Bu müzakerelerin öncekilerden farkı, her şeyin takvime bağlanmış olması ve tarafların buna uyacaklarını New York'ta taahhüt etmeleriydi. Buna göre, 19 Şubat'ta başlayan görüşmeler 22 Mart'a kadar sürecek ve taraflar, esas konularda anlaşmaya çalışacak, anlaşılamayan konular, 24 Mart'ta düzenlenecek, Türkiye ve Yunanistan'ın da katılacağı dörtlü konferansta halledilmeye çalışılacak.
Dörtlü konferansta da üzerinde anlaşılamayan konuları, New York'tavarılan mutabakat gereği BM Genel Sekreteri Kofi Annan karara bağlayarak, daha önce üç kez revize edilen Annan planının son şeklini taraflara sunacak. Annan'ın, muhtemelen 31 Mart'ta tamamlayacağı planın son şekli, Kıbrıs'ta Türk ve Rum tarafında 20 Nisan'da eş zamanlı olarak halkın referandumuna sunulacak. İki taraftan da "Evet" oyu çıkması halinde,kuruluş anlaşması ekleriyle birlikte kabul edilecek ve Kıbrıs'ta 41 yıl sonra yeniden Türk-Rum "ortak" devleti kurulacak ve "Birleşik Kıbrıs Devleti" kabul edilmiş olacak. Bu durumda, Kıbrıs 1 Mayıs'ta "Birleşik Kıbrıs Devleti" olarak Avrupa Birliği'ne (AB) girecek. Ancak taraflardan biri veya her ikisinden "Hayır" sonucu çıkarsa anlaşma geçersiz sayılacak.
Görüşmelerden kesitler
Görüşmelerde güvenlik konusu görüşülürken, Türk tarafı, 1700 olan polis sayısının artırılmasını istedi. BM bu isteği kabul etmedi. Cumhurbaşkanı Denktaş, bunu açıklarken, Rumların 3000 polisi, BM'nin de 7000 barış gücü bulunduracağına dikkat çekerek, dünyanın hiçbir yerinde, yerli kuvvetin üstünde, yabancı kuvvetin bulundurulmadığını söyledi. Denktaş, BM'ye neden 7000 asker bulunduracağını sorduklarında, BM'nden, "Çünkü başlangıçta çetin olaylar bekliyoruz" yanıtını aldıklarını açıkladı ve BM'nin anlaşmanın ardından Kıbrıs'ta kargaşa beklediğine dikkati çekti.
Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos, 14. görüşmeye giderken, "Tarafımız bir şey almayacak neden versin" açıklamasını yaptı.
Cumhurbaşkanı Denktaş, 2 Mart'ta, Kıbrıs müzakerelerine "Türkiye'nin ricasıyla başladığını" açıkladı. Müzakerelerde, esprili olaylarda yaşandı. Marş konusu görüşülürken, Cumhurbaşkanı Denktaş'ın, "Ya Mustafa Mustafa" şarkısını mırıldandığı, komite üyelerinin bu espriye gülerken, Papadopulos'un bu duruma soğuk kaldığı basına yansıdı. Papadopulos'un,Denktaş'ın fotoğraf çekmelerinden rahatsız olduğu ve müzakerelerin başında oldukça soğuk davrandığı, ilerleyen günlerde Cumhurbaşkanı Denktaş'ın esprileriyle ortamın ısındığı, müzakere heyetinde yer alanlar tarafından belirtildi.
Denktaş İsviçre'ye gitmeyeceğini açıkladı
Cumhurbaşkanı Denktaş, dörtlü konferans için İsviçre'ye gitmeyeceğinin işaretini, Göçmenler Derneği'nin 13 Mart'ta Gazimağusa'da düzenlediği "Geleceğine Sahip Çık" mitingine telefonlabağlanarak yaptığı konuşmada verdi. Denktaş, konuşmasında, "22 Mart'tan sonra halkın arasına katılarak gerçekleri açıklayacağını" söyledi.
