F.Bahçe'nin bu medya ile sırtı yere gelmez!..
G.Saray'ın, F.Bahçe maçında verilmeyen penaltısı üzerine önce hemfikir olan medya, birden bire 180 derece dönüş yapınca aklıma Lorant'ın yardımcısının söyledikleri geldi. Neler söylememişti ki bu şahıs, medyaya araba dağıtılmasından, başkan Aziz Yıdırım'ın yazılara ambargo koydurmasına kadar herşey...
Rahmetli Turgut Özal'a "Turgut Özal nereye koşuyor" diye yazanlara ben şimdi soruyorum "Sizler nereye koşuyorsunuz?..."
Futboldan hiç bir şey anlamadıklarını yediğim ekmek gibi biliyordum, son olay bunu doğruladı. Bence gazeteciliği gazeteci olan yapmalı. Market sahibi, ekonomi, profesörü, galerici, bu işin içine girerse olacaklar budur. Bu iş çığırından yalnız çıkmakla kalmaz, bu gidişle kan gövdeyi bile götürür.
Futbol enflasyon tarifine, araba alım satışına veya market işletmeciliğine hiç mi hiç benzemez! Bu çok ince ve futboldan anlayanın işidir.
Topu ayağına dokunmayan benden kralcı geçinmeye çalışıyor. Hoş dokunanların da bir çoğu bu işten anladığı yok, yalnızca bazı çevrelere şirin görünme peşinde.
Penaltıyı Metin Şentürk bile görmüş, ama bizim arabalı medya diye tanımlanan medya (!) penaltı olayını görememiş. Diyeceksiniz ki Şentürk hayatını kurtarmış (!) gördüğünü söyleyebiliyor. Ancak hayat garantisi olmayanlar işte böyle kıvranıyor! Utanmasalar Hakan Şükür havaya zıplarken Luciano'nun kolunu da kaldırdı diyecekler. Yuh olsun hem de bin kere yuh olsun...
Aslında penaltıyı tartışmaya gerek yok. Şayet 10. dakikada Boşat, Hooijdonk'un Bület'in tandonuna yaptığı kasıtlı hareketi Metin Şentürk kadar görse (!) iş çoktan çözülecek ve G.Saray güle oynaya maçı kazanabilecekti. İdda ediyorum; aynı hareketi Bülent Hooijdonk'a yapsa kıyamet kopardı ve kırmızı kart gündeme gelirdi. Bu basın değilmiydi ki, G.Saray-Gençlerbirliği maçında Ali Tandoğan'ın, De Boer'e yaptığı harekete kırmızı kart gösterilmeliydi diyen. Peki neden bir Allah'ın kulu çıkıpta Hooijdonk yaptığı hareket kırmızı kartlık diyemedi. Diyemezdi; çünkü Lorant'ın yardımcısı daha hayatta ve söylediklerinin arkasında!
Fair Playcı başkan Özhan Canaydın, şimdi yaptıklarının ne kadar yanlış olduğunu daha iyi görmüştür. Canaydın'ın yaptıkları, "Beni Lüks" ülkelerde geçerlidir. Bizim ülkemizde Fair Playcılık bazı kesimlere "Enayilik" olarak adlandırıldığı için onlara küfür gibi gelir! İnşallah bu son olaylar Özhan Canaydın'a ders olmuştur.
G.Saray'ın, F.Bahçe maçında verilmeyen penaltısı üzerine önce hemfikir olan medya, birden bire 180 derece dönüş yapınca aklıma Lorant'ın yardımcısının söyledikleri geldi. Neler söylememişti ki bu şahıs, medyaya araba dağıtılmasından, başkan Aziz Yıdırım'ın yazılara ambargo koydurmasına kadar herşey...
Rahmetli Turgut Özal'a "Turgut Özal nereye koşuyor" diye yazanlara ben şimdi soruyorum "Sizler nereye koşuyorsunuz?..."
Futboldan hiç bir şey anlamadıklarını yediğim ekmek gibi biliyordum, son olay bunu doğruladı. Bence gazeteciliği gazeteci olan yapmalı. Market sahibi, ekonomi, profesörü, galerici, bu işin içine girerse olacaklar budur. Bu iş çığırından yalnız çıkmakla kalmaz, bu gidişle kan gövdeyi bile götürür.
Futbol enflasyon tarifine, araba alım satışına veya market işletmeciliğine hiç mi hiç benzemez! Bu çok ince ve futboldan anlayanın işidir.
Topu ayağına dokunmayan benden kralcı geçinmeye çalışıyor. Hoş dokunanların da bir çoğu bu işten anladığı yok, yalnızca bazı çevrelere şirin görünme peşinde.
Penaltıyı Metin Şentürk bile görmüş, ama bizim arabalı medya diye tanımlanan medya (!) penaltı olayını görememiş. Diyeceksiniz ki Şentürk hayatını kurtarmış (!) gördüğünü söyleyebiliyor. Ancak hayat garantisi olmayanlar işte böyle kıvranıyor! Utanmasalar Hakan Şükür havaya zıplarken Luciano'nun kolunu da kaldırdı diyecekler. Yuh olsun hem de bin kere yuh olsun...
Aslında penaltıyı tartışmaya gerek yok. Şayet 10. dakikada Boşat, Hooijdonk'un Bület'in tandonuna yaptığı kasıtlı hareketi Metin Şentürk kadar görse (!) iş çoktan çözülecek ve G.Saray güle oynaya maçı kazanabilecekti. İdda ediyorum; aynı hareketi Bülent Hooijdonk'a yapsa kıyamet kopardı ve kırmızı kart gündeme gelirdi. Bu basın değilmiydi ki, G.Saray-Gençlerbirliği maçında Ali Tandoğan'ın, De Boer'e yaptığı harekete kırmızı kart gösterilmeliydi diyen. Peki neden bir Allah'ın kulu çıkıpta Hooijdonk yaptığı hareket kırmızı kartlık diyemedi. Diyemezdi; çünkü Lorant'ın yardımcısı daha hayatta ve söylediklerinin arkasında!
Fair Playcı başkan Özhan Canaydın, şimdi yaptıklarının ne kadar yanlış olduğunu daha iyi görmüştür. Canaydın'ın yaptıkları, "Beni Lüks" ülkelerde geçerlidir. Bizim ülkemizde Fair Playcılık bazı kesimlere "Enayilik" olarak adlandırıldığı için onlara küfür gibi gelir! İnşallah bu son olaylar Özhan Canaydın'a ders olmuştur.
Cem Buba / diğer yazıları
- Pes doğrusu / 27.09.2003
- Şerefli mağlubiyet! / 21.09.2003
- Juventus'tan Allah korusun / 17.09.2003
- Özkan Sümer ve Türk futbolu / 12.09.2003
- Provokatör kim? / 02.09.2003
- Güneş ve gölge! / 28.06.2003
- Rüştü en iyi mi? / 27.06.2003
- Canaydın ve bit pazarı / 26.06.2003
- Şerefli mağlubiyet! / 21.09.2003
- Juventus'tan Allah korusun / 17.09.2003
- Özkan Sümer ve Türk futbolu / 12.09.2003
- Provokatör kim? / 02.09.2003
- Güneş ve gölge! / 28.06.2003
- Rüştü en iyi mi? / 27.06.2003
- Canaydın ve bit pazarı / 26.06.2003