BTP'nin Trabzon'da düzenlediği Katılım Gecesi'nde Kuvay-ı Milliye ruhunun yeniden şahlanışının mimarı Prof. Dr. Haydar Baş da bir konuşma yaptı. "Üstad, Üstad", "Bu vatan bu millet seni bekliyor" sloganlarıyla 19 Mayıs Kapalı Spor Salonu'nu inleten beş bin insana hitaben yaptığı bu konuşmada Prof. Dr. Haydar Baş, AB sürecindeki tehlikeli gelişmelere, birlik ve beraberliğin önemine dikkat çekti ve Türkiye'yi kâinat devletine dönüştürecek projelerden bahsetti.
AB'YE NEDEN HAYIR!
Atatürk'ün 6 Mart 1922'deki, "Bu düşüşün çıkış noktası korku ile, acz ile başlamıştır. Türkiye'nin fikir adamları adeta kendi kendilerine hakaret ediyorlardı. Diyorlardı ki, 'Biz adam değiliz ve olamayız. Kendi kendimize adam olmamıza da imkan yoktur.' Bizim canımızı, tarihimize düşman olan Avrupalılara kayıtsız şartsız bırakmak istiyorlardı." Şeklindeki tespiti ile başlayan Prof. Dr. Haydar Baş, bugün geldiğimiz noktanın da bundan farklı olmadığını belirterek AB sürecinde yaşanan gelişmelere dikkat çekti. Milleti yöneten iradenin Avrupa'nın maksat ve niyetini millete, anladıkları gibi değil olduğu gibi anlatması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, AB gerçeği hakkında şunları dile getirdi:
"Bundan bir hafta evvel Avrupa Parlamentosu, 'Türkler Ermeni soykırımı yapmıştır. Türkiye'nin bunu kabul etmesi lazımdır' kararını aldı. AB bir ordu kuruyor. Türk ordusu NATO'nun en güçlü ordusudur. Bir ordu kuran normalde böyle güçlü bir orduyu bünyesine dahil etmek ister. Ama AB, 'Ben Türk ordusundan bir nefer dahi almayacağım' diyor. Bunun manası, 'Benim kurduğum ordunun ismi AB ordusu olarak anılıyorsa da aslında Haçlı ordusudur' demektir. AB,Yunanistan'la aramızda ihtilaf konusu olan Ege Kıta Sahanlığı meselesini Lahey Adalet Divanı'na götürerek bir petrol hazinesi olan Ege Denizi'ni Yunanistan'a vermek istemektedir. AB, petrol hazinesi olan Güneydoğu Bölgemizin de etnik bahanelerle elimizden çıkmasını istiyor. Avrupa'nın bütün devletleri PKK hareketine kucak açmış, teşvik ediyorlar. AB devletleri parası, bayrağı, ordusu bir olarak yek vücut hale gelirken bize de 'Ege'yi, Güneydoğu'yu, Karadeniz'i, İstanbul'u ayırın. Parçalanmış bir devlet olun' diyorlar. AB, Türkiye'nin AB'ye girebilmesi için idamı kaldırmamızı istiyor. Bununla 30 bin insanın ölümüne sebep olan insanı 'affet' diyor. Delil dahi olmadan Usame Bin Ladin'i yakalamak için, terörü önlemek iddiasıyla Afganistan'a giriyorsun. Binlerce masum insanı öldürüyorsun. Bu sana mübah, bana yasak oluyor. Bu çifte standart değil de nedir? AB, bize A dili ile eğitimi şart koşuyor. Maksat üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir." Bütün bu yapılanlarla memleketi, milleti, devleti bölmek istediklerini ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş, "Siz bütün bunlara evet diyor musunuz?" diye sordu. Salondaki beş bin insan hep bir ağızdan "Hayır" cevabını verince, "İşte biz de bu sebeplerden dolayı AB'ye evet demiyoruz" dedi.
