Atasözlerini ve deyimleri çok severim.
Genellikle gittiğiniz Anadolu kentlerinde, köylerinde çokça kullanılan, toplumda ki bir gerçeği yansıtan, rehberlik eden sözlerdir.
Öylesine yerlerde ve öylesine insanlardan duyarsınız ki şaşar kalırsınız.
Anadolu erenlerinin en önemli yönleri sesleri ve sazları ile bunları toplumun belleğine kazımış olmaları, yaşamlarına rehber etmiş olmalarıdır.
Mesela küçükken hangi ortamda yetişirse yetişsin doğru olanlar, büyüdüklerinde de doğruluklarını sürdürürler. Özellikle, baca eğri olsa da, duman doğru çıkar sözü; aileyi, ailenin içinde bulunduğu duruma rağmen zorluklar içinde doğru yetiştirdiği çocuğun büyüdüğünde de doğru olacağını ifade eder.
***
Toplumun dejenere olmasının nedenlerini yetişkinlerin çocukluklarında aramak gerekir. Genel toplum ve Ahlak kurallarından ödün verenler, çocuklarına kötü örnek olanlar, helal ile haramı birbirine karıştıranlar, aile içinde sevgiyi değil de şiddeti yaşatanlar, çocuklarının hatalarını asla okul ve öğretmene yükleyemezler.
Türk ahlak sisteminin çöküntü içinde olmasının sonuçları ülkedeki tüm kurumları etkilemektedir. Kısa yoldan köşeyi dönmek, fahiş fiyatlar ile aklınıza ne gelirse satmaya çalışmak, misli ile para kazanmayı hedeflemek, faizi helal görmek, yüksek maaşlı makamlara gelebilmek için her türlü yalanı söylemek, din adına insanları kandırmak, yiyeceklere zararlı olup-olmadığına aldırmadan aldatıcı katkılarda bulunmak, bunu denetleyenlerle köşe kapmaca oynamak ya da rüşvet vermek, insan sağlığını tehdit eden ürünlere izin vermek verilecek örneklerden sadece aklımıza gelen birkaç tanesidir.
En önemlisi ise çocuklarımızın kandırılmasıdır.
Hiç kimse çocuklarının zehir satıcıları, kadın tüccarları ve vatan hainlerince kandırılmasını, kötü emellerle kullanılmasını istemez. Aksine, eğitimcilerin de hedefi çocuk ve gençleri iyi birer insan olarak, iyi birer yurttaş olarak yetiştirmektir.
Bu güne kadar yolunu şaşırmış bir öğrenci için oh çeken bir öğretmene rastlamadım. Bu sıralarda sadece bu durumda olanlar için utanan ardından hayıflananlara rastlıyorum. Bir tesadüf mü bilemem?
Anasının-babasının yaşantısından, fakirliğinden, bin bir güçlükle onu yetiştirmiş olandan utanan; evlenirken kız istemeye kendi ana babasını değil de, daha iyi durumdaki amcasını-komşusunu götüren damat adaylarına bile rastladım. Benden bunu yapmamı isteyen oldu. Kabul de ettim. Ancak yanıma habersizce Anne ve babasını alarak gittim. Ne gündü ama? Gittiği evde ana-babasını içerde oturmuş çay içerken bulunca ne şaşkınlık yaşamıştı görmeliydiniz.
***
Baca eğri bile olsa dumanın düz çıkması için öncelikle çocuğunuzu seviniz. Ona her zaman doğruyu gösteriniz. Asla ailenizin şartlarını kötülemeyiniz. Sizden utanacağını düşünmeyiniz. Onu yetiştirmiş olmakla gurur duyduğunuzu, Bunun sizin için bir armağan ve emanet olduğunu, her zaman hatırlatınız.
Koşullarınız ne kadar kötü olursa olsun, önceliğinizin çocuklarınız olduğunu, her türlü zorluğu birlikte aşabileceğinizi anlatınız. Geçmişte yaptığınız hataları anlatarak değil, gelecekte yapmak istedikleriniz ile çocuklarınıza bir hedef çiziniz.
Ben, soba bacası pencereden çıkmış gecekondularda ders çalışıp büyüyen, üniversiteyi kazanan, geleceği kurarken ana-babasını içinde yaşadıkları zor durumdan kurtarmayı hedefleyen çok insan evladı gördüm.
Kimisi yaşadıkları gecekonduyu terk etmeyip yolu olmayan köylerde yaşamaya devam ederken evlatları ile gurur duydular, kimisi de çocuklarının mutluluğu için şehir hayatının yalnızlığına, mutsuzluğuna, samimiyetsiz kalabalığına boyun eğdiler.
***
Hayat; nerede ve nasıl yaşadığınızla değil, kim ve ne olduğunuzla ilgilenir. Bazen en güzel mutluluklar ve özlemler o tek katlı, bahçeli, pencereden bacası çıkmış evlerde var olan gelecek özleminde, aile sevgisinde gizlidir.
Bugün bile…
- Haydar Hoca'yı hatırlarken… / 06.08.2024
- Kıyılarda sorun büyük… / 05.08.2024
- Bir kral, bir prenses ve bir Demir Leydi / 28.07.2024
- Koca Nazım… / 04.06.2024
- Bizim 19 Mayıslarımız… / 19.05.2024
- Helallik / 14.05.2024
- Gerçek… / 18.01.2024
- Gözyaşı… / 27.12.2023
- Yazmak, yaşamaktır… / 23.12.2023