"Merkez Bankası bağımsız olmalı" şeklindeki görüşün temelinde, nasıl büyük bir tuzak ve ihanetin olduğunu açıklıyoruz!
Anlayana tabi…
Mevzu 1590'lardan itibaren sahneleniyor.
Bu büyük oyunu kendi çıkarları ve nihai amaçları olan, Büyük İsrail devletini kurmak için tezgâhlayan yegâne adres; Rotschild ailesidir
Daha 16.yüzyılda, ekonomik gücü aklın ve mantığın sınırlarını zorlamaya başlayan Rotschild ailesi, karanlık ve kârlı bir işe girişiyor.
İşin adı, "Savaşa giren devletlere faizle borç vermek."
* * *
Bunun ilk icraatını İngiltere-Fransa savaşında gerçekleştiriyorlar. İngiltere'ye savaşa girmesi için faizli borç olarak 35 ton altın veriyorlar.
İngiltere, Fransa karşısında yeniliyor ve Rotschild ailesine olan borcunu ödeyemiyor.
Borcun oluşturduğu mükellefiyetten dolayı, İngiliz Merkez Bankası yani Bank of England, Rotschild ailesine devrediliyor.
Rotschild ailesi İngiliz devletinin bu devretme işlemini bir şartla kabul ediyor:
İngiliz sterlinini kendilerinin basması şartı.
İngiliz hükümeti bu şartı o dönemde kabul etmek zorunda kalıyor ve İngiliz sterlinini basma yetkisi bu Yahudi ailesine veriliyor.
Görünüşte ekonomi hakkında pek bilgisi olmayan arkadaşlar için bu durum pek bir şey ifade etmeyebilir. Para basma yetkisini başka bir kuruluşa ya da şirkete vermek demek, aynı zamanda ülkenin bağımsızlığını da bu kuruluşa satmak demektir.
İlk ele geçirdikleri Merkez Bankası, İngiltere'ye ait.
Rotschild ailesi elde ettiği bu hakla birlikte uçuşa geçiyor. Şimdi ise sırada daha kurulmamış olan, Amerika Birleşik Devletleri var.
Tarihin en büyük kazanımı olan bu operasyon için düğmeye basılıyor.
Bu seferki savaşın tarafları, İngiltere ile Amerika'daki koloniler olmuştur.
Savaş sırasında Rotschild ailesi çok gizli bir biçimde Amerikan kolonilerini desteklemiştir.
Amerika'nın İngiltere'ye karşı direnişini yöneten kişilere yüklü miktarda silah yardımı yapılmış, İngiltere'nin bu savaşta yenilmesinin sağlanacağı garanti edilmiş ve karşılığında, kurulacak olan Amerika devletinin resmi para birimini basma yetkisi istenmiştir!
İngiltere ile savaş konusunda çok umutsuz olan başkan Washington ve ekibi bu teklifi hiç düşünmeden kabul etmiştir.
Aile böylece günümüzde tüm dünyada çok popüler olan Amerikan dolarını basma yetkisini elde etmiştir.
* * *
Sırada bu sefer de, Alman Merkez Bankası vardı.
Almanya, Birinci Dünya Savaşı'ndan adeta bir enkaz halinde ve oldukça demoralize bir biçimde çıkmıştı.
Devlet tüm ekonomik ve askeri gücünü kaybetmişti. Ve çok ağır yaptırımlar içeren savaş tazminatı anlaşmalarına imza atmışlardı.
Ancak Almanya'nın borçlu olduğu ülkelerin merkez bankalarının Rotschild ailesine ait olduğundan, Almanya nerdeyse sadece Yahudi Rotschild ailesine borçluydu.
Rotschild ailesi, Almanya'nın, bu yüklü borcun onda birini dahi ödeyemeyeceğini biliyordu.
* * *
Rotschild ailesi, Alman Merkez Bankasının kendilerine devredilmesi karşılığında dış borçlarının silinmesini teklif etti ve Almanlar bu teklifi kabul etmek zorunda kaldı.
Görüldüğü üzere, tarihte ilk bankayı kuran ve yüksek faizle çiftçi kesimi ve devletleri borçlandıran bu aile, o gün bu gündür şu propagandayı yapmış ve yaptırmıştır: "Merkez Bankası mutlaka bağımsız olmalıdır."
Yani devletten bağımsız, ama mutlak Rotschild ailesine bağımlı!
Türkiye'de Merkez Bankası büyük önder Atatürk tarafından, 1930 yılında kurulmuştur.
Ta ki ne zaman? Kurtuluş savaşını kazandıktan ve tam bağımsız olduktan sonra.
Oysa Osmanlı döneminde bize ait bir milli bankamız hiçbir zaman olmamıştır.
Zira Merkez Bankası, devletlerin tam bağımsızlığının sembolüdür.
Hiçbir iradeye bağlı ve bağımlı olmadan, kendi milletinin ihtiyaç duyduğu parayı çok rahatlıkla basma hakkına sahiptir.
İşte bu yönü itibariyle, insanlık tarihinin en büyük devrimi olan "Milli Ekonomi Modeli" ile Prof. Dr. Haydar Baş Bey, insanlığa çok büyük bir armağanda bulunmuştur.
Bu tezin bugün, Bağımsız Türkiye Partisi'nin bir parti programı haline getirildiği ve tüm formüllerinin marka tescilli olduğunun bilinmesi gerekmektedir.
Son dönemlerde, 6'lı Masa'nın bu tezden yararlandığına dair gelen haberler, düşündürücü ve üzücüdür.
"Ne var ki, mesele ülkenin kurtulması değil mi!" diyenler olabilir.
Mesele ülkenin bu büyük badireden kurtulması ve "Mevzu Ekonomi" ise bunun yolu, anlamadığınız ve asla anlayamayacağınız bu eşsiz modelden aşırmak değil, sahibi olan Hüseyin Baş Bey'den bu konuda ve bütün Türkiye'nin huzurunda brifing almaktır.
Kurtuluşun tek bir şartı var!
Sayın İttifaklar, anlamadığınız bir taraf kaldı mı?
- Türkiye devleti değil, TÜRK devleti! / 16.04.2025
- İslam düşmanı Muaviye, ABD’ye ilham oldu! / 15.04.2025
- Haydar Baş’ı anmak ve anlamak / 14.04.2025
- Kıbrıs Türk’ün tapulu malıdır / 13.04.2025
- Para yok ki ‘BOYKOT’ olsun! / 10.04.2025
- Boykotu bırak satılanlara bak! / 08.04.2025
- ‘Selçuklu ve Osmanlı’yı tarikatlar batırdı’ / 07.04.2025
- Para yok ki ‘BOYKOT’ olsun! / 06.04.2025
- “Kürt sorunu” ifadesi ‘SEVR’ in ürünüdür! / 02.04.2025