'Benim yanımda kalmanız daha iyidir'
Talha ve Zübeyr, Hz. Osman'ın öldürülmesinden sonra Hz. Ali'ye biat edenlerdendi. Sonradan her ikisi de, birer valilik istemişler, Hz. Ali de, "Benim yanımda kalmanız daha iyidir, sizinle daima danışmak isterim" diyerek istediklerini vermemişti
25.12.2015 00:00:00
Cemel vakasından sonraki gelişmeleri Abdülbaki Gölpınarlı şöyle anlatıyor:
Zübeyr, Hz. Ebû Bekir'in halifeliği zamanında Hz. Ali taraftarlarındandı. Hatta bu uğurda çektiği kılıç, Hz. Ömer'in emriyle kırılmıştı. Hz. Osman'ın öldürülmesinden sonra Talha ile ona biat edenlerdendi. Sonradan her ikisi de, birer valilik istemişler, Hz. Ali, "Benim yanımda kalmanız daha iyidir, sizinle daima danışmak isterim" diyerek istediklerini vermemişti. Bunun üzerine umre etmek bahanesiyle Mekke'ye gitmişler, orada Hz. Aişe'yle buluşup Hz. Ali aleyhine kıyam etmişlerdi.
Acaba Hz. Ali, onlara istedikleri valilikleri verseydi bu olay meydana gelmez miydi? İnsanın aklına böyle bir soru geliyor. Fakat birbirine ekli olaylar da gösteriyor ki Hz. Ali, her ikisinden de emin değildi. Emin olmadığı için istediklerini yerine getirmedi. Onların dileklerini yapsaydı gittikleri yerlerde de ihtimâl aynı işi yapacaklardı. Her ikisi de Hz. Ali'nin üstünlüğünü inkâr etmiyorlar, hatta kendi hareketlerini, sırası geldikçe kendileri de beğenmiyorlardı. Hz. Ali de onların İslam'daki hakkını inkâr etmiyordu fakat hareketlerini de haksız buluyordu.
***
Cemel savaşından sonra Attâb oğlu Muske ve Fudayl oğlu İmran adlı iki kişi, başlarına topladıkları bazı adamlarla isyan edip Secistan'a gittiler, birkaç şehri zaptettiler.
Hz. Ali, bunların üstüne kuvvet gönderdiyse de bozdular, kumandanı öldürdüler. Bunun üzerine Hz. Ali, Basra Valisi Abbâs oğlu Abdullah'a, o ülkeye bir vali göndermesini ve bu isyanı bastırmasını emretti. Abdullah, oraya birisini vali tayin edip dört bin askerle gönderdi. Savaşta Muske öldürüldü, adamları dağıldı, isyan bastırıldı.
Nişabur'da başlayan isyan da Hz. Ali tarafından gönderilen Kurra oğlu Huleyd tarafından yatıştırıldı.
***
Hz. Ali Mısır'a Ubâde oğlu Sa'd'in oğlu Kays'ı vali tayin etti, maiyetine bir de ordu verdi. Kays, "Medine'den götüreceğim askerle Mısır'a giremezsem bundan böyle giremem. Bu askeri sen, mühim işlerinde kullan" deyip yedi adamıyla yola düştü, Mısır'a vardı.
Mescitte minbere çıkıp Hz. Ali'nin emrini okudu, "Ey halk" dedi, "Biz Peygamberimizden sonra en hayırlı bildiğimiz kişiye biat ettik, siz de ona, Allah'ın Kitabı ve Resûlullah'ın sünneti üzere biat edin."
Mısırlılar, hemen bu sözleri kabul edip itaat ettiler. Kays, her tarafa memurlar göndererek Mısır ülkesine hâkim oldu. Ancak Haribta nahiyesinde sahabeden Hâris oğlu Yezid ile Muhalled oğlu Mesleme, Hz. Osman'ın kanını istemekte ısrar edip biat etmediler. Yezid, Bedir savaşında bulunmuş olan sahabedendi. Mesleme de Mısır fethinde bulunmuş, sonradan Muâviye tarafından Mısır ve Mağrip valisi tayin edilmişti.
