Bir tarafta Trabzon... Türkiye'nin ve aslında Ortadoğu'nun Avrasya'ya, Kafkaslara açılan kapısı. Karadeniz'in en stratejik liman şehri.Öte tarafta Mersin... Türkiye'nin ve Avrasya'nın Akdeniz'e açılan en stratejik noktası, Kürdistan hayalleri kuranların denize açılma noktası...Türkiye'nin kuzey ve güneyindeki en stratejik ve kritik bu iki kilit kapısına eşzamanlı olarak düzenlenen bir operasyonla karşı karşıyayız. Hrant Dink cinayetiyle birlikte "hedef şehir" haline getirilen Trabzon ve hemen akabinde iktidar bülteni bir gazetenin yeni kurduğu televizyon kanalı marifetiyle basına sızdırdığı "kuva-yı milliye yeminleri" görüntüleri eşliğinde Mersin'in hedef haline getirilmesinin sebeb-i hikmetini anlamak güç değil.
Bu iki şehrin hedef seçilmesi ve milliyetçiliğin, kuvvacılığın ve vatanseverliğin bu iki şehir üzerinden hedef tahtasına oturtulması tesadüf değil elbette ki.Türkiye'nin hızla bir yerlere sürüklenmeye çalışıldığı ve bölgemizdeki kazanın iyice kaynamaya başladığı şu günlerde, bu iki şehir üzerinden Türkiye'nin üniter yapısı ve milli şuuru imha edilmek isteniyor. Trabzon'la ilgili söyleyeceklerimizi daha önce de ifade ettik. ABD'nin bu şehir üzerindeki hesapları, Kafkaslar ve İran için bu şehirdeki üslere göz koyduğu bilinmeyen şeyler değil.Mersin konusunda da Barzani'nin ve Kürdistan hayali kuranların bu şehre, kurulacak devletin denize açılacak kapısı nazarıyla baktıkları ve bu bağlamda şehrin demografik yapısı ve ticari dengeleriyle oynadıkları birçok kez vurgulandı. Hatta Barzani'nin 10 civarında şirketinin Mersin Serbest Ticaret bölgesinde faaliyet yürüttüğü ve Barzani ile 30 civarında şirketin iş yaptığı devletin resmi raporlarında belirtiliyor.Bu bakımdan, Türkiye'nin güney ve kuzeyindeki bu iki şehrin üzerindeki hesaplar çok yönlü ve oldukça derin. Tabii bu işleri yürütenler, tıpkı Mersin'deki taşeron şirketler gibi, taşeron gazeteciler ve sözde aydınları da bu operasyonda etkin bir biçimde kullanıyorlar. Mesela İsmet Berkan diye biri var. Gazetecilik yaptığı ve bir ara bir gazetenin genel yayın yönetmenliği yaptığı söyleniyordu, devam ediyor mu bilmiyorum!Türklük'ten ve milliyetçilikten hiç hazzetmediği ve hemen her yazısında eleştirdiği ifade ediliyordu, merak ettim, girdim yazı arşivine baktım, gerçekten öyleymiş. Yazılarının büyük çoğunluğu "sipariş" üzerine yazılmış görünüyor. Bu hafta da, tıpkı geçen hafta Fatih Altaylı ve Nazlı Ilıcak gibi bir yerden aldığı talimat üzerine bir yazı kaleme almış. "Türklük çimentosundan" ciddi manada rahatsız olduğunu açıkça ifade ediyor, Karadeniz ve Akdeniz üzerine yapılan hesapların dile getirilmesi ve milliyetçi ve vatansever aydınların ve grupların bu tezgahın bilincinde olması onu çılgına çeviriyor. Şöyle demiş son yazısında:"Türkiye 28 Şubat'tan geçti ama nedense Haydar Baş konusu hiç açılmadı bile. Bu bir tarikat mıdır, amacı nedir, mali kaynakları nelerdir? Ben bu soruların cevaplarını bilmiyorum ama Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dün yazımın sonuna koyduğum tavsiyeye uyarsa belki de cevapları öğrenir." Berkan'ın bahsettiği dünkü yazısının sonundaki tavsiyesi de şöyle:"Trabzon konusunda özel bir hassasiyet sergileyen Başbakan'ın bu kentle ilgili olarak MGK Genel Sekreterliği arşivlerini bir taratması çok aydınlatıcı olabilir."Anlaşılan, Nazlı Ilıcak ve Fatih Altaylı, İsmet Berkan ile POAŞ konusunda bugünlerde birbirlerine girdikleri ve patronlarının yürüttüğü ihalelerin kavgasını vermekten buldukları boş zamanlarda uzun uzun "Haydar Baş" konulu toplantılar yapmışlar. Bir yerlerden aldıkları ortak talimatı, hangi zamanlamayla yazılarına dökeceklerini kararlaştırmışlar. Ve ilginçtir her üçünün de yazısında aynı 28 Şubat ve derin devlet vurgusu var ve her üç yazı da neredeyse aynı cümlelerle bitiyor. Sayın Berkan, hükümetle birlikte kaldırmak için epey çaba sarfettiğiniz Milli Güvenlik Kurulu'nun arşivleri taranırsa sizin adınıza hiç de hoş olmayan ayrıntılar ve bağlantılar ortaya çıkabilir haberiniz olsun!Son bir not: Büyükanıt Paşa'nın ABD'de yaptığı "icazeti milletten alırız" ve "Türkiye'yi bölme rüyası görenler kâbusla uyanır" açıklamalarından birgün sonra yayınlanan bu Berkan yazısında, "kâbusla uyanmışlık" hali dikkatimi çekti. Siz de dikkat ettiniz mi!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012