TOPLU VURDUKÇA YÜREKLER
Memleketimizin istiklal ve istikbalinin bir ve beraber olmaktan geçtiğine, bir ve beraber olunmazsa lokma lokma yutulma tehlikesi bulunduğuna, sanki bu milletin sivil evladı ile asker evladı farklı imiş gibi birini dinli diğerini dinsiz gösterme oyunlarının olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Baş, "İstiklal Savaşı, birlik tablosunun Mustafa Kemal ile zafere ulaşmanın adı değil midir? O zaman nasıl karnı aç, elbisesi olmayan ayağı çarıklı Nene Hatunlarla kimini Akdeniz'e sürerek, kimini ihraç ederek birlik ve beraberlikle Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmuş isek aynı azim ve ruhla bugünkü devletimizi ayakta tutacak ve birliğimize dayanak yapacağız" dedi ve Mehmet Akif'in, "Girmeden tefrika bir millete düşman giremez / Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez" dizelerini hatırlattı.
BORÇ ALMA MANTI?I ACİLEN TERK EDİLMELİ
Türkiye'nin şuanda içinde bulunduğu ekonomik açmazların global güçlerin sermaye oyunlarından kaynaklandığı, siyasi iradenin de cehlinden dolayı memleketi batma noktasına getirdiği, Türkiye'nin 3 Doğu Almanya'yı alacak kadar vahim bir borç içinde bulunduğu tespitini yapan Prof. Dr. Haydar Baş, bu ekonomik durumun aydınlığa dönüşmesinin yollarından bazılarını şöyle anlattı:
"Buna rağmen biz moralimizi bozmadık. Trabzon mitinginde, 'Gelin bu badireyi 24 saatte aşalım' dedik. Dinlemediler. İstanbul ve Ankara'da da söyledik. Yine dinlemediler. Bunun üzerine millet bize, 'Evladım. Seni dinlemiyorlar. Şimdi biz seni dinliyoruz. Önümüze geç diyoruz' dedi."
" Ekonomide bir kural vardır. Bu kurala göre milli gelirin % 30'u para olarak tedavülde dolaşması gerekmektedir. Bu oran İngiltere için içte % 30, dışta % 30 olmak üzere % 60'tır. ABD'de içte % 30, dışta % 70 olmak üzere % 100'dür. Yani, Türkiye'de,senin-benim emeğimin, üretimimin karşılığı olarak ABD doları dolaşıyor. Milli para memleketi terk ediyor. Gayri milli para hükümran oluyor. Türkiye'de bu oran % 2'dir. Aradaki açığı dış dünyadan tamamlıyoruz. İşte bu durum Türkiye'nin bu noktaya gelmesinde enbüyük amildir. Burada biz diyoruz ki, dış piyasadan borç alacağınıza açığı emisyonla tamamlayın. Zira dış dünyadan aldığımız borcun faizine verdiğimiz para yılda 45 katrilyon TL'dir. Bizim topladığımız vergiler borç faizine gidiyor. O halde IMF veya başka kurumlardan borç alma sevdasından acilen vazgeçmemiz lazımdır. Emisyon hacmini genişletmemiz, gece gündüz çalışmamız lazımdır. Bu vahim manzaranın önüne geçmek için muhtaç olduğunuz kudret damarlarınızdaki asil kanda mevcuttur."
"Cumhuriyetin ilk yıllarında tarımla uğraşan vatandaşa % 50 avans veriliyordu. Devlet, yetiştireceği ürünün en az % 50'sinin karşılığını vatandaşın cebine koyardı. Biz bu garantiyi % 100'e çıkaracağız. IMF'nin kapısında borç mantığı terkedildiği zaman ne işçiden, ne çiftçiden, ne 100 milyarın altında geliri olandan tek kuruş vergi alma durumu olmaz. Bunu Allah'ın izniyle BTP hayata taşıyacak, işçisinden, memurundan, 100milyarın altında geliri olandan vergi almayacaktır. Artı, işçisi, çiftçisiyle herkes, sigortalı ve sosyal güvenlik altında olacak, devlet garantisinde bulunacaktır. Yeşil kart, kırmızı kart devrine son verilecektir."
