Bu dert ömrümüzü tüketti
TÜİK verilerine göre, 2020-2022 döneminde doğuşta beklenen yaşam süresi 77.5 yıla geriledi. Son 5 yıl içinde yaşam süresi 1.1 yıl kısalan Türkiye, AB ortalaması olan 80,1 yılın altında kaldı. Sağlık hizmetlerine ulaşımda yaşanan sorunlar ve ekonomik zorluklar insanımızın ömrünü tüketti
18.09.2023 17:00:00 / Güncelleme: 18.09.2023 17:15:38
Haber Merkezi
Haber Merkezi





EYÜP KABİL / HABER-ANALİZ
Türkiye'de doğuşta beklenen yaşam süresi, 77,5 yıl olarak hesaplandı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), "Hayat Tabloları, 2020-2022" istatistiklerini açıkladı. Buna göre, doğuşta beklenen yaşam süresi, Türkiye geneli için toplamda 77,5 yıl olarak belirlendi. Söz konusu rakam 2019-2021 dönemi için 77,7 yıl olarak hesaplanmıştı. Doğuşta beklenen yaşam süresi, erkeklerde 74,8, kadınlarda 80,3 yıl olarak saptandı. Genel olarak kadınlar erkeklerden daha uzun süre yaşarken, doğuşta beklenen yaşam süresi farkı 5,5 yılı buluyor.
Kadın-erkek arasındaki fark
Çalışma çağının başlangıcı olan 15 yaşındaki kişilerin ortalama kalan yaşam süresi 63,5 yıl olurken, bu süre erkekler için 60,8 yıl, kadınlar için 66,2 yıl oldu. Türkiye'de 30 yaşındaki bir kişi için ortalama 48,9 yıl olan kalan yaşam süresi, erkeklerde 46,3 yıl, kadınlarda 51,5 yıl olarak belirlendi.
Bu yaş için kadın ve erkek arasındaki beklenen yaşam süresi farkı 5,2 yıl olarak hesaplandı. Türkiye genelinde 50 yaşındaki bir kişinin kalan yaşam süresi ortalama 29,8 yıl, bu süre erkeklerde 27,4 yıl, kadınlarda 32,2 yıl olarak belirlendi.
Türkiye'de 65 yaşında olan bir kişinin kalan yaşam süresi ortalama 17,1 yıl olarak kayıtlara geçerken, bu süre erkeklerde 15,3 yıl, kadınlarda 18,8 yılı buluyor. 65 yaşındaki kadınların erkeklerden ortalama 3,5 yıl daha uzun yaşaması bekleniyor.
5 yılda ömrümüz 1.1 yıl kısaldı
Öte yandan TÜİK'in önceki yıllara ilişkin istatistiklerine bakıldığında yaşam süremizin her yıl biraz daha düştüğünü görüyoruz. "Hayat Tabloları, 2018-2020" istatistiklerine göre "doğuşta beklenen yaşam süresi" Türkiye'de 78,3 yıl iken, 2017-2019 döneminde 78,6 yıldı.
Buna göre yıllara göre yaşam süresi şöyle şekillendi:
2017-2019 döneminde 78,6 yıl
2018-2020 döneminde 78,3 yıl
2019-2021 döneminde 77,7 yıl
2020-2022 döneminde 77.5 yıl olarak gerçekleşti.
TÜİK'in istatistiğine göre 5 yıl içinde yaşam süresi Türkiye'de 1,1 yıl kısaldı.
AB ortalamasının altındayız
AB üyesi ülkelerle kıyaslandığında Türkiye 20. sırada yer aldı. Listenin başında bulunan Lihtenştayn'da yaşam süresi 84,4 yıl iken, ikinci sırada İspanya, üçüncü sırada İzlanda bulunuyor. İspanya'da yaşam süresi 83,3 yıl, İzlanda'da ise 83,2 yıl.
19. sırada bulunan Yunanistan'da yaşam süresi ise 80,2 yıl. Türkiye'den sonra gelen ülkeler ise sırasıyla Çekya (77,2 yıl), Estonya (77,2 yıl) ve Hırvatistan (76,7 yıl). AB ülkeleri ortalaması ise 80,1 yıl. Buna göre Türkiye'de yaşam süresi AB ortalamasının altında kaldı.
Yoksulluk ömrü kısaltıyor
Kalkınma göstergesi olarak kabul edilen yaşam beklentisi istatistiklerinin Türkiye'de her yıl düşmesinin sebeplerini irdelemek gerekiyor. Sağlık hizmetlerine ulaşım ve yaşanan ekonomik zorluklar ülkemizde yaşam ömrünün kısalmasında etken oluyor.
Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi'nin (BİSAM) Ağustos 2023 dönemi için hesapladığı açlık sınırı 12 bin 34 TL, yoksulluk sınırı ise 41 bin 626 TL'ye yükseldi. En düşük emekli aylığı 7 bin 500 TL (277 dolar) olan ülkemizde doğal olarak yaşam süresi beklentisi de düşüyor. Asgari ücretin de 11 bin 400 TL ile açlık sınırının altında olduğunu hatırlatalım.
Vatandaş sağlık hizmetlerine ulaşamıyor
Sağlık hizmetlerine baktığımızda da durum hiç iç açıcı değil. Randevu sistemi adeta çökmüş durumda. Hastanelerden randevu almak neredeyse imkansız. Özel hastanelerin fiyatları ise çok pahalı. Bu yüzden aylık geliri açlık sınırının çok altında olan emekliler ve dar gelirliler özel hastanelerde tedavi olamıyor.
Bir başka sorun da devlet hastanelerinde yaşanan doktor sıkıntısı. Yeterli doktor bulunmayan devlet hastanelerinde çalışan doktorlar da büyük bir özveriyle işlerini yapmaya çalışıyor. Piyasada tanınan iyi doktorlar ise çoktan özel hastanelere veya yurt dışına gitmiş durumda.
Aile hekimlerimiz ise ticarethaneye çevrilen sağlık ocaklarını ayakta tutma mücadelesi veriyor. Kira ve personel giderlerini kendileri ödemek zorunda bırakılan aile hekimleri büyük bir ekonomik darboğaz yaşıyor. Yaşanan bunca sıkıntının karşısında vatandaşın ömrü de günden güne azalıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.