Son günlerde Suriye’deki isyancıların cinsel ihtiyaçlarının derdine düşen sözde din adamları türedi.
Kadın, çoluk çocuk ayırt etmeden Esad taraftarlarının katledilmesi gerektiğini söyleyen Kardavi gibileri de gerçek yüzlerini gösterdi.
Bunlar sadece Arap ülkelerinde çıkmıyor.
Bizde de hoca sansınlar diye cübbe giymiş, sarık takmış, sakal bırakmış ya da kravat takıp rektör olmuş Suriyeli isyancılara ne pahasına olursa olsun destek veren tipler yok değil.
Bunlardan birisi biliyorsunuz o kadar ileri gitti ki, Şii Müslümanları cehenneme, Hıristiyan ve Yahudileri ise cennete sokmaya bile çalıştı.
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), dinlerarası diyalog gibi Haçlı projeler ortaya konulduğundan beri bu tipler, mantar gibi İslam coğrafyasının dört bir yanını sardı.
Ben bunlara BOP’un adamları diyorum, siz isterseniz BOP’un ajanları da diyebilirsiniz.
Bu ajanlar bir anda yetişmeyeceğine göre BOP ve Dinlerarası diyalog gibi projeler henüz gün yüzüne çıkmadan görev yerlerine yerleştirilmiş olmalılar.
Yani çok önceden hazırlıklar yapıldı.
Bu hazırlıklarla BOP’un imamları, BOP’un din adamları, BOP’un ilahiyatçıları, BOP’un hoca efendileri, BOP’un politikacıları, BOP’un rektörleri ve BOP’un gazetecileri yetiştirildi.
Ve bunlar uyuyan hücreler gibi kendilerine görev gelecek güne kadar bulundukları mevkide milletin güvenini kazanmaya gayret ettiler.
Kimisi Yusuf EIKardâvî örneğinde olduğu gibi Arap ülkelerinde din âlimi rolüne büründü, kimisi ise öteki İslam ülkelerinde hoca efendi ve rektör gibi tanınarak aynı görevi yerine getirdi.
Şimdi bunların zamanı geldiği için Suriye’de bir türlü alaşağı edilemeyen Beşar Esad’ın karşısında fetvalar yayınlamaya başladılar.
Dikkat ediyorsanız proje BOP, Arap Baharı ve dinler arası diyalog.
Bu projelerin hamileri ise ABD, İsrail, Vatikan ve bilumum Haçlı ülkeler.
Ve bu projelerde taşeron olan, rol alan paralı askerleri, İslam adına hiçbir kaygıları olmayan, sadece kameralar onları çekerken güya Müslüman olduklarını göstermek için “Allahü Ekber” demelerinden başka İslam adına ne yaptıklarını bilmediğimiz taşeron paralı askerleri birileri çıkıp İslam adına savunuyor ve bunlar adına fetva yayınlıyorlar.
Bu durum, BOP’un, Arap Baharı’nın ve Dinlerarası diyalogun Prof. Dr. Haydar Baş’ın ifadesiyle tam bir Deccal hareketi olduğunu ispatlamaktadır.
Bu bir Deccal projesiyle –ki şüphesiz öyle bu projede rol alanlar, destek sağlayanlar, taşeron olanlar ve fetva verenler farkında olsunlar ya da olmasınlar Deccal’in askerleri konumundadırlar.
Deccal fitnesinin ayyuka çıktığı dönemde kurtulanlar, sadece Mehdi Aleyhirresül’ün ölçülerine sarılanlar olacaktır.
Nedir bu ölçüler?
Mehdi Ehli Beyt’tendir, Allah Resulü’nün neslindendir. İmam Ali ve Hz. Fatıma evladıdır. Bu dönemde Deccal fitnesine karşı dik durmak mı istiyoruz?
O zaman Ehli Beyt mantığına, Ehli Beyt ölçüsüne var gücümüzle sarılmalıyız.
Ehli Beyt gibi yaşamak, Ehli Beyt gibi anlamak lazım ki bu fitne döneminde doğru ile yanlışı ayırt edebilelim.
Yoksa adam çıkıp İslam adına, Kur’an adına size fetvalar veriyor. Ama adam koynunda Haç taşıyor. Bunu anlayamazsınız.
O yüzden bugün Ehli Beyt anlayışına tüm Müslümanların her zamankinden çok daha fazla ihtiyacı var.
Bundan dolayıdır ki Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Ehli Beyt üzerine 10 ciltlik eser kaleme aldı.
Bundan dolayıdır ki Prof. Dr. Baş yıllardır ısrarla Ehli Beyt, Ehli Beyt yine Ehli Beyt demektedir.
Prof. Dr. Haydar Baş’a kulak verirsek at izinin it izine karıştığı bu dönemde doğru ile yanlışı çok net görürüz.
