"Asım'ın neslinin nesli tükendi mi ki" diye sormuştuk bir önceki yazımızda. Çanakkale Deniz Zaferi'nin 95. yıl dönümünde milli şairimiz Mehmet Akif'in Çanakkale şehitlerine armağan ettiği meşhur şiirinden hareketle değerlendirmeler yapmaya devam ediyoruz. Akif: "Asım'ın nesli?diyordum ya?nesilmiş gerçek; İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek."Demişti meşhur şiirinde. Zaferin ardından tam 95 yıl geçtikten sonra bu gün geldiğimiz, getirildiğimiz noktadan bakınca ister istemez bu soru uykularımızı kaçırıyor: "Asım'ın neslinin nesli tükendi mi?" Asım'ın nesli bu topraklar için toprağa düşmeyi göze alan bir nesil idi, bu gün iktidar gücünü elinde bulunduran çevrelerin "yetiştirdik" dedikleri nesil ise o toprakları dolar ile takas etmekten zevk alan, takas edenleri alkışlayan bir nesil? Asım'ın nesli, etten ve kemikten duvar örerek "Çanakkale geçilmez" destanını yazmıştı, ama bu gün doları görünce bütün kapıları açan, kale kapılarını içerden açan bir anlayış yaygınlaşınca; "acaba Çanakkale geçildi mi" diye de sormadan edemiyoruz. Asım'ın neslinin nesli tükendi ise zaten Çanakkale de geçilmiş demektir. Burada bir lahza durup Akif dedemize kulak verelim: "Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i? Bedr'in arslanları ancak bu kadar şanlı idi. Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? "Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın." Önce Çanakkale 'de, sonra tüm Anadolu'da Milli mücadele kalesine çarpıp parçalanan haçlı ruhu, haçlı ideali, emperyalizmin bu topraklar üzerindeki çirkin ve sinsi emelleri bitti mi? Elbette ki hayır. O günlerden günümüze kadar milletimizi huzursuz eden iç isyanların,ihtilalların hangisi o dünyanın desteğini almadan olmuştur? Otuz yıldır ülkenin kanını emen, canını acıtan PKK terörünün arkasında olanlar, maddi ve manevi destek sağlayanlar, 95 yıl evvel Çanakkale'den kovduğumuz "Hindu ve yamyamların" torunlarından başkası mıdır? Akif'in ifadesi ile; "Medeniyet denilen kahbe?hakikat yüzsüz" hemen her alanda kahbeliğini ve yüzsüzlüğünü sürdürüyor. Fırsat bulduğu her zaman ve zeminde arkadan vuruyor, vurduruyor ama ne yazık ki, böyle bir dünyayı "medeniyet projesi" olarak yutturmaya çalışan bir siyasi kadro tarafından yönetiliyoruz. Bu gün, bu topraklar için toprağa düşenlerin işi daha zor, bu toprakları dolara değişenlerin işi daha kolay. Şu da bir gerçek ki, geç de olsa şehitler ve onların izindekiler kazanacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Nasıl oluyor da oluyor? / 30.04.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025