Çanakkale önüne toplanan Ehl-i Salip Karşısında bir ordu: şehit olmaya talip,
Şehitlik üstün makam, hiç bir paha biçilmezKalbde iman oldukça, "Çanakkale geçilmez"
***
"İnsanoğlu tabiat sahnesine çıkışından zamanımıza kadar birçok müesseseleri oluşturduğu ve geliştirdiği muhakkaktır. Fertler ictimai, iktisadi, hukuki, ahlâki... mes'elelerini veya müesseselerini devletlerin şahsında temsil etmeğe başlamasından sonra varlıklarını devlet olarak sürdürmeyi esas kabul etmişlerdir.
Her millet ebedilik fikrini fertlerine aşılamayı başlıca vazife telakki etmiştir. Toplumları ayakta tutan en kuvvetli amil inanç ve akidesidir. Gerek maddede gerekse manada toplumlarda görülen sanat, kültür, teknik vs gibi oluşlar, akidelerinin eseridir. Devletler, ideoloji haline getirdikleri inançlarını yaymak ve ayakta tutmak için, her devirde hayatlarına yön vermişlerdir.
Tarihçe, sebepleri çeşitli faktörlerle izah edilmeğe çalışılan harplerin temelinde bu inançlar yatmaktadır. Ehl-i Salib'in zaman zaman İslam'a karşı tertipledikleri Haçlı Seferleri bu düşüncenin tezahüründen başka birşey değildir. Çanakkale'yi geçmek için Ehl-i Salib'i temsilen Fransız ve İngilizlerin bir araya gelmesi aynı düşüncenin neticesidir. En son Kıbrıs çıkarması dahi bunun açık misalidir. Çünkü Türkiye, Kıbrıs meselesinde haklı olmasına rağmen, Avrupa'nın şımarık çocuğu Yunanistan'ın desteklenmesinin sebebi aynı inancı paylaşmış olmalarındandır" (İcmal Dergisi, Sayı-7, 1984, Başyazı).
Ve yine aynı sayıda yayımlanan bir makaleyle "Çanakkale Geçilmez" cümlesinin açıklamasını aktarıyorum.
"18 Mart 1915: Osmanlı'nın ezeli rakibi Avrupalı'yla son hesaplaşması olan 1. Dünya Savaşı'nın şeref sayısı... Dört yıl devam eden harbin verdiği kayıplarla yüreği paralanan, gözü yaşlı milletimizin teselli payı... Sarıkamış'da, Mısır, Irak, Filistin, Suriye ve Galiçya cephelerinde dört yıl boyunca sergilenen fedakarlık ve kahramanlığa rağmen gelen mecburi mağlubiliyet tablosundaki karanlığı dağıtan aydınlık...
Mehmetçiğin, birbirini takip eden ihanetlere karşılık, hâlâ var olduğunu ispatlayan müdafaa savaşçılarının sonuncusu. Estargon, Kanije, Plevne, İskodra, Yanya, Edirne destanlar zincirinin altın halkası Çanakkale...
Ege'den, Boğazlar üzerinden Karadeniz'e, Rusya'ya uzanan, tarihin gidişini değiştirebilecek olan ikmal yolu Gelibolu'da yüzbinlerce müslümanın cesetlerinden örülmüş olan bir setle kesilmiştir. Avrupa'nın çelikleşmiş gücü bu etten ve kemikten set önünde aciz kalmıştır. İşte burası Çanakkale'dir..." (İcmal, Sayı 7, Halit Barutoğlu).
Bu yazımı 19.03.2002 saat 1.30'da yazıyorum. Aynı saatte Meltem TV'de "Çanakkale" belgeseli duygulu, gönül ve fikir açıcı görüntü ve seslendirmelerle yayın yapıyor.
Bu sayıyı incelememe sebep olan iki şey oldu.
Birincisi kızımın benden "Çanakkale" ile ilgili yazı ve şiir istemesi.
İkincisi ise dün okuduğum bir gazetede "Çanakkale" ile ilgili donuk, sönük hazırlanmış bir yazı...
Milli ve manevi coşkuya, fikre, ahkâka katkısından dolayı, insanımızın önüne ufuk açıcı gayretleri yıllardan beri adım adım, harf harf koyan Prof. Dr. Haydar Baş Bey'e şükranlarımı arzediyorum.
İcmal'in yeni sayısını hasretle bekliyor muvaffakiyetler temenni ediyorum...