TÜRKİYE KÂİNAT DEVLETİ OLACAK
Bütün bu anlattıklarının hamasi nutuklar olmadığını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, böyle bir gerçeğin nasıl hayata geçirileceğine dair şu açıklamayı yaparak sözlerini bitirdi:
"Global sermaye sahipleri bizim sırtımızdan yılda 45 katrilyon lira alıyor. Bir enayi bulmuşlar ve sırtına binmişler. Ben de diyorum ki, 'Bu hokkabazları sırtımdan atacağım ve o 45 katrilyonu milletime dağıtacağım.' Hepimiz yek vücut olarak tarıma,sanayie, enerji kaynaklarına el atarak çalışacağız. Dünyanın en zengin milleti olacağız. 2 yıl içinde Avrupa'yı, 3 yıl içinde ABD'yi yakalayacak, 4 yıl içinde dünyanın en büyük, en zengin ülkesi olacağız. Biz, kâinat devleti kuracağız. Bu, gece gündüz çalışmak, Bağımsız Türkiye'nin bağımsızlık meşalesini bütün gönüllerde yakarak gerçekleşecek."
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Ata Selçuk:
Ülkeyi kurtaracak formül bizde
BTP'nin Trabzon'da düzenlediği muhteşem katılım ve tanıtım proğramında Genel Başkan Prof. Dr. Ata Selçuk da bir konuşma yaptı. "Kuvay-ı Milliye nerede ben oradayım" diyen Genel Başkan Selçuk, özetle şunları söyledi:
" Milli bütünlüğümüzün tehdit altında olduğu sıkıntılı bir dönemden geçmekteyiz. Ülkemiz ekonomik, siyasi, kültürel bir kuşatma altındadır. Sevr tekrar uygulanmak istemektedir. İşte böyle bir ortamda BTP olarak biz seyretmeyi değil kuşatmanın yarılmasının zaruretini seçti. BTP, yeniden kuvay-ı milliye ruhuyla vatanımıza, bayrağımıza, namusumuza sahip çıkmanın adresidir. BTP'nin milli ekonomik modeli küresel güçlere karşı durmak ve ayağa kalkmak için yegane kalkınma modelidir. Alternatif değil bizzat tez olan bu model Prof. Dr. Haydar Baş'a aittir. 24 saatte ülkeyi badireden kurtaracak formül ve anahtar bu modelde mevcuttur. BTP, yüz hatta bin yıla damgasını vuracak bir misyonun sahibidir. Liderini bulup etrafında kenetlendiği zaman en parlak dönemini yaşadığı tarihle sabit olan Türk milleti bugün de liderini bulmuştur. Trabzon kâinatın merkezi olmuştur. Onun için Trabzon bu lideri bağrından çıkardığı için ne kadar övünse azdır."
AB'YE NEDEN HAYIR!
Atatürk'ün 6 Mart 1922'deki, "Bu düşüşün çıkış noktası korku ile, acz ile başlamıştır. Türkiye'nin fikir adamları adeta kendi kendilerine hakaret ediyorlardı. Diyorlardı ki, 'Biz adam değiliz ve olamayız. Kendi kendimize adam olmamıza da imkan yoktur.' Bizim canımızı, tarihimize düşman olan Avrupalılara kayıtsız şartsız bırakmak istiyorlardı." Şeklindeki tespiti ile başlayan Prof. Dr. Haydar Baş, bugün geldiğimiz noktanın da bundan farklı olmadığını belirterek AB sürecinde yaşanan gelişmelere dikkat çekti. Milleti yöneten iradenin Avrupa'nın maksat ve niyetini millete, anladıkları gibi değil olduğu gibi anlatması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, AB gerçeği hakkında şunları dile getirdi:
"Bundan bir hafta evvel Avrupa Parlamentosu, 'Türkler Ermeni soykırımı yapmıştır. Türkiye'nin bunu kabul etmesi lazımdır' kararını aldı. AB bir ordu kuruyor. Türk ordusu NATO'nun en güçlü ordusudur. Bir ordu kuran normalde böyle güçlü bir orduyu bünyesine dahil etmek ister. Ama AB, 'Ben Türk ordusundan bir nefer dahi almayacağım' diyor. Bunun manası, 'Benim kurduğum ordunun ismi AB ordusu olarak anılıyorsa da aslında Haçlı ordusudur' demektir. AB,Yunanistan'la aramızda ihtilaf konusu olan Ege Kıta Sahanlığı meselesini Lahey Adalet Divanı'na götürerek bir petrol hazinesi olan Ege Denizi'ni Yunanistan'a vermek istemektedir. AB, petrol hazinesi olan Güneydoğu Bölgemizin de etnik bahanelerle elimizden çıkmasını istiyor. Avrupa'nın