Kadın, çoluk çocuk ayırt etmeden Esad taraftarlarının katledilmesi gerektiğini söyleyen Kardavi gibileri de gerçek yüzlerini gösterdi.
Bunlar sadece Arap ülkelerinde çıkmıyor.
Bizde de hoca sansınlar diye cübbe giymiş, sarık takmış, sakal bırakmış ya da kravat takıp rektör olmuş Suriyeli isyancılara ne pahasına olursa olsun destek veren tipler yok değil.
Bunlardan birisi biliyorsunuz o kadar ileri gitti ki, Şii Müslümanları cehenneme, Hıristiyan ve Yahudileri ise cennete sokmaya bile çalıştı.
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), dinlerarası diyalog gibi Haçlı projeler ortaya konulduğundan beri bu tipler, mantar gibi İslam coğrafyasının dört bir yanını sardı.
Ben bunlara BOP’un adamları diyorum, siz isterseniz BOP’un ajanları da diyebilirsiniz.
Bu ajanlar bir anda yetişmeyeceğine göre BOP ve Dinlerarası diyalog gibi projeler henüz gün yüzüne çıkmadan görev yerlerine yerleştirilmiş olmalılar.
Yani çok önceden hazırlıklar yapıldı.
Bu hazırlıklarla BOP’un imamları, BOP’un din adamları, BOP’un ilahiyatçıları, BOP’un hoca efendileri, BOP’un politikacıları, BOP’un rektörleri ve BOP’un gazetecileri yetiştirildi.
Ve bunlar uyuyan hücreler gibi kendilerine görev gelecek güne kadar bulundukları mevkide milletin güvenini kazanmaya gayret ettiler.
Kimisi Yusuf EIKardâvî örneğinde olduğu gibi Arap ülkelerinde din âlimi rolüne büründü, kimisi ise öteki İslam ülkelerinde hoca efendi ve rektör gibi tanınarak aynı görevi yerine getirdi.
Şimdi bunların zamanı geldiği için Suriye’de bir türlü alaşağı edilemeyen Beşar Esad’ın karşısında fetvalar yayınlamaya başladılar.
Dikkat ediyorsanız proje BOP, Arap Baharı ve dinler arası diyalog.
Bu projelerin hamileri ise ABD, İsrail, Vatikan ve bilumum Haçlı ülkeler.
Ve bu projelerde taşeron olan, rol alan paralı askerleri, İslam adına hiçbir kaygıları olmayan, sadece kameralar onları çekerken güya Müslüman olduklarını göstermek için “Allahü Ekber” demelerinden başka İslam adına ne yaptıklarını bilmediğimiz taşeron paralı askerleri birileri çıkıp İslam adına savunuyor ve bunlar adına fetva yayınlıyorlar.
Bu durum, BOP’un, Arap Baharı’nın ve Dinlerarası diyalogun Prof. Dr. Haydar Baş’ın ifadesiyle tam bir Deccal hareketi olduğunu ispatlamaktadır.
Bu bir Deccal projesiyle –ki şüphesiz öyle bu projede rol alanlar, destek sağlayanlar, taşeron olanlar ve fetva verenler farkında olsunlar ya da olmasınlar Deccal’in askerleri konumundadırlar.
Deccal fitnesinin ayyuka çıktığı dönemde kurtulanlar, sadece Mehdi Aleyhirresül’ün ölçülerine sarılanlar olacaktır.
Nedir bu ölçüler?
Mehdi Ehli Beyt’tendir, Allah Resulü’nün neslindendir. İmam Ali ve Hz. Fatıma evladıdır. Bu dönemde Deccal fitnesine karşı dik durmak mı istiyoruz?
O zaman Ehli Beyt mantığına, Ehli Beyt ölçüsüne var gücümüzle sarılmalıyız.
Ehli Beyt gibi yaşamak, Ehli Beyt gibi anlamak lazım ki bu fitne döneminde doğru ile yanlışı ayırt edebilelim.
Yoksa adam çıkıp İslam adına, Kur’an adına size fetvalar veriyor. Ama adam koynunda Haç taşıyor. Bunu anlayamazsınız.
O yüzden bugün Ehli Beyt anlayışına tüm Müslümanların her zamankinden çok daha fazla ihtiyacı var.
Bundan dolayıdır ki Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Ehli Beyt üzerine 10 ciltlik eser kaleme aldı.
Bundan dolayıdır ki Prof. Dr. Baş yıllardır ısrarla Ehli Beyt, Ehli Beyt yine Ehli Beyt demektedir.
Prof. Dr. Haydar Baş’a kulak verirsek at izinin it izine karıştığı bu dönemde doğru ile yanlışı çok net görürüz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024