Başta Hz. Peygamber Efendimiz olmak üzere Ehl-i Beyt'e tüm evlatlarına sonsuz salavatlar, selamlar, rahmetler ve bereketler olsun...
Yüce Rabbimize nasıl ibadet edeceğimizi, nasıl kulluk sunacağımızı âlemlere rahmet olarak gönderilen Resûlullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellemden öğreneceğimiz gibi; O'nunla nasıl konuşacağımızı, O'na nasıl niyaz edeceğimizi, nasıl yalvarıp yakaracağımızı, nasıl dua edeceğimizi de yine ondan öğrenmeliyiz...
İslam'ın özü ve esasının Ehl-i Beyt olduğunu tüm yaşantısı boyunca her an dile getiren Hz. Peygamber Efendimiz; "Ben sizin aranızda iki değerli şey bırakıyorum. Allah'ın kitabı ve Ehl-i Beyt'im. Bu ikisine birlikte sarılırsanız asla yolunuzu kaybetmezsiniz" buyurarak ümmete kurtuluş yolunu göstermiştir.
Ancak ne yazık ki bu ümmet Hz. Peygamberin bu vasiyetini tutmayarak ilmi, imameti ve halifeliği başka yerlerde aramış Kur'an ve Ehl-i Beyt'e bir arada sarılmamış ve bunun ağır bedelini de maalesef ödemiştir. Resûlullah (s.a.a) daha hayattayken bu başkaldırı kendini göstermeye başlamış ve hasta yatağındayken kendisine saygısızlık yapılmış ve ümmete son vasiyetini yazdırması engellenmiştir.
Resûlullah'ın (s.a.a) vefatından sonra da "ruhum" diyerek en fazla sevip ihtimam gösterdiği Fatıma anamızın evinin kapısı yakılmış, kapıyla duvar arasında sıkıştırılmış bunun sonucunda da Muhsin adındaki çocuğunu düşürmüş ve kısa bir süre sonra kendisine yapılan eziyetler neticesinde de şehit bir şekilde babasına kavuşmuştu.
İmam Ali (a.s) 25 yıl evine kapanma durumunda kalmış ve nihayet mazlum bir şekilde cami mihrabında şehit edilmişti. İmam Hasan (a.s) yardımcısız kalarak Muaviye ile sulh anlaşması imzalamaya mecbur olmuş ve sonunda o da zehirlenerek şehit edilmişti. İmam Hüseyin (a.s) 72 yareni ile birlikte feci bir şekilde şehit edilmiş, 6 aylık çocuğuna bile acımamışlardı... Ümmet Hz. Hüseyin'in değil de YezİT'in yanında yer almıştı. Hz. Zeynep anamız ve İmam Zeynelabidin esir edilmiş şehir şehir dolaştırılmıştı ve bu ümmet bütün bunlara da seyirci kalmıştı.
Kur'an-ı Kerim'de en çok Hz. Musa (a.s) ve İsrailoğulları kıssasının anlatılmış olmasındaki hikmet nedir dersiniz? Bu ümmetin de İsrail oğullarının durumuna düşmesinden mi korkuluyordu... İsrailoğulları ne yapmıştı acaba? Hz. Musa (a.s) kısa bir süre için kavminden ayrılınca kavmi, kardeşi ve halifesi olan Harun'u dinlememiş Samiri'ye uyarak buzağıya tapmış ve Harun'u öldürmeye kalkışmışlardı... Hz. Musa vefat ettikten sonra da kendilerine gönderilen Peygamberleri öldürüyorlardı.
İmam Ali, İmam Hasan ve İmam Hüseyin Beni İsrail peygamberleri kadar yoktular mı dersiniz? Resûlullah (s.a.a) ümmetimin âlimleri Beni İsrail peygamberlerinden daha üstündür buyurmamış mıydı?..
Bu ümmetinin alimleri İmam Ali, Hasan ve Hüseyin'den başkaları mıydı?.. Ve bu ümmet bunları şehit etmedi mi?..
Acaba İslam ümmeti olarak Resûlullah'a saygısızlık yapanları, Hz. Fatıma'yı kapı ile duvar arasında sıkıştırıp kaburgasını kıranları, İmam Ali'yi ibadet mihrabında öldürenleri, İmam Hasan'ı zehirleyenleri, İmam Hüseyin'i şehit edenleri ve Hz. Zeynep anamız ile İmam Seccad'ı esir edenleri gönül ve iman dünyamızda bir sorguladık mı?..
Ne zaman kendimize gelip de Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa'nın sözünü dinleyerek Kur'an ve Ehl-i Beyt'ine birlikte sarılacağız?.. Niçin Ehl-i Beyt'i tanımıyoruz? Resûlullah, Ehl-i Beyt'ini bizlere tanıtmadı mı, tanıttıysa kimlerdir, onları niçin sorup öğrenmiyoruz, niçin?..
Bunlar İmam Ali, Hz. Fatıma, Hasan, Hüseyin, Zeynelabidin, Muhammed Bakır, Cafer Sadık, Musa Kazım, Ali Rıza, Muhammed Taki, Ali Naki, Hasan Askeri ve Muhammed Mehdi (Allah'ın salatü ve selamı onlara olsun) değil midir?..
Niçin imanımızın sigortası olan ve sevilmesi farz olan bu seçilmişleri bilmiyor, sevmiyor ve eserlerini okumuyoruz, okutmuyoruz?.. Acaba ne zaman tanımak isteyeceğiz Rabbimizin tertemiz kıldığı bu hüccetleri... Maalesef İslam ülkelerinin birçoğunda olduğu gibi ülkemizde de bu hususta büyük bir ihmalkârlık ve karartma vardır.
Ülkemiz müntesibi olduğumuz Sünni dünya, 12 İmam ve Ehl-i Beyt gerçeği Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızla tanıma bahtiyarlığına erişmiştir.
Yazmış olduğu Ehl-i Beyt külliyatıyla Haydar Baş hocamız sonsuzluğa kucak açıp ölümsüzleşmiştir... Rabbim yüceler yücesi yüce makamını âli eylesin. Himmet ve şefaatlerini talep ederiz.
- Hz. Fatıma Ana sırrı / 18.11.2024
- Atatürk ahlak-ı Muhammedi ve edebi Ali idi / 08.11.2024
- İmam Ali’nin eli yükselmedikçe… / 21.10.2024
- ‘Sofra yay’ / 24.08.2024
- Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli / 23.08.2024
- Ankara'nın taşına bak / 20.06.2024
- İzmir'in işgalindeki vatan hainleri / 20.05.2024
- İzmir'in işgalindeki vatan hainleri / 20.05.2024
- Ali'nin Hendek’teki darbesi / 28.11.2023