bütün devletleri PKK hareketine kucak açmış, teşvik ediyorlar. AB devletleri parası, bayrağı, ordusu bir olarak yek vücut hale gelirken bize de 'Ege'yi, Güneydoğu'yu, Karadeniz'i, İstanbul'u ayırın. Parçalanmış bir devlet olun' diyorlar. AB, Türkiye'nin AB'ye girebilmesi için idamı kaldırmamızı istiyor. Bununla 30 bin insanın ölümüne sebep olan insanı 'affet' diyor. Delil dahi olmadan Usame Bin Ladin'i yakalamak için, terörü önlemek iddiasıyla Afganistan'a giriyorsun. Binlerce masum insanı öldürüyorsun. Bu sana mübah, bana yasak oluyor. Bu çifte standart değil de nedir? AB, bize A dili ile eğitimi şart koşuyor. Maksat üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir." Bütün bu yapılanlarla memleketi, milleti, devleti bölmek istediklerini ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş, "Siz bütün bunlara evet diyor musunuz?" diye sordu. Salondaki beş bin insan hep bir ağızdan "Hayır" cevabını verince, "İşte biz de bu sebeplerden dolayı AB'ye evet demiyoruz" dedi.
TOPLU VURDUKÇA YÜREKLER
Memleketimizin istiklal ve istikbalinin bir ve beraber olmaktan geçtiğine, bir ve beraber olunmazsa lokma lokma yutulma tehlikesi bulunduğuna, sanki bu milletin sivil evladı ile asker evladı farklı imiş gibi birini dinli diğerini dinsiz gösterme oyunlarının olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Baş, "İstiklal Savaşı, birlik tablosunun Mustafa Kemal ile zafere ulaşmanın adı değil midir? O zaman nasıl karnı aç, elbisesi olmayan ayağı çarıklı Nene Hatunlarla kimini Akdeniz'e sürerek, kimini ihraç ederek birlik ve beraberlikle Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmuş isek aynı azim ve ruhla bugünkü devletimizi ayakta tutacak ve birliğimize dayanak yapacağız" dedi ve Mehmet Akif'in, "Girmeden tefrika bir millete düşman giremez / Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez" dizelerini hatırlattı.
BORÇ ALMA MANTI?I ACİLEN TERK EDİLMELİ
Türkiye'nin şuanda içinde bulunduğu ekonomik açmazların global güçlerin sermaye oyunlarından kaynaklandığı, siyasi iradenin de cehlinden dolayı memleketi batma noktasına getirdiği, Türkiye'nin 3 Doğu Almanya'yı alacak kadar vahim bir borç içinde bulunduğu tespitini yapan Prof. Dr. Haydar Baş, bu ekonomik durumun aydınlığa dönüşmesinin yollarından bazılarını şöyle anlattı:
"Buna rağmen biz moralimizi bozmadık. Trabzon mitinginde, 'Gelin bu badireyi 24 saatte aşalım' dedik. Dinlemediler. İstanbul ve Ankara'da da söyledik. Yine dinlemediler. Bunun üzerine millet bize, 'Evladım. Seni dinlemiyorlar. Şimdi biz seni dinliyoruz. Önümüze geç diyoruz' dedi."
" Ekonomide bir kural vardır. Bu kurala göre milli gelirin % 30'u para olarak tedavülde dolaşması gerekmektedir. Bu oran İngiltere için içte % 30, dışta % 30 olmak üzere % 60'tır. ABD'de içte % 30, dışta % 70 olmak üzere % 100'dür. Yani, Türkiye'de,senin-benim emeğimin, üretimimin karşılığı olarak ABD doları dolaşıyor. Milli para memleketi terk ediyor. Gayri milli para hükümran oluyor. Türkiye'de bu oran % 2'dir. Aradaki açığı dış dünyadan tamamlıyoruz. İşte bu durum Türkiye'nin bu noktaya gelmesinde enbüyük amildir. Burada biz diyoruz ki, dış piyasadan borç alacağınıza açığı emisyonla tamamlayın. Zira dış dünyadan aldığımız borcun faizine verdiğimiz para yılda 45 katrilyon TL'dir. Bizim topladığımız vergiler borç faizine gidiyor. O halde IMF veya başka kurumlardan borç alma sevdasından acilen vazgeçmemiz lazımdır. Emisyon hacmini genişletmemiz, gece gündüz çalışmamız lazımdır. Bu vahim manzaranın önüne geçmek için muhtaç olduğunuz kudret damarlarınızdaki asil kanda mevcuttur."