Kays, bunları biate cebredersem gidip Muâviye'ye uyarlar, o da bunların nüfuzundan faydalanır düşüncesiyle üstlerine düşmedi.
(Bu konuya devam edeceğiz)?
Zübeyr, Hz. Ebû Bekir'in halifeliği zamanında Hz. Ali taraftarlarındandı. Hatta bu uğurda çektiği kılıç, Hz. Ömer'in emriyle kırılmıştı. Hz. Osman'ın öldürülmesinden sonra Talha ile ona biat edenlerdendi. Sonradan her ikisi de, birer valilik istemişler, Hz. Ali, "Benim yanımda kalmanız daha iyidir, sizinle daima danışmak isterim" diyerek istediklerini vermemişti. Bunun üzerine umre etmek bahanesiyle Mekke'ye gitmişler, orada Hz. Aişe'yle buluşup Hz. Ali aleyhine kıyam etmişlerdi.
Acaba Hz. Ali, onlara istedikleri valilikleri verseydi bu olay meydana gelmez miydi? İnsanın aklına böyle bir soru geliyor. Fakat birbirine ekli olaylar da gösteriyor ki Hz. Ali, her ikisinden de emin değildi. Emin olmadığı için istediklerini yerine getirmedi. Onların dileklerini yapsaydı gittikleri yerlerde de ihtimâl aynı işi yapacaklardı. Her ikisi de Hz. Ali'nin üstünlüğünü inkâr etmiyorlar, hatta kendi hareketlerini, sırası geldikçe kendileri de beğenmiyorlardı. Hz. Ali de onların İslam'daki hakkını inkâr etmiyordu fakat hareketlerini de haksız buluyordu.
***
Cemel savaşından sonra Attâb oğlu Muske ve Fudayl oğlu İmran adlı iki kişi, başlarına topladıkları bazı adamlarla isyan edip Secistan'a gittiler, birkaç şehri zaptettiler.
Hz. Ali, bunların üstüne kuvvet gönderdiyse de bozdular, kumandanı öldürdüler. Bunun üzerine Hz. Ali, Basra Valisi Abbâs oğlu Abdullah'a, o ülkeye bir vali göndermesini ve bu isyanı bastırmasını emretti. Abdullah, oraya birisini vali tayin edip dört bin askerle gönderdi. Savaşta Muske öldürüldü, adamları dağıldı, isyan bastırıldı.
Nişabur'da başlayan isyan da Hz. Ali tarafından gönderilen Kurra oğlu Huleyd tarafından yatıştırıldı.
***
Hz. Ali Mısır'a Ubâde oğlu Sa'd'in oğlu Kays'ı vali tayin etti, maiyetine bir de ordu verdi. Kays, "Medine'den götüreceğim askerle Mısır'a giremezsem bundan böyle giremem. Bu askeri sen, mühim işlerinde kullan" deyip yedi adamıyla yola düştü, Mısır'a vardı.
Mescitte minbere çıkıp Hz. Ali'nin emrini okudu, "Ey halk" dedi, "Biz Peygamberimizden sonra en hayırlı bildiğimiz kişiye biat ettik, siz de ona, Allah'ın Kitabı ve Resûlullah'ın sünneti üzere biat edin."
Mısırlılar, hemen bu sözleri kabul edip itaat ettiler. Kays, her tarafa memurlar göndererek Mısır ülkesine hâkim oldu. Ancak Haribta nahiyesinde sahabeden Hâris oğlu Yezid ile Muhalled oğlu Mesleme, Hz. Osman'ın kanını istemekte ısrar edip biat etmediler. Yezid, Bedir savaşında bulunmuş olan sahabedendi. Mesleme de Mısır fethinde bulunmuş, sonradan Muâviye tarafından Mısır ve Mağrip valisi tayin edilmişti.
Kays, bunları biate cebredersem gidip Muâviye'ye uyarlar, o da bunların nüfuzundan faydalanır düşüncesiyle üstlerine düşmedi.
(Bu konuya devam edeceğiz)?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.