Uluslararası hukuk normlarını çiğneyerek Irak'ta işgal başlatan, hiçbir sivil alan ayrımı yapmadan bomba yağdıran, kadın-çocuk demeden katleden ABD'nin , bu ülkeye demokrasi ve özgürlük getireceğine inanıyor musunuz?
"Şok ve Dehşet Operasyonu" olarak isimlendirilen işgal sürecinin kavram boyutu sizlere neyi hatırlatıyor?
Şok etmek; yok etmek, dehşet; vahşet...
Körfez'den başlatılan askeri çıkarmalara "Özgürlük Harekatı'' denmesine gelince; bu özgürlüğün nasıl, kime ve ne için? sunulacağı kafaları hepten allak pullak ediyor.
Firdevs Meydanı'ndaki Saddam heykelinin yıkılmasından sonra, yerine Hürriyet Anıtı'nın bir kopyasının dikildiğini göreceksiniz. Yani; Irak'ta bir heykel yıkılırken diğer bir heykel getirilmiş olacak.
Bağdat talan edildi, Saddam kaçırıldı, kaos sürüyor. 1991 Birinci Körfez Savaşı sırasında görev alan ve bölgeyi iyi tanıdığı gerekçesiyle yönetimin başına getirilmesi düşünülen Yahudi sempatizanı Emekli General Jay Garner dışında yönetimin yapısıyla ilgili bir netlik yok.
Bu muammayı hipotetik önermelerle açmaya çalışalım isterseniz...
Sizce hangi yönetim tarzı Irak'a daha yakın görünüyor?
a) ABD yönetimi, Irak'ta ulusal parlamento kuracak. Şii ve Sünni gibi dini unsurlarla beraber Arabından Kürdüne, Türkmenine tüm Irak halkı, bu sistemde temsil yetkisine kavuşacak. Ülkede özgürlük ve demokrasi adına reformlar gerçekleştirilecek ve Irak Ortadoğu'da diğer krallıklara örnek olacak.
b) ABD, Irak'ın eyalet sistemini muhafaza ederek kuzeyde Musul, ortada Bağdat ve güneyde Basra'dan oluşan demokratik açılımlı bir sistem oturtacak. Zaman zaman Şiiler, zaman zaman Sünniler lokal çatışmalarda bulunacaklar ama; halkın çoğunluğu mevcut sosyal ve ekonomik gelişmeden memnun olduğu için, bu ayaklanmaların kıymeti harbiyesi kalmayacak.
c) Irak'ta Başkanlık sistemi kurulacak. Emekli General Garner Başkan olacak. Dışişleri Talabani'ye, Savunma Bakanlığı ise Barzani'ye verilecek. İngiliz ve Amerikan çokuluslu şirketleri özellikle petrol merkezli eyaletlerde pay kapacaklar. Kapılan bu paylardan Irak halkı da istifade edecek. Irak halkının reel geliri artarken ,ülkenin Gayri Safi Milli Hasılası sıçrayacak.
d) Irak üniter sistemle idare olunacak. Türkmenler ve Kürtler nüfus oranlarına göre temsili demokrasi seçimleriyle Irak idaresinde yeralacaklar. Tüm kentlerde bayındırlık ve iskan faaliyetleri canlanacak. Altyapı diye bir sorun kalmayacak. Ülkedeki demokrasi ve Cumhuriyet Türkiye'ye bile(!) model oluşturacak.
e) Irak'ta ABD güdümlü bir demokrasi uygulanmaya çalışılacak ama bu demokrasi ne Irak'a, ne Iraklıya bir fayda sağlayacak. Petrol ve su uğruna bölgedeki İngiliz, Amerikan hatta İsrail emperyal niyetleri sürecek. Özgürlük vaadleri havada kalmaya devam edecek. ABD, ülkenin muhtelif bölgelerinde patlak veren yerel çatışmaları bastırmakla uğraşacak. Vaadedilen yardımlar gelmeyecek. Kürtler ve Amerikalıların omuz omuza verdiği bölgede etnik ve dini unsurlar dışlanacak. Özgürlük adına, refah adına çıkılan yolda Irak halkı ezilmeye devam edecek.
Saddam heykelini kolayca yıkan Iraklı, ABD'nin Hürriyet Anıtı'nı ise pek kolay yıkamayacak. Bir heykelliden , diğer bir heykelli yönetime geçirilen Irak'ın yaşadığı dram, başta bölge ülkeleri olmak üzere Türkiye'nin de kendini yeniden tanımlamasına kapı aralayacak.
