir. O halde ona dost ol, onun düşmanı Allah'ın düşmanıdır. O halde onun düşmanına düşman ol ve dostuyla da dost ol; hatta babanın ve evlatlarının katili de olsa. Düşmanıyla düşman ol; hatta baban ve evladın da olsa."
İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her kim Şâban ayında yetmiş defa istiğfar ederse günahları yıldızlar sayısınca da olsa Allah onu affeder."
İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her kim Receb ayının ilk günü Allah'tan sevap ümidiyle oruç tutarsa cennet ona farz olur. Her kim Receb ayının ortasında oruç tutarsa Rabia ve Muzer kabilesi sayısınca birçok insan hakkında şefaati kabul edilir. Her kim de Receb ayının son günü oruç tutarsa Allah onu cennetin sultanlarından kılar ve baba, anne, oğul, kız, bacı, kardeş, amca, hala, dayı, teyze, tanıdıklar ve komşuları hakkında şefaatini kabul eder; her ne kadar bunlar arasında ateşi hak eden kimseler olsa da."
İmam Rıza (a.s) babalarından, onlar da Allah Resulü'nden şöyle buyurduğunu naklediyor: "Kim kurtuluş gemisine binmek istiyorsa ve kim sağlam bir kulpa yapışırsa ve Allah'ın sağlam ipine bağlanmak istiyorsa benden sonra Ali'yi sevmesi ve Ali'nin düşmanlarını kendi düşmanları bilmesi gerekir. Onun evlatlarından olan hidayet imamlarına uymalı, onları kendine imam tayin etmelidir. Zira onlar benim halifelerim, vasilerim ve benden sonra Allah'ın, kulları üzerindeki hüccetleridir. Onlar ümmetin efendisi ve takva sahiplerini cennete götüren rehberdir. Onların hizbi, benim hizbim ve benim hizbim ise Allah'ın hizbidir. Onların düşmanlarının hizbi ise şeytanın hizbidir." İmam Rıza (a.s) şöyle buyuruyor:
Mûsa bin Ca'fer, Hârun'ur-Reşid'in yanına varmıştı. Hârun birine oldukça öfkelenmişti, İmam (a.s) ona şöyle buyurdu: "Eğer Allah için öfkelendiysen, Allah'ın bu konuda öfkelendiğinden daha çok öfkelenme."
(Uyun-u Ahbar'ir-Rıza (a.s), Şeyh Saduk İbn-i Babeveyh)
Peygamber (s.a.a) bir gün ashabından birine şöyle buyurdu: "Allah için sev, Allah için buğz et, Allah için dost ol ve Allah için düşman ol. Zira Allah'ın velayetine sadece bu yolla erişmek mümkündür. Birinin her ne kadar namaz ve oruçları çok olsa da böyle olmadıkça imanın tadını alamaz. Bugün insanların birçok kardeşlik ve dostlukları dünya içindir. Dünya için birbirini sever ve dünya için birbirinden buğz ederler. Ama bunun kendilerine hiçbir faydası yoktur."
O şahıs, "Dost ve düşmanlığın Allah için olup olmadığını nereden anlayacağım? Kendisiyle dost olmam gereken Allah'ın velisi ve etmem gereken edeceğim Allah'ın düşmanı kimdir?" diye sorunca da Hz. Peygamber Ali'ye işaret ederek şöyle buyurdu: "Acaba bunu görüyor musun?" Adam, "Evet" deyince de şöyle buyurdu: "Her kim onu severse Allah'ın velisidir. O halde ona dost ol, onun düşmanı Allah'ın düşmanıdır. O halde onun düşmanına düşman ol ve dostuyla da dost ol; hatta babanın ve evlatlarının katili de olsa. Düşmanıyla düşman ol; hatta baban ve evladın da olsa."
İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her kim Şâban ayında yetmiş defa istiğfar ederse günahları yıldızlar sayısınca da olsa Allah onu affeder."
İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her kim Receb ayının ilk günü Allah'tan sevap ümidiyle oruç tutarsa cennet ona farz olur. Her kim Receb ayının ortasında oruç tutarsa Rabia ve Muzer kabilesi sayısınca birçok insan hakkında şefaati kabul edilir. Her kim de Receb ayının son günü oruç tutarsa Allah onu cennetin sultanlarından kılar ve baba, anne, oğul, kız, bacı, kardeş, amca, hala, dayı, teyze, tanıdıklar ve komşuları hakkında şefaatini kabul eder; her ne kadar bunlar arasında ateşi hak eden kimseler olsa da."
İmam Rıza (a.s) babalarından, onlar da Allah Resulü'nden şöyle buyurduğunu naklediyor: "Kim kurtuluş gemisine binmek istiyorsa ve kim sağlam bir kulpa yapışırsa ve Allah'ın sağlam ipine bağlanmak istiyorsa benden sonra Ali'yi sevmesi ve Ali'nin düşmanlarını kendi düşmanları bilmesi gerekir. Onun evlatlarından olan hidayet imamlarına uymalı, onları kendine imam tayin etmelidir. Zira onlar benim halifelerim, vasilerim ve benden sonra Allah'ın, kulları üzerindeki hüccetleridir. Onlar ümmetin efendisi ve takva sahiplerini cennete götüren rehberdir. Onların hizbi, benim hizbim ve benim hizbim ise Allah'ın hizbidir. Onların düşmanlarının hizbi ise şeytanın hizbidir." İmam Rıza (a.s) şöyle buyuruyor:
Mûsa bin Ca'fer, Hârun'ur-Reşid'in yanına varmıştı. Hârun birine oldukça öfkelenmişti, İmam (a.s) ona şöyle buyurdu: "Eğer Allah için öfkelendiysen, Allah'ın bu konuda öfkelendiğinden daha çok öfkelenme."
(Uyun-u Ahbar'ir-Rıza (a.s), Şeyh Saduk İbn-i Babeveyh)