Gördünüz değil mi?
Afganistan’da…
Dört Amerikalı deniz piyadesi şehit ettikleri üç Müslüman’ın cesetlerine işiyor!
Gördünüz de…
Ne hissettiniz?
Yahut kendinizi nasıl hissettiniz?
Bu muamele köpeğe yapılmaz, köpeğe…
Ve yalnızca…
Ayaklarının tekini kaldırarak köpekler işer insanların paçalarına…
Köpek bunu yapar. İnsan eşref–i mahlûkattır. Daha beterini Ebu Garip’te yapmış olan köpek, insanın eşref–i mahlûkat olduğunu ne bilsin…
…
Köpeklere sözümüz bu kadar…
Biz şimdi, şehitlerine Amerikalıların işemesine bigâne Müslüman’a ne diyelim?
Ne diyeceğiz?
Hani “Müminler kardeş (Hucurat(10)” ti?
Kardeşlerin şehit olmuş!
Müstevli köpekler kahkahalar atarak üzerlerine işiyor… Ve Allah(c.c.) bütün bunlar olurken cümle Müslümanların kalplerine nazar ediyor!
Kalplerde çek–senet…
Kalplerde evladı ıyal...
Kalplerde tapu…
Kalplerde ihale, kalplerde koltuk–kanepe…
Bu kalplerle bize “Hüsnü hatime” nasip olacak mı? Hadi Rabbim merhamet etti, Mahşer günü “Arz haberlerini anlatmaya (Zilzâl,4)” başladığında Afganistan toprakları bizler için neler diyecek acaba?
Ve o toprakların dediklerine biz ne
diyebileceğiz?
O görüntüler gözümüzün içine sokulduğunda üzerlerine Amerikalı köpeklerin o haltı yedikleri şehit kardeşlerimizin yüzlerine nasıl bakacağız? Onlarla nasıl helalleşeceğiz?
Şuna eminim…
O çirkin sahnedeki köpeklerin idrarları şehitlere asla ulaşmadı… Şehitlerin tek bir yerine bile değmedi… Artık onların olmaktan çıkmış, börtü böceğe, kurda kuşa yem olsun diye toprağa terk edilmiş bir yığın dünya yüküne yaptı, o köpekler yapacağını…
Amma o idrarlar…
Yaşayan bütün Müslümanların üzerine sıçradı…
Fark eden oldu…
Fark etmeyen oldu…
Üzerlerine sıçrayan Amerikan idrarlarını fark etmeyen yaşadığını zanneden ölülerdi. Hani Necip Fazıl, “Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?” dediği kişilerdi...
Hele o…
Müslüman cenazelerine işeyen iki ayaklı köpeklerle işbirliği içerisinde olan Müslümanlar var ya…
O köpeklerle birlikte…
O Müslümanlar da…
O cesetlere ve cümlemize idrarlarını
sıçrattılar…
Onlara o cesareti onlar verdi çünkü…
Namaz kılıyor, “Sıratel müstakıym” diyorsun, “Sıratel müstakıym” Müslüman şehidin cenazesine kâfirin bevl etmesine seyirci kalmak, yardımcı olmak mı?
Hz. Muhammed (s.a.v)’e salâvat getiriyorsun; O, senin bu halinden razı mı?
…
Dünya yalan!
Gerçek olan niyetler ve ameller…
Müslüman’ı kâfiri ile şunun şurasında kaç günümüz kaldı? En fazla yüz yıl sonra yeryüzünde yaşayan cümlemiz toprağın altına girmiş olacağız…
Göreceğiz…
Görüşeceğiz…
O şehitlere de, o topraklara da, Allah ve Resulüne de hesap vereceğiz…
Sahi…
Verebilecek miyiz?
Afganistan’da…
Dört Amerikalı deniz piyadesi şehit ettikleri üç Müslüman’ın cesetlerine işiyor!
Gördünüz de…
Ne hissettiniz?
Yahut kendinizi nasıl hissettiniz?
Bu muamele köpeğe yapılmaz, köpeğe…
Ve yalnızca…
Ayaklarının tekini kaldırarak köpekler işer insanların paçalarına…
Köpek bunu yapar. İnsan eşref–i mahlûkattır. Daha beterini Ebu Garip’te yapmış olan köpek, insanın eşref–i mahlûkat olduğunu ne bilsin…
…
Köpeklere sözümüz bu kadar…
Biz şimdi, şehitlerine Amerikalıların işemesine bigâne Müslüman’a ne diyelim?
Ne diyeceğiz?
Hani “Müminler kardeş (Hucurat(10)” ti?
Kardeşlerin şehit olmuş!
Müstevli köpekler kahkahalar atarak üzerlerine işiyor… Ve Allah(c.c.) bütün bunlar olurken cümle Müslümanların kalplerine nazar ediyor!
Kalplerde çek–senet…
Kalplerde evladı ıyal...
Kalplerde tapu…
Kalplerde ihale, kalplerde koltuk–kanepe…
Bu kalplerle bize “Hüsnü hatime” nasip olacak mı? Hadi Rabbim merhamet etti, Mahşer günü “Arz haberlerini anlatmaya (Zilzâl,4)” başladığında Afganistan toprakları bizler için neler diyecek acaba?
Ve o toprakların dediklerine biz ne
diyebileceğiz?
O görüntüler gözümüzün içine sokulduğunda üzerlerine Amerikalı köpeklerin o haltı yedikleri şehit kardeşlerimizin yüzlerine nasıl bakacağız? Onlarla nasıl helalleşeceğiz?
Şuna eminim…
O çirkin sahnedeki köpeklerin idrarları şehitlere asla ulaşmadı… Şehitlerin tek bir yerine bile değmedi… Artık onların olmaktan çıkmış, börtü böceğe, kurda kuşa yem olsun diye toprağa terk edilmiş bir yığın dünya yüküne yaptı, o köpekler yapacağını…
Amma o idrarlar…
Yaşayan bütün Müslümanların üzerine sıçradı…
Fark eden oldu…
Fark etmeyen oldu…
Üzerlerine sıçrayan Amerikan idrarlarını fark etmeyen yaşadığını zanneden ölülerdi. Hani Necip Fazıl, “Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?” dediği kişilerdi...
Hele o…
Müslüman cenazelerine işeyen iki ayaklı köpeklerle işbirliği içerisinde olan Müslümanlar var ya…
O köpeklerle birlikte…
O Müslümanlar da…
O cesetlere ve cümlemize idrarlarını
sıçrattılar…
Onlara o cesareti onlar verdi çünkü…
Namaz kılıyor, “Sıratel müstakıym” diyorsun, “Sıratel müstakıym” Müslüman şehidin cenazesine kâfirin bevl etmesine seyirci kalmak, yardımcı olmak mı?
Hz. Muhammed (s.a.v)’e salâvat getiriyorsun; O, senin bu halinden razı mı?
…
Dünya yalan!
Gerçek olan niyetler ve ameller…
Müslüman’ı kâfiri ile şunun şurasında kaç günümüz kaldı? En fazla yüz yıl sonra yeryüzünde yaşayan cümlemiz toprağın altına girmiş olacağız…
Göreceğiz…
Görüşeceğiz…
O şehitlere de, o topraklara da, Allah ve Resulüne de hesap vereceğiz…
Sahi…
Verebilecek miyiz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hasan Demir / diğer yazıları
- Artık yeter! / 02.11.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015