Mustafa Kemal Paşa ülkenin işgal yıllarında ve umutsuzluğun kol gezdiği koşullarda o dönemin gazetecilerinden Refi Cevat Ulunay'a "Bir teşkilatçı Anadolu'ya geçer de milleti silahlı bir mukavemete (direnişe) hazırlarsa bu yurt kurtulabilir" (Coşkun, 2010, s.217), deyince gazeteci Refi Cevat Ulunay da "Paşam, milli mukavemet. Güzel. Ama neyle, hangi askerlerle, hangi silahlarla, hangi parayla?" diye sorar.
Paşa'nın yanıtı: "…Çöl sanılan bu alemde saklı ve kuvvetli hayat vardır. O, millettir; o Türk milletidir. Eksik olan şey, teşkilattır. Bu teşkilat organize edilebilirse, vatan da millet de kurtulur." (Borak, 1998: 207)
Gazi Mustafa Kemal Paşa ülkeyi içinde bulunduğu çıkmazdan, işgalden kurtarırken ve milli egemenliğe dayalı bağımsız yeni bir Türk devleti kurarken, yaptıklarının merkezinde kendisindeki vatan ve millet sevgisi kadar hayata geçirdiği metodun başarısının merkezinde de teşkilatın, teşkilatlanmanın, teşkilatçılığının olduğu bir gerçektir.
Harbiye'de en yakın arkadaşı Ali Fuat Cebesoy'a devletin içinde bulunduğu çıkmazdan ancak teşkilatlanma ile çıkarılabileceğini söylemiştir. (Ali Fuat Cebesoy, 1997, s44-479.) Harp Okulu'ndan mezun olup da akademiye gidemeyecekler hakkında düşüncelerini arkadaşı Ali Fuat'a, "Biliyorum, bu arkadaşlar erkân-ı harp olamayacaklar. Fakat bizlere göre daha avantajlı durumda bulundukları da muhakkak. Çünkü bizden önce ordu saflarına katılacaklar, eğer Rumeli'ye giderlerse, kurmay çıktığımız zaman bizim için bir zemin ve ortam hazırlamış olacaklardır" şeklinde ifade etmiştir.
Harp Okulu'nda öğrenci iken arkadaşları ile bir araya gelerek gizli olarak kurdukları çekirdek teşkilat, fikirlerini diğer Harp Okulu öğrencilerine yaymak için el yazısı iki ya da üç sayı dergi çıkarırlar (Çaycı, 2002, s.13). Çıkardıkları bu dergi aynı zamanda Erkan-ı Harbiye'de sürdürülecek olan örgütlenmenin de yayın organı olacaktır. (Şen, 2013, s.21).
Mustafa Kemal, o günlerde yapmış oldukları gizli toplantılar nedeniyle tutuklanır ve Bekir ağa Bölüğüne hapsedilir. Mustafa Kemal'in okul bitiminde Selanik'e atama beklerken ataması Şam'a yapılır. Şam, Kurmay Yüzbaşı Mustafa Kemal için olayları farklı açılardan göreceği bir fırsat da doğurur. İçinde büyüttüğü 'mevcut sistemi yıkma' düşüncesi kendisini Şam'da da gösterir.
Şam'da kurdukları Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'nin Selanik şubesinin 1906'daki kuruluş toplantısında arkadaşlarına şu şekilde hitap etmiştir:
"Arkadaşlar! Gerçi bizden evvel birçok teşebbüs yapılmıştır. Fakat onlar muvaffak olamadılar. Çünkü işe teşkilatsız başladılar. Biz kuracağımız teşkilat ile bir gün mutlaka, ne olursa olsun muvaffak olacağız. Vatanı, milleti kurtaracağız." (ATABE, 1998, s.32)
Mustafa Kemal, teşkilat kurmanın yanı sıra teşkilat içinde doğru kadrolaşmaya da büyük önem verir. Kadronun niceliğinden çok niteliğine önem verir. Teşkilatçı Mustafa Kemal, kendisine verilen her görevin analizini en detaylı şekilde yaptıktan sonra başlangıç noktası her zaman teşkilat kurma, kadrolaşma ve örgütleme olmuştur.
Mustafa Kemal'in Trablusgarp görevini başarmasının ardında 'doğru teşkilatçılık anlayışı' vardır. Mustafa Kemal'in teşkilatçılık anlayışında görev reddetmek yoktur. Teşkilatçılık anlayışı ve disiplini dışında hareket edenler teşkilat ve mücadele dışında kalır. 1911 yılında Mustafa Kemal gönüllü olarak gittiği Trablusgarp'ta İtalyanlara karşı yerel halkı ve oradaki Türk kuvvetlerini yeniden teşkilatlandırır. İtalyanlar bu bölgede istediklerini alamazlar.