"Şok ve Dehşet Operasyonu" olarak isimlendirilen işgal sürecinin kavram boyutu sizlere neyi hatırlatıyor?
Şok etmek; yok etmek, dehşet; vahşet...
Körfez'den başlatılan askeri çıkarmalara "Özgürlük Harekatı'' denmesine gelince; bu özgürlüğün nasıl, kime ve ne için? sunulacağı kafaları hepten allak pullak ediyor.
Firdevs Meydanı'ndaki Saddam heykelinin yıkılmasından sonra, yerine Hürriyet Anıtı'nın bir kopyasının dikildiğini göreceksiniz. Yani; Irak'ta bir heykel yıkılırken diğer bir heykel getirilmiş olacak.
Bağdat talan edildi, Saddam kaçırıldı, kaos sürüyor. 1991 Birinci Körfez Savaşı sırasında görev alan ve bölgeyi iyi tanıdığı gerekçesiyle yönetimin başına getirilmesi düşünülen Yahudi sempatizanı Emekli General Jay Garner dışında yönetimin yapısıyla ilgili bir netlik yok.
Bu muammayı hipotetik önermelerle açmaya çalışalım isterseniz...
Sizce hangi yönetim tarzı Irak'a daha yakın görünüyor?
a) ABD yönetimi, Irak'ta ulusal parlamento kuracak. Şii ve Sünni gibi dini unsurlarla beraber Arabından Kürdüne, Türkmenine tüm Irak halkı, bu sistemde temsil yetkisine kavuşacak. Ülkede özgürlük ve demokrasi adına reformlar gerçekleştirilecek ve Irak Ortadoğu'da diğer krallıklara örnek olacak.
b) ABD, Irak'ın eyalet sistemini muhafaza ederek kuzeyde Musul, ortada Bağdat ve güneyde Basra'dan oluşan demokratik açılımlı bir sistem oturtacak. Zaman zaman Şiiler, zaman zaman Sünniler lokal çatışmalarda bulunacaklar ama; halkın çoğunluğu mevcut sosyal ve ekonomik gelişmeden memnun olduğu için, bu ayaklanmaların kıymeti harbiyesi kalmayacak.
c) Irak'ta Başkanlık sistemi kurulacak. Emekli General Garner Başkan olacak. Dışişleri Talabani'ye, Savunma Bakanlığı ise Barzani'ye verilecek. İngiliz ve Amerikan çokuluslu şirketleri özellikle petrol merkezli eyaletlerde pay kapacaklar. Kapılan bu paylardan Irak halkı da istifade edecek. Irak halkının reel geliri artarken ,ülkenin Gayri Safi Milli Hasılası sıçrayacak.
d) Irak üniter sistemle idare olunacak. Türkmenler ve Kürtler nüfus oranlarına göre temsili demokrasi seçimleriyle Irak idaresinde yeralacaklar. Tüm kentlerde bayındırlık ve iskan faaliyetleri canlanacak. Altyapı diye bir sorun kalmayacak. Ülkedeki demokrasi ve Cumhuriyet Türkiye'ye bile(!) model oluşturacak.
e) Irak'ta ABD güdümlü bir demokrasi uygulanmaya çalışılacak ama bu demokrasi ne Irak'a, ne Iraklıya bir fayda sağlayacak. Petrol ve su uğruna bölgedeki İngiliz, Amerikan hatta İsrail emperyal niyetleri sürecek. Özgürlük vaadleri havada kalmaya devam edecek. ABD, ülkenin muhtelif bölgelerinde patlak veren yerel çatışmaları bastırmakla uğraşacak. Vaadedilen yardımlar gelmeyecek. Kürtler ve Amerikalıların omuz omuza verdiği bölgede etnik ve dini unsurlar dışlanacak. Özgürlük adına, refah adına çıkılan yolda Irak halkı ezilmeye devam edecek.
Saddam heykelini kolayca yıkan Iraklı, ABD'nin Hürriyet Anıtı'nı ise pek kolay yıkamayacak. Bir heykelliden , diğer bir heykelli yönetime geçirilen Irak'ın yaşadığı dram, başta bölge ülkeleri olmak üzere Türkiye'nin de kendini yeniden tanımlamasına kapı aralayacak.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005