Evvela yapmamız gereken; itikadımızı sağlam bir itikat haline getirmektir. İnanç çok mühim. İnancında bozukluk olursa işler sarpa sarar. Bakınız Allah Kur'an'ında imandan bahisle hep gayb olan hususlardan bahsediyor. "Gayba inananlar." (Bakara; 2/3). İnsana gördüğü bir şeye iman et demeye gerek yok. Görmediği bir şeye inanç teklifi yapılıyor. Allah'ı görüyor musun? Yok. Ahireti görüyor musun? Yok. Cenneti görüyor musun? Yok. Cehennemi görüyor musun? Cinleri, melekleri görüyor musun? Hiçbirini görmüyorsun. Sana göre gaip olanlara iman edeceksin. Bu inancın sağlam olması lazım. Bunu te'vil etmeyeceksin. Saf, tertemiz bir inanç, itikat...Bunun ardından ne geliyor? Çok güzel bir niyet. Bu niyet ne içindir? Taatiniz, ibadetiniz içindir. İbadet yapmanız içindir. Salih amel işlemeniz içindir. Yaptığınız iş güzel olur, fakat niyetiniz olmaz. Onun için önce niyet, dedik. Seni görenler, "Ne kadar güzel iş yapıyor" derler, ama senin niyetin çok farklıdır. Onu Allah için yapmıyorsun. Bir başka menfaat kapısını açmak için yapıyorsun. Canını verecek derecede amelin güzel görünse ve fakat niyetin halis, güzel olmazsa o amelin de, ibadetin de sana hiçbir faydası olmaz. Onun için niyet çok mühimdir. Ardından, niyetle birlikte ibadetimiz geliyor. Salih ibadet, salih taat...Ondan sonra kendimizi çok yoklamalıyız. "Acaba biz Allah'a kavuşmayı arzu ediyor muyuz, etmiyor muyuz?" Allah'a kavuşmayı çok istemeliyiz. Ölüm korkusunu yenmenin en güzel anahtarı, Allah'a kavuşmayı arzu etmektir. Çünkü, can bedende oldukça Allah'la beraber olmak mümkün değil. Bu tenden bu can çıkacak ki O'nunla olasın. Onun için O'na kavuşmayı arzu etmek, bu arzuyu geliştirmek, ölüm endişesini ve korkusunu yok eder. Ayetle sabit, Hz. Yusuf (as), kadınlar topluluğuna girdiği zaman, onun güzelliğini, onun cemalini gören kadınlar, ellerindeki meyveyi keserken parmaklarını kesiyorlar, farkında bile olmuyorlar. Acıyı duymuyorlar. (Bkz. Yusuf; 12/31). Buradan şunu anlatmak istiyorum: Sen o güzel olan Rabb'ına kavuşmayı murat ederken, bir yandan da "işte şimdi ben öleceğim, hayatım sona erecek vs." gibi şeyleri hesap edemezsin. Senin gözün, gönlün O'na takıldı ya, artık O'na gitmek istersin. İşte işi bu boyutta anlamak ve ele almak lazım.