Kendi coğrafyamızda lider ve güçlü bir ülke olmamamızı sağlayarak bir politika izleyelim. Bu politikayı ortaya koyacak proje sahiplerinin ve vatansever kadroların önünü açalım.
Zira, AB uğrunda verilen tavizlere 'dur' denmezse, ortada bu birliğe girecek bir ülke kalmayabilir.
O bakımdan, uyanık olalım ve
unutmayalım ki:
Kuyumuzu kazmanın hesabı içindeki AB'ne gür sesiyle "hayır" diyen,
Şahsiyetli ve milli çıkarlarımızın korunmasına dayalı politikaları savunan,
Her biri birer devrim niteliğindeki plan ve projeleriyle Prof. Dr. Haydar Baş'ın önderliğinde kendi bölgemizde lider bir ülke yolunda ilerleyebiliriz.
Bu güç ve bu enerjiyle kâinat devleti olmamız uzak bir ihtimal değildir.
Yeter ki, "AB'ye endekslenmiş anlayışlara hayır" diyelim.
Seçim arifesinde bulunduğumuz şu günlerde BTP dışında bütün partiler ortak bir fikir etrafında buluşmaktadır. O ortak fikir, AB'dir. Birbirini devamlı surette eleştiren iktidar ve muhalefet, AB söz konusu olunca aynı fikirde bir araya gelmektedir.
Ancak AB; taviz üstüne taviz ve ardından tekrar taviz vermiş olmamıza rağmen kapıyı bir kez daha yüzümüze kapatmıştır. Bir bakanımız, "yakında ağzımızla kuş tutmamızı da isteyecekler" diyor. O kuşu tutsak bile, bize "üyelik müzakerelerine başlamak için belli bir tarih" vermek lûtfunda bulunmayacaklarını iyi bilelim.
Asıl mesele, bu hakikati kavramak ve daha farklı dünyalara yönelerek dış politikada milli çıkarlarımıza uygun ve eşit şartlarda kurulacak ilişkiler geliştirmektir.
Japonya Liberal Demokrat Partisi Genel Sekreteri Muraoka, Tansu Çiller'in başbakanlığı döneminde şöyle diyordu:
"Bayan başbakanınıza coğrafya dersi vermek isterdim. Çünkü ona göre Ankara'nın doğusunda hiç bir ülke yok. Hep batı, hep batı..."
Halbuki Türkiye'nin batıdan başka pek çok alternatifi vardır. Ortadoğu, Türkî Cumhuriyetler ve Uzakdoğu ülkeleri ile ticari iktisadi, askeri ilişkiler geliştirilebilir. Yeni ortaklıklara gidilebilir.
Bunları yapabilmek için asıl olan, bu yönde stratejiler belirleyecek olanların iktidara gelmesidir.
Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, Türkiye'nin kalkınmasının önünü açacak projeler BTP'nin projeleridir. Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifadesiyle, "Milletvekilleri dünyayı gezecek ve Türk insanının ürettiği mamullere pazar arayacaktır. İnsanımız topyekün bir üretim seferberliğine girecektir. Çünkü bu millet uydu olmaya değil, lider olmaya layıktır".
Zira, AB uğrunda verilen tavizlere 'dur' denmezse, ortada bu birliğe girecek bir ülke kalmayabilir.
O bakımdan, uyanık olalım ve
unutmayalım ki:
Kuyumuzu kazmanın hesabı içindeki AB'ne gür sesiyle "hayır" diyen,
Şahsiyetli ve milli çıkarlarımızın korunmasına dayalı politikaları savunan,
Her biri birer devrim niteliğindeki plan ve projeleriyle Prof. Dr. Haydar Baş'ın önderliğinde kendi bölgemizde lider bir ülke yolunda ilerleyebiliriz.
Bu güç ve bu enerjiyle kâinat devleti olmamız uzak bir ihtimal değildir.
Yeter ki, "AB'ye endekslenmiş anlayışlara hayır" diyelim.
Seçim arifesinde bulunduğumuz şu günlerde BTP dışında bütün partiler ortak bir fikir etrafında buluşmaktadır. O ortak fikir, AB'dir. Birbirini devamlı surette eleştiren iktidar ve muhalefet, AB söz konusu olunca aynı fikirde bir araya gelmektedir.
Ancak AB; taviz üstüne taviz ve ardından tekrar taviz vermiş olmamıza rağmen kapıyı bir kez daha yüzümüze kapatmıştır. Bir bakanımız, "yakında ağzımızla kuş tutmamızı da isteyecekler" diyor. O kuşu tutsak bile, bize "üyelik müzakerelerine başlamak için belli bir tarih" vermek lûtfunda bulunmayacaklarını iyi bilelim.
Asıl mesele, bu hakikati kavramak ve daha farklı dünyalara yönelerek dış politikada milli çıkarlarımıza uygun ve eşit şartlarda kurulacak ilişkiler geliştirmektir.
