AKP, 22 maddeden oluşan başkanlık sistemi öneri metnini Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na iletilmesi için TBMM Başkanlığı’na sundu.
Bu metne göre, Bakanlar Kurulu üyelerini Başkan atayacak; Başkan Meclis’e karşı sorumlu olmayacak, Meclis, Başkanı denetleyemeyecek; bakanlar da Meclis’e karşı sorumlu olmayacak; Başkanı düşürme mekanizması olmayacak, ne yaparsa yapsın 5 yıl sabredilecek; Meclis, Başkan ve bakanları görevden alamayacak; Milli Güvenlik Kurulu kaldırılacak…
Bu önerilerde benim anladığım, Türkiye başkanlık sistemi adı altında diktatörlüğe doğru adım atıyor. Bir başkanı 5 yılda bir halk seçer, ardından da yine halkın seçtiği meclis bu başkanı ve bakanlarını denetleyemezse, görevlerine son veremezse, bunlar meclise karşı sorumlu olmazlarsa bu, 5 yıl boyunca başkan ve bakanlarının dilediği gibi, sınırsız yetkilerle hükmetmesi anlamına gelmektedir.
Ne gariptir ki, BOP eşbaşkanlığını yürüten Başbakan Erdoğan “diktatörlüklere son vereceğiz”, “demokrasi getireceğiz” sloganlarıyla Arap Baharı’nda başrole soyunmuşken, kendi ülkesinde diktatörlük anlamına gelen bir sistemi getirmeye çalışmaktadır.
Batılılar, Mısır, Tunus, Libya, Suriye gibi ülkelerde daha fazla taviz alamadıkları için diktatörlük sistemini değiştirmeye çalışırken, Türkiye’den daha fazla taviz almak için diktatörlüğe geçmesini talep etmektedir.
Başkanlık sistemi, Prof. Dr. Haydar Baş’ın da sık sık vurguladığı ideal bir sistem değil, zaruretten doğan bir sistemdir. İdeal olan sistem her zaman üniter yapıdır.
ABD, savaşların ve çatışmaların neticesinde doğan bir ülke olduğu için üniter yapıya geçememiş ve mecburi olarak eyalet sistemini kabullenmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ise Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde hangi etnik kökene, hangi mezhebe sahip olursa olsun tek bir çatı altında toplanmış ve tek bilek tek yürek olmuştur.
Türkiye’nin bu birlikteliğini bozup, eyalet sistemine geçmesi, ABD’nin mevcut tablosu gibi bir tablo oluşturmayacaktır. Çünkü ABD, küresel bir güç olduğu için, dolar dünya parası olduğu için ve arkasında Pentagon olduğu için eyaletlerini bir arada tutabilmektedir.
ABD, eğer dolar hakimiyetini kaybederse, doğal olarak Pentagon’u da kaybedecektir ve o zaman ABD’deki eyaletlerin bir arada kalabilmesi mümkün olmayacaktır.
Türkiye’nin ekonomisi dışarıdan alınan borçlarla döndürülmektedir. Türk lirası emeğin ve üretimin karşılığı değil doların tercümesi olarak bulunmaktadır.
Türk askeri ise, AB’nin tavsiyeleriyle, ABD’nin baskılarıyla yıpratılmaya çalışılmaktadır ve gücünü kaybetmeye zorlanmaktadır.
Türk askeri Türk milletinin güvenliğini sağlama konusunda etkisizleştirilmekte, ABD’nin ve İsrail’in güvenliğini sağlama konusunda ise etkin hale getirilmektedir.
Parası para olmayan, ekonomisi borç batağında olan ve askeri yıpratılmaya çalışılan bir Türkiye, sizce başkanlık sistemi adı altında federatif bir yapıya geçerse varlığına ne kadar devam edebilir?
Üstelik ABD’de eyaletlerin bir arada kalmasını isteyen İsrail kökenli global sermayedarlar, Türkiye’de şark projesi hayalleri kurmaktadır. Üniter yapını dağıttıktan sonra hangi iradeyle bu küresel senaryolara cevap verebileceksin?
Federatif yapının ne anlama geldiğini yakın tarihimizde Yugoslavya’da gördük, paramparça oldu ve Bosna katliamı ile sonuçlandı. Irak’ta da bugün görüyoruz, Irak merkezi hükümeti Barzani’ye hükmedebiliyor mu? Barzani her gün bağımsızlıktan bahsedip duruyor.
Kısaca, Türkiye başkanlık sistemi ile bu coğrafyada tutunabilmesi asla mümkün değildir; bu sistemden derhal vazgeçilmelidir.