"Cumhuriyetin ilk yıllarında tarımla uğraşan vatandaşa % 50 avans veriliyordu. Devlet, yetiştireceği ürünün en az % 50'sinin karşılığını vatandaşın cebine koyardı. Biz bu garantiyi % 100'e çıkaracağız. IMF'nin kapısında borç mantığı terkedildiği zaman ne işçiden, ne çiftçiden, ne 100 milyarın altında geliri olandan tek kuruş vergi alma durumu olmaz. Bunu Allah'ın izniyle BTP hayata taşıyacak, işçisinden, memurundan, 100milyarın altında geliri olandan vergi almayacaktır. Artı, işçisi, çiftçisiyle herkes, sigortalı ve sosyal güvenlik altında olacak, devlet garantisinde bulunacaktır. Yeşil kart, kırmızı kart devrine son verilecektir."
TÜRKİYE KÂİNAT DEVLETİ OLACAK
Bütün bu anlattıklarının hamasi nutuklar olmadığını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, böyle bir gerçeğin nasıl hayata geçirileceğine dair şu açıklamayı yaparak sözlerini bitirdi:
"Global sermaye sahipleri bizim sırtımızdan yılda 45 katrilyon lira alıyor. Bir enayi bulmuşlar ve sırtına binmişler. Ben de diyorum ki, 'Bu hokkabazları sırtımdan atacağım ve o 45 katrilyonu milletime dağıtacağım.' Hepimiz yek vücut olarak tarıma,sanayie, enerji kaynaklarına el atarak çalışacağız. Dünyanın en zengin milleti olacağız. 2 yıl içinde Avrupa'yı, 3 yıl içinde ABD'yi yakalayacak, 4 yıl içinde dünyanın en büyük, en zengin ülkesi olacağız. Biz, kâinat devleti kuracağız. Bu, gece gündüz çalışmak, Bağımsız Türkiye'nin bağımsızlık meşalesini bütün gönüllerde yakarak gerçekleşecek."
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Ata Selçuk:
Ülkeyi kurtaracak formül bizde
BTP'nin Trabzon'da düzenlediği muhteşem katılım ve tanıtım proğramında Genel Başkan Prof. Dr. Ata Selçuk da bir konuşma yaptı. "Kuvay-ı Milliye nerede ben oradayım" diyen Genel Başkan Selçuk, özetle şunları söyledi:
" Milli bütünlüğümüzün tehdit altında olduğu sıkıntılı bir dönemden geçmekteyiz. Ülkemiz ekonomik, siyasi, kültürel bir kuşatma altındadır. Sevr tekrar uygulanmak istemektedir. İşte böyle bir ortamda BTP olarak biz seyretmeyi değil kuşatmanın yarılmasının zaruretini seçti. BTP, yeniden kuvay-ı milliye ruhuyla vatanımıza, bayrağımıza, namusumuza sahip çıkmanın adresidir. BTP'nin milli ekonomik modeli küresel güçlere karşı durmak ve ayağa kalkmak için yegane kalkınma modelidir. Alternatif değil bizzat tez olan bu model Prof. Dr. Haydar Baş'a aittir. 24 saatte ülkeyi badireden kurtaracak formül ve anahtar bu modelde mevcuttur. BTP, yüz hatta bin yıla damgasını vuracak bir misyonun sahibidir. Liderini bulup etrafında kenetlendiği zaman en parlak dönemini yaşadığı tarihle sabit olan Türk milleti bugün de liderini bulmuştur. Trabzon kâinatın merkezi olmuştur. Onun için Trabzon bu lideri bağrından çıkardığı için ne kadar övünse azdır."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.