Bir kitap aldım anılara daldım

Talebelik günlerimizde en canlı alışverişlerimizden biri de kitap almaktı.

Bir kaç hafta sonra biriken harçlıklarımızla almaya çalıştığımız kitaplarımız "kütüphanenin" yahut çeyiz sandığımızın en anlamlı en pahalı kıymetleriydiler.

Yanılmıyorsam Ali Osman adında biri vardı. Beyaz Saray kitapçılar çarşısından bize kitapları o getirir ve satardı.

Riyazü'ssalihin, İhya-u ulumuddin'i ondan almıştım. Hulasatü'l Beyan tefsirini aldığımda bir kaç ay taksit ödemiştim. Hep harçlıklarımızdan arttırarak.

Sonraları Beyazsaray kitapçılar çarşısını, sahafları tanımış yeni çıkan eserleri takip eder olmuştuk.

Kitapları temin konusunda hocalarımızın yol göstermeleri sayesinde ilk önce kaynak eserlere sahip olduk.

Kur'an Kursu, İmam-Hatip Lisesi yolunda tahsil görmeme rağmen ilkokul çağından itibaren durmadan, usanmadan hikaye kitabı okuyordum.

Dedemin, Kur'an-ı Kerim'deki Peygamber Kıssalarını can kulağımla dinliyordum. Rahmetli dedem de Ahmet Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya'sını (Peygamber Kıssaları) güzel bir üslupla, kendine has ses tonu, içtenliği ile öylesine güzel anlatıyordu ki hikayeye olan ilgim bu yönde derinden derinden doluyordu.

Çağaloğlu'ndan aldığım bir kaç hikaye kitabından birini Üsküdar'da bindiğim otobüste okumaya başladım.

Hem de ayaktaydım. Kitap tarîhi bir hikayeydi. Heyecanlı ve sürükleyiciydi. Kitabı eve gitmeden bir kenarda okuyup bitirmiştim.

Bugün kitap pazarlayan iki kişi ile karşılaştım. Ellerinde katologlar hazırlanmış tanıtıyorlar. Kendilerini büyük bir coşkuyle dinledim.

-İşte Riyazu'ssalihin. Peygamber Efendimizin (sav) sözleinden seçilen hadis-i şerifler.

-İşte İhya-ı Ulumiddin. İmam-ı Gazali'nin en meşhur eseri.

İşte Kur'an Tefsiri vs...

Israrla bana kitaplar hakkında bilgi veriyorlardı. Son olarak Hayatü's Sahabe isimli eseri takdim ettiler.

Yıllarca çok istifade edip okuduğum bu eseri bir öğrenciye vermiştim. Kütüphanemde çok aradığım bu kitap nihayet ayağıma kadar gelmişti. Önceki baskıları daha geniş ve rahat okunan bu kitabın yazıları biraz sık da olsa gözlerimizin affına sığınarak alma fırsatı bulduk.

Kitap pazarlayan gençleri görünce bir anda anılarım içerisinde "kitap" bahçemin rüzgarlarına daldım gittim.

Bugün kıymetli kardeşim Okan, Samiha Ayverdi hanımefendinin "Yolcu, Nereye Gidiyorsun" isimli eserini getirdi.

Duygularım hassas ve narin çiçekler gibi açıldı.

Bizlere kitap okuma sevgisini aşılayan özellikle Viranbahçe (Şimdiki ismi Çamlıbahçe) Camii eski imamlarından Nuri Çalışkan hocamıza, Rüştiye mezunu, 1940'lı 50'li yılların Bab-ıali takipçisi, gönlü mescitlere bağlı kahraman, fahri müezzin, okuma sevdalısı Abdulkadir amcamıza ve tüm öğretmen ve büyüklerimize teşekkür ediyorum.

Abdulkadir amca öyle herkese kitap vermezdi. Sebebini sorunca da "kitabımı veremem arkan sıra gelemem" derdi.

Ne diyelim "bu sevda gözlerimizi alana kadar devam eder" diyen Cemil Bey'ler gibi olur muyuz bilmem.

Kitap sevenlere, kitab okumayı sevdirenlere sıhhat, bereket, afiyet, Cenab-ı Hak'tan gayret ve boş vakit temenni ederim. Kitap okuma sarayında toz zerresi olabilenlere ne mutlu...