Bu metne göre, Bakanlar Kurulu üyelerini Başkan atayacak; Başkan Meclis’e karşı sorumlu olmayacak, Meclis, Başkanı denetleyemeyecek; bakanlar da Meclis’e karşı sorumlu olmayacak; Başkanı düşürme mekanizması olmayacak, ne yaparsa yapsın 5 yıl sabredilecek; Meclis, Başkan ve bakanları görevden alamayacak; Milli Güvenlik Kurulu kaldırılacak…
Bu önerilerde benim anladığım, Türkiye başkanlık sistemi adı altında diktatörlüğe doğru adım atıyor. Bir başkanı 5 yılda bir halk seçer, ardından da yine halkın seçtiği meclis bu başkanı ve bakanlarını denetleyemezse, görevlerine son veremezse, bunlar meclise karşı sorumlu olmazlarsa bu, 5 yıl boyunca başkan ve bakanlarının dilediği gibi, sınırsız yetkilerle hükmetmesi anlamına gelmektedir.
Ne gariptir ki, BOP eşbaşkanlığını yürüten Başbakan Erdoğan “diktatörlüklere son vereceğiz”, “demokrasi getireceğiz” sloganlarıyla Arap Baharı’nda başrole soyunmuşken, kendi ülkesinde diktatörlük anlamına gelen bir sistemi getirmeye çalışmaktadır.
Batılılar, Mısır, Tunus, Libya, Suriye gibi ülkelerde daha fazla taviz alamadıkları için diktatörlük sistemini değiştirmeye çalışırken, Türkiye’den daha fazla taviz almak için diktatörlüğe geçmesini talep etmektedir.
Başkanlık sistemi, Prof. Dr. Haydar Baş’ın da sık sık vurguladığı ideal bir sistem değil, zaruretten doğan bir sistemdir. İdeal olan sistem her zaman üniter yapıdır.
ABD, savaşların ve çatışmaların neticesinde doğan bir ülke olduğu için üniter yapıya geçememiş ve mecburi olarak eyalet sistemini kabullenmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ise Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde hangi etnik kökene, hangi mezhebe sahip olursa olsun tek bir çatı altında toplanmış ve tek bilek tek yürek olmuştur.
Türkiye’nin bu birlikteliğini bozup, eyalet sistemine geçmesi, ABD’nin mevcut tablosu gibi bir tablo oluşturmayacaktır. Çünkü ABD, küresel bir güç olduğu için, dolar dünya parası olduğu için ve arkasında Pentagon olduğu için eyaletlerini bir arada tutabilmektedir.
ABD, eğer dolar hakimiyetini kaybederse, doğal olarak Pentagon’u da kaybedecektir ve o zaman ABD’deki eyaletlerin bir arada kalabilmesi mümkün olmayacaktır.
Türkiye’nin ekonomisi dışarıdan alınan borçlarla döndürülmektedir. Türk lirası emeğin ve üretimin karşılığı değil doların tercümesi olarak bulunmaktadır.
Türk askeri ise, AB’nin tavsiyeleriyle, ABD’nin baskılarıyla yıpratılmaya çalışılmaktadır ve gücünü kaybetmeye zorlanmaktadır.
Türk askeri Türk milletinin güvenliğini sağlama konusunda etkisizleştirilmekte, ABD’nin ve İsrail’in güvenliğini sağlama konusunda ise etkin hale getirilmektedir.
Parası para olmayan, ekonomisi borç batağında olan ve askeri yıpratılmaya çalışılan bir Türkiye, sizce başkanlık sistemi adı altında federatif bir yapıya geçerse varlığına ne kadar devam edebilir?
Üstelik ABD’de eyaletlerin bir arada kalmasını isteyen İsrail kökenli global sermayedarlar, Türkiye’de şark projesi hayalleri kurmaktadır. Üniter yapını dağıttıktan sonra hangi iradeyle bu küresel senaryolara cevap verebileceksin?
Federatif yapının ne anlama geldiğini yakın tarihimizde Yugoslavya’da gördük, paramparça oldu ve Bosna katliamı ile sonuçlandı. Irak’ta da bugün görüyoruz, Irak merkezi hükümeti Barzani’ye hükmedebiliyor mu? Barzani her gün bağımsızlıktan bahsedip duruyor.
Kısaca, Türkiye başkanlık sistemi ile bu coğrafyada tutunabilmesi asla mümkün değildir; bu sistemden derhal vazgeçilmelidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025