Molla Camî anlatıyor: Farenin biri yıllar yılı bir bakkal dükkânında peynir, şeker, yaş meyve gibi şeylerle geçinip gidiyor; kuru yaş ne bulduysa yuvarlayıp atıştırıyor, tıkınıp duruyordu. Bakkal da bunu görüyor fakat göz yumuyor, ses çıkarmıyordu. Ama bir gün fare ileri giderek işi azıttı ve bakkalın para kesesini yırtarak içindeki altın ve gümüş paraları yuvasına taşıdı.Ertesi gün adama para gerekti, elini kesesine attı ve gördü ki kesenin içi boş, dibi de delinmiş. Hemen bunu farenin yaptığını anladı. Bir pusu kurdu, onu yakaladı. Sonra ayağına uzun bir ip bağlayarak kaçıp yuvasına gitmesi için bıraktı. Fare koşarak yuvasına kaçtı. Elindeki ipi ölçen bakkal yuvanın derinliğini öğrendi, duvarı kazdı ve paralarını bulup aldı.Sonra da gitti bir kedi getirdi ve fareyi onun pençesine teslim etti.* Molla Camî bu hikâyenin üzerine şunları söylüyor:Alçak kimseler karınlarını doyurdular mı binlerce habâsete cüret eder, kötülüğe yeltenir, fitne ve fesat kahramanı kesilirler.Eğer bir yerde bir fitne ve fesat varsa bu hal, haris kişiler yüzündendir. Sebep onlardır. Oysa kanaat sahipleri böyle fesat ve fitne ehli olmadıklarından gönülleri rahattır, mesutturlar ve huzur içinde yaşarlar. Harislerin ise ihtirasları hüküm sürdükçe ıstırapları da gittikçe artar.***Tilkinin biri yol kenarında durmuş sağı solu kollarken karşıdan yırtıcı bir kurtla iri bir köpeğin samimi arkadaşlar gibi konuşarak geldiklerini gördü. Kurt ve köpek birbirlerinden kuşkulanmadan sohbet ediyorlardı.Tilki meraklandı, yola çıktı, onlara saygıyla selam verdikten sonra sordu:"Görüyorum ki eski husumet yepyeni bir sevgiye dönüşmüş... Nasıl oldu da bunca yıl birbirinize düşman olduğunuz halde bugün dost oldunuz ve bunca yıllık düşmanlıktan eser kalmadı? Karşılıklı bu güveniniz nereden geliyor?" Köpek şu cevabı verdi:"Bizim anlaşıp uzlaşmamızın nedeni çobana olan ortak düşmanlığımızdır. Kurtla çoban arasındaki düşmanlığı herkes bilir, anlatmaya gerek yok. Benimle çoban arasındaki düşmanlığa gelince, o da şöyle oldu:Bugün dostluğu ile şeref duyduğum arkadaşım kurt dün bizim sürüye saldırarak bir kuzumuzu kaptı. Ben görevimi yapmak, kuzuyu ondan kurtarmak için ardından koştum ama bir türlü yetişemedim. Elim boş olarak geri döndüğümde çoban bana çok ağır bir dayak attı. Haksız yere canımı yaktı. Ben de çobanın bu haksızlığına karşılık onu terk ettim ve eski düşmanım olan kurtla arkadaş oldum. Mesele bundan ibarettir." * Molla Camî bu hikâyeden şu "hisse"yi çıkarıyor:Düşmanla mesafeni öyle ayarla ki günün birinde senin derini yüzecek kadar yaklaşmasın. Dostunla aranı açmamaya çok dikkat et ki düşmanınla dost olmasın. İyi geçinemediğin, haksızlık ettiğin dostun düşmanınla birleşirse elinde sürü değil tek bir kuzu bile kalmaz. Okay Gönensin/ Vatan
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.