Yine Dokuzuncu Ordu Müfettişliği Karargâhını oluştururken büyük çoğunluğu, daha önce askeri görevleri sırasında Mustafa Kemal Paşa ile çalışmış, İstanbul'da bulunduğu altı aylık süre de Şişli'deki evinde yapılan görüşmelerinde seçtiği, Paşa'nın güvenini kazanmış değişik rütbe ve sınıftan oluşan ve aralarında Albay Kazım Bey (Dirik), Albay Refet Bey (Bele), Dr. Refik Bey'in de (Saydam) bulunduğu 18 yurtsever yer almıştır. (Tevetoğlu, 1987, s.21).
Sivas Kongresi sonunda, yurdun dört bir tarafında kendiliğinden oluşmuş Kuvay-ı Milliye adlı yerel savunma örgütleri "Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyeti" (ARMHC) adı altında birleştirildi. (Goloğlu, 2008, s.123).
Mustafa Kemal Paşa, yine içinde bulunduğu her ortamda olduğu gibi öncelikle iyi bir analiz yapmış; sonrasında her eylemin, uygulamanın, savaşın, devrimin, mücadelenin başlangıcında ana amacı belirlemiş ve ardından ulaşacağı hedefi koymuştur.
Hedefine ulaşabilmek içinse yanına alacağı insanları, karşısına çıkacak olan engelleri yıkabilecek kuvveti oluşturabilmek için teşkilatı, teşkilatlanmayı önemsemiş ve teşkilatçılığı her zaman ön planda tutmuştur. İyi bir teşkilatın ve doğru teşkilatlanmanın başarıya ulaştırdığını, başarısızlığın temelinde ise teşkilatsızlığın veya yetersiz teşkilatlanmanın olduğunu Mustafa Kemal Atatürk'ün yaşamının her döneminde görebilmekteyiz.
Teşkilatsız bir çalışma ile amaca ulaşılamaz. Amaç ve hedefin merkeze alındığı bir teşkilat ve teşkilatlanma ile başarı sağlanabilir. Maddi ve manevi yetersizliğin bile üstesinden gelebilecek tek güç doğru teşkilatlanmaktır. İyi bir teşkilat var olan tüm olumsuzlukları ve engelleri birbirlerinden güç alıp, amaçladıkları hedef doğrultusunda ortadan kaldırarak başarıya ulaşır. Teşkilat, gidilen yolda yalnız olmamaktır.
Örgütlenme kendi düşüncesinde olan diğer insanların varlığından güç almaktır. Ancak burada yine de liderin önemini unutmamak gerekir. Mustafa Kemal Atatürk de Türk milletini doğru bir amaç için aynı hedefe ulaşmak amacıyla örgütlemiş, eldeki insan ve maddi kaynakları harekete geçirmiş, gerekli iç ve dış dengeleri doğru kurarak, dış dostlukları da sağlayarak Türk milletinin gerçek anlamda önderi olmuştur. Ruhu şad olsun.
Bugüne geldiğimizde Mustafa Kemal Atatürkümüzün yaşadıklarından ve mücadele anlayışından öğreneceğimiz çok şeyler vardır. Türk milletini ve Türk yurtseverlerini, Türk gençlerini milletin istiklali ve istikbali için örgütlemek görevdir.
Hele hele Atatürk'ün kurduğu partinin mandacı anlayıştaki bir yönetim eline düştüğü ortamda görevimiz daha da ağır ve zordur. Ama hiçbir zaman umutsuz olmaya hakkımız yoktur. Bizim önderimiz en zor koşullarda dünya emperyalistlerinin ortak saldırılarına karşı Türk ulusunu tam bağımsızlık ve cumhuriyet için örgütleyip, tüm mazlum uluslar adına da emperyalizme diz çöktüren Gazi Mustafa Kemal Atatürk tür.
Bu durumda görev: YOL BELLİ! Yol hazırlığını buna göre yapmak ve Mustafa Kemal olmaktır.
Ama bu görev asker ve sivil kadın ve erkek tüm yurtseverlerin, BAĞIMSIZ TÜRKİYE DİYEN HAYDAR BAŞ'IN YETİŞTİRDİGİ KADROLARIN VE BTP'NİN YENİ GENÇ GENEL BAŞKANI SAYIN HÜSEYİN BAŞ'IN DA OMZUNDADIR…!
Kaynaklar:
-http://static.dergipark.org.tr/article-download/e800/f7e4/9378/imp-JA33RP94NJ-0.pdf?
-Değerli meslektaşım Yrd. Doç. Dr.M.Hakan Özçelik- İstanbul Aydın Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Florya Yerleşkesi, hakanozcelik@aydin.edu.tr
-Hüseyin Erikli; Em.Öğr.(Özel çalışma notları-Kaynakları)
- Atatürk ve tam bağımsızlık / 16.05.2020
- Mustafa Kemal gözüyle ‘zulüm' ve 'mazlumlar dünyası' / 06.05.2020
- Tam bağımsız Türkiye ve Ehlibeyt yolu / 30.04.2020