16 Mart'ta, "İsviçre toplantılarına katılıp katılmamaya karar verdiğini, bu kararını günü geldiğinde açıklayacağını" söyleyen Denktaş, bir gün sonra İsviçre'ye gitmeyeceğini açıkladı. Denktaş, Kıbrıs müzakerelerinde temelde ilerleme olmadığını, bu durumda İsviçre'ye gitmesinin halkta yanlış intiba uyandıracağını belirterek, halka gerçekleri daha iyi anlatabilmesi için serbest kalması gerektiğini söyledi. "Olmazsa olmazlarımız olmazsa hiçbir şey olmaz"diyen Denktaş, Annan'ın kendilerini bir emrivaki ile karşı karşıya bırakmak istediğini kaydetti. Denktaş, Türkiye'den de olmazsa olmazlarkonusunda kararlı bir tutum göstermesini istedi.
Görüşmecilikten çekilmediğini ifade eden Denktaş, hükümetin İsviçre'ye tam yetkiyle gideceğini söyledi. İsviçre'de, istenilen değişikliklerin plana sokulması halinde buna sevineceğini ve destekleyeceğini kaydeden Denktaş, aksi durumda hep beraber, Annan planındaki tehlikelerin devam ettiğinin halka anlatılacağını belirtti.Denktaş ayrıca, Annan planı kabul edilemez bir halde referanduma sunulur ve halk da "Evet" derse görevinden ayrılacağını da açıkladı.
Rum Ulusal Konseyi de, Denktaş'ın gitmeme kararının ardından, Papadopulos'un İsviçre'ye şartlı gitmesi yönünde karar aldı. Rumlar, Denktaş'ın İsviçre'ye gitmemesi halinde, Türk heyetinden birinin Denktaş'tan yazılı taahhüt almasını istiyor. Ulusal Konsey'in kararında, "Kıbrıs Rum tarafı sadece Rauf Denktaş'la müzakere eder. Denktaş Lüzern'e gitmezse, o zaman halefinin-her kim olursa- Kıbrıslı Türk liderden karar alabileceğine ilişkin yazılı yetki alması gerekir" ifadelerine yer verildi.
Dörtlü konferansta da üzerinde anlaşılamayan konuları, New York'tavarılan mutabakat gereği BM Genel Sekreteri Kofi Annan karara bağlayarak, daha önce üç kez revize edilen Annan planının son şeklini taraflara sunacak. Annan'ın, muhtemelen 31 Mart'ta tamamlayacağı planın son şekli, Kıbrıs'ta Türk ve Rum tarafında 20 Nisan'da eş zamanlı olarak halkın referandumuna sunulacak. İki taraftan da "Evet" oyu çıkması halinde,kuruluş anlaşması ekleriyle birlikte kabul edilecek ve Kıbrıs'ta 41 yıl sonra yeniden Türk-Rum "ortak" devleti kurulacak ve "Birleşik Kıbrıs Devleti" kabul edilmiş olacak. Bu durumda, Kıbrıs 1 Mayıs'ta "Birleşik Kıbrıs Devleti" olarak Avrupa Birliği'ne (AB) girecek. Ancak taraflardan biri veya her ikisinden "Hayır" sonucu çıkarsa anlaşma geçersiz sayılacak.
Görüşmelerden kesitler
Görüşmelerde güvenlik konusu görüşülürken, Türk tarafı, 1700 olan polis sayısının artırılmasını istedi. BM bu isteği kabul etmedi. Cumhurbaşkanı Denktaş, bunu açıklarken, Rumların 3000 polisi, BM'nin de 7000 barış gücü bulunduracağına dikkat çekerek, dünyanın hiçbir yerinde, yerli kuvvetin üstünde, yabancı kuvvetin bulundurulmadığını söyledi. Denktaş, BM'ye neden 7000 asker bulunduracağını sorduklarında, BM'nden, "Çünkü başlangıçta çetin olaylar bekliyoruz" yanıtını aldıklarını açıkladı ve BM'nin anlaşmanın ardından Kıbrıs'ta kargaşa beklediğine dikkati çekti.
Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos, 14. görüşmeye giderken, "Tarafımız bir şey almayacak neden versin" açıklamasını yaptı.
Cumhurbaşkanı Denktaş, 2 Mart'ta, Kıbrıs müzakerelerine "Türkiye'nin ricasıyla başladığını" açıkladı. Müzakerelerde, esprili olaylarda yaşandı. Marş konusu görüşülürken, Cumhurbaşkanı Denktaş'ın, "Ya Mustafa Mustafa" şarkısını mırıldandığı, komite üyelerinin bu espriye gülerken, Papadopulos'un bu duruma soğuk kaldığı basına yansıdı. Papadopulos'un,Denktaş'ın fotoğraf çekmelerinden rahatsız olduğu ve müzakerelerin başında oldukça soğuk davrandığı, ilerleyen günlerde Cumhurbaşkanı Denktaş'ın esprileriyle ortamın ısındığı, müzakere heyetinde yer alanlar tarafından belirtildi.
Denktaş İsviçre'ye gitmeyeceğini açıkladı
Cumhurbaşkanı Denktaş, dörtlü konferans için İsviçre'ye gitmeyeceğinin işaretini, Göçmenler Derneği'nin 13 Mart'ta Gazimağusa'da düzenlediği "Geleceğine Sahip Çık" mitingine telefonlabağlanarak yaptığı konuşmada verdi. Denktaş, konuşmasında, "22 Mart'tan sonra halkın arasına katılarak gerçekleri açıklayacağını" söyledi.
16 Mart'ta, "İsviçre toplantılarına katılıp katılmamaya karar verdiğini, bu kararını günü geldiğinde açıklayacağını" söyleyen Denktaş, bir gün sonra İsviçre'ye gitmeyeceğini açıkladı. Denktaş, Kıbrıs müzakerelerinde temelde ilerleme olmadığını, bu durumda İsviçre'ye gitmesinin halkta yanlış intiba uyandıracağını belirterek, halka gerçekleri daha iyi anlatabilmesi için serbest kalması gerektiğini söyledi. "Olmazsa olmazlarımız olmazsa hiçbir şey olmaz"diyen Denktaş, Annan'ın kendilerini bir emrivaki ile karşı karşıya bırakmak istediğini kaydetti. Denktaş, Türkiye'den de olmazsa olmazlarkonusunda kararlı bir tutum göstermesini istedi.
Görüşmecilikten çekilmediğini ifade eden Denktaş, hükümetin İsviçre'ye tam yetkiyle gideceğini söyledi. İsviçre'de, istenilen değişikliklerin plana sokulması halinde buna sevineceğini ve destekleyeceğini kaydeden Denktaş, aksi durumda hep beraber, Annan planındaki tehlikelerin devam ettiğinin halka anlatılacağını belirtti.Denktaş ayrıca, Annan planı kabul edilemez bir halde referanduma sunulur ve halk da "Evet" derse görevinden ayrılacağını da açıkladı.
Rum Ulusal Konseyi de, Denktaş'ın gitmeme kararının ardından, Papadopulos'un İsviçre'ye şartlı gitmesi yönünde karar aldı. Rumlar, Denktaş'ın İsviçre'ye gitmemesi halinde, Türk heyetinden birinin Denktaş'tan yazılı taahhüt almasını istiyor. Ulusal Konsey'in kararında, "Kıbrıs Rum tarafı sadece Rauf Denktaş'la müzakere eder. Denktaş Lüzern'e gitmezse, o zaman halefinin-her kim olursa- Kıbrıslı Türk liderden karar alabileceğine ilişkin yazılı yetki alması gerekir" ifadelerine yer verildi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.