İnsanın huzurunu arzulayanlar, insanlığın sulh ve selametini gaye edinenler, meslekleri, branşları ne olursa olsun fikir çilesi çeken insanlardır.
Kadın olsun erkek olsun, ilimle uğraşan, bilime yoğunlaşan, siyasete soyunan sorumluluk sahibi insanlar ortaya çıkan herhangi bir problemin çözümü için nice uykusuz geceler geçirirler, nice dirsek çürütürler ve nice yorgun gözlerle güneşin doğuşunu karşılarlar.
İnsanların şu ya da bu sebeple çektikleri acılar, giriftar oldukları dertlerden ötürü kıvrandıkları sancılar bu tür insanları candan yaralar, candan yakar ve bu tür insanlar hep candan yanarlar.
Bugün atılacak bir adımın, sarf edilecek bir cümlenin, kamuoyu ile paylaşılacak yeni bir fikrin, yeni bir tezin yarınları, yıllar sonrasını, hatta yüz yıllar sonrasını nasıl etkileyeceğini de hesap ederek konuşurlar ve yazarlar.
Kendilerinden önceki nesillerin attıkları yanlış adımlar, yanlış imzalar yüzünden, sergiledikleri hatalı davranışlar ve aldıkları yanlış kararlar yüzünden çekilen sıkıntılar sürekli onların zihinlerinde ve maslarının üzerindedirler.
Karar verirken, yazarken?çizerken, bir karar alırken, kamuoyuna yeni bir fikir, bir tez açılarken "kılı kırk yarmak" onların olmazsa olmazlarıdır.
Toplumun önünde görünen, toplumun dertleri ile dertleniyor gibi görünen insanları bu manada ikiye ayırabiliriz; candan yananlar ve timsah gözyaşları dökenler.
Candan yananlar husule gelen problemin çözümüne odaklanırlar ve kimsenin burnu kanamadan, mümkünse hiçbir can incinmeden işin hallini düşünürler, fikir üretirler, kafa yorarlar.
Diğerleri ise, her zaman ve zeminde olduğu gibi sergiledikleri şovları için ortaya çıkmış olan o meseleyi de nasıl kullanacaklarının hesabını yaparlar.
Timsah gözyaşını meslek edinmiş olan tipler, meslekleri ve branşları ne olursa olsun, ister kadın olsunlar ister erkek olsunlar hep o günün getirisine odaklanırlar, hep günü kurtarma peşindedirler. Yarın olacaklar, gelecek nesiller, sonraki yıllar asla umurlarında bile değildir.
Ürettikleri fikirler, geliştirdikleri tezler en fazla bir insan ömrü kadardır, daha öteye geçmez, bütün yapıp?ettikleri kendi ömürleri ile sınırlıdır.
Bu tipler, şahsi çıkarları için, on paralık kazançları için kitlelerin on binlerce liralık zarara uğratılmasından asla rahatsızlık duymazlar, asla vicdanları sızlamaz, varsa?yoksa o an için, o gün için onların ne kazandıkları meselesidir.
Kitlelerin acılarını paylaşma zaman ve zeminlerinde çok ustaca rol yaparlar, bizzat kendilerinin sebep oldukları acılardan ötürü gözyaşı döken kitlelerle gözyaşı dökme numaralarına yatarlar.
Hem ülke kamuoyuna hem de dünya kamuoyuna dikkatle bakarsanız, insanlığın ıstıraplarından ötürü candan yananların oldukça az diğerlerinin ise mebzul miktarda olduğunu göreceksiniz.
İnsanların, insanlığın canını yakıp sonra da timsah gözyaşları dökenlerin de günün sonunda bir timsahın dişlerinin arasında can vereceğinden korkulur.
Kadın olsun erkek olsun, ilimle uğraşan, bilime yoğunlaşan, siyasete soyunan sorumluluk sahibi insanlar ortaya çıkan herhangi bir problemin çözümü için nice uykusuz geceler geçirirler, nice dirsek çürütürler ve nice yorgun gözlerle güneşin doğuşunu karşılarlar.
İnsanların şu ya da bu sebeple çektikleri acılar, giriftar oldukları dertlerden ötürü kıvrandıkları sancılar bu tür insanları candan yaralar, candan yakar ve bu tür insanlar hep candan yanarlar.
Bugün atılacak bir adımın, sarf edilecek bir cümlenin, kamuoyu ile paylaşılacak yeni bir fikrin, yeni bir tezin yarınları, yıllar sonrasını, hatta yüz yıllar sonrasını nasıl etkileyeceğini de hesap ederek konuşurlar ve yazarlar.
Kendilerinden önceki nesillerin attıkları yanlış adımlar, yanlış imzalar yüzünden, sergiledikleri hatalı davranışlar ve aldıkları yanlış kararlar yüzünden çekilen sıkıntılar sürekli onların zihinlerinde ve maslarının üzerindedirler.
Karar verirken, yazarken?çizerken, bir karar alırken, kamuoyuna yeni bir fikir, bir tez açılarken "kılı kırk yarmak" onların olmazsa olmazlarıdır.
Toplumun önünde görünen, toplumun dertleri ile dertleniyor gibi görünen insanları bu manada ikiye ayırabiliriz; candan yananlar ve timsah gözyaşları dökenler.
Candan yananlar husule gelen problemin çözümüne odaklanırlar ve kimsenin burnu kanamadan, mümkünse hiçbir can incinmeden işin hallini düşünürler, fikir üretirler, kafa yorarlar.
Diğerleri ise, her zaman ve zeminde olduğu gibi sergiledikleri şovları için ortaya çıkmış olan o meseleyi de nasıl kullanacaklarının hesabını yaparlar.
Timsah gözyaşını meslek edinmiş olan tipler, meslekleri ve branşları ne olursa olsun, ister kadın olsunlar ister erkek olsunlar hep o günün getirisine odaklanırlar, hep günü kurtarma peşindedirler. Yarın olacaklar, gelecek nesiller, sonraki yıllar asla umurlarında bile değildir.
Ürettikleri fikirler, geliştirdikleri tezler en fazla bir insan ömrü kadardır, daha öteye geçmez, bütün yapıp?ettikleri kendi ömürleri ile sınırlıdır.
Bu tipler, şahsi çıkarları için, on paralık kazançları için kitlelerin on binlerce liralık zarara uğratılmasından asla rahatsızlık duymazlar, asla vicdanları sızlamaz, varsa?yoksa o an için, o gün için onların ne kazandıkları meselesidir.
Kitlelerin acılarını paylaşma zaman ve zeminlerinde çok ustaca rol yaparlar, bizzat kendilerinin sebep oldukları acılardan ötürü gözyaşı döken kitlelerle gözyaşı dökme numaralarına yatarlar.
Hem ülke kamuoyuna hem de dünya kamuoyuna dikkatle bakarsanız, insanlığın ıstıraplarından ötürü candan yananların oldukça az diğerlerinin ise mebzul miktarda olduğunu göreceksiniz.
İnsanların, insanlığın canını yakıp sonra da timsah gözyaşları dökenlerin de günün sonunda bir timsahın dişlerinin arasında can vereceğinden korkulur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025