Şehitlik üstün makam, hiç bir paha biçilmezKalbde iman oldukça, "Çanakkale geçilmez"
***
"İnsanoğlu tabiat sahnesine çıkışından zamanımıza kadar birçok müesseseleri oluşturduğu ve geliştirdiği muhakkaktır. Fertler ictimai, iktisadi, hukuki, ahlâki... mes'elelerini veya müesseselerini devletlerin şahsında temsil etmeğe başlamasından sonra varlıklarını devlet olarak sürdürmeyi esas kabul etmişlerdir.
Her millet ebedilik fikrini fertlerine aşılamayı başlıca vazife telakki etmiştir. Toplumları ayakta tutan en kuvvetli amil inanç ve akidesidir. Gerek maddede gerekse manada toplumlarda görülen sanat, kültür, teknik vs gibi oluşlar, akidelerinin eseridir. Devletler, ideoloji haline getirdikleri inançlarını yaymak ve ayakta tutmak için, her devirde hayatlarına yön vermişlerdir.
Tarihçe, sebepleri çeşitli faktörlerle izah edilmeğe çalışılan harplerin temelinde bu inançlar yatmaktadır. Ehl-i Salib'in zaman zaman İslam'a karşı tertipledikleri Haçlı Seferleri bu düşüncenin tezahüründen başka birşey değildir. Çanakkale'yi geçmek için Ehl-i Salib'i temsilen Fransız ve İngilizlerin bir araya gelmesi aynı düşüncenin neticesidir. En son Kıbrıs çıkarması dahi bunun açık misalidir. Çünkü Türkiye, Kıbrıs meselesinde haklı olmasına rağmen, Avrupa'nın şımarık çocuğu Yunanistan'ın desteklenmesinin sebebi aynı inancı paylaşmış olmalarındandır" (İcmal Dergisi, Sayı-7, 1984, Başyazı).
Ve yine aynı sayıda yayımlanan bir makaleyle "Çanakkale Geçilmez" cümlesinin açıklamasını aktarıyorum.
"18 Mart 1915: Osmanlı'nın ezeli rakibi Avrupalı'yla son hesaplaşması olan 1. Dünya Savaşı'nın şeref sayısı... Dört yıl devam eden harbin verdiği kayıplarla yüreği paralanan, gözü yaşlı milletimizin teselli payı... Sarıkamış'da, Mısır, Irak, Filistin, Suriye ve Galiçya cephelerinde dört yıl boyunca sergilenen fedakarlık ve kahramanlığa rağmen gelen mecburi mağlubiliyet tablosundaki karanlığı dağıtan aydınlık...
Mehmetçiğin, birbirini takip eden ihanetlere karşılık, hâlâ var olduğunu ispatlayan müdafaa savaşçılarının sonuncusu. Estargon, Kanije, Plevne, İskodra, Yanya, Edirne destanlar zincirinin altın halkası Çanakkale...
Ege'den, Boğazlar üzerinden Karadeniz'e, Rusya'ya uzanan, tarihin gidişini değiştirebilecek olan ikmal yolu Gelibolu'da yüzbinlerce müslümanın cesetlerinden örülmüş olan bir setle kesilmiştir. Avrupa'nın çelikleşmiş gücü bu etten ve kemikten set önünde aciz kalmıştır. İşte burası Çanakkale'dir..." (İcmal, Sayı 7, Halit Barutoğlu).
Bu yazımı 19.03.2002 saat 1.30'da yazıyorum. Aynı saatte Meltem TV'de "Çanakkale" belgeseli duygulu, gönül ve fikir açıcı görüntü ve seslendirmelerle yayın yapıyor.
Bu sayıyı incelememe sebep olan iki şey oldu.
Birincisi kızımın benden "Çanakkale" ile ilgili yazı ve şiir istemesi.
İkincisi ise dün okuduğum bir gazetede "Çanakkale" ile ilgili donuk, sönük hazırlanmış bir yazı...
Milli ve manevi coşkuya, fikre, ahkâka katkısından dolayı, insanımızın önüne ufuk açıcı gayretleri yıllardan beri adım adım, harf harf koyan Prof. Dr. Haydar Baş Bey'e şükranlarımı arzediyorum.
İcmal'in yeni sayısını hasretle bekliyor muvaffakiyetler temenni ediyorum...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Feyyaz İnanç / diğer yazıları
- ‘Işıkları açın’ / 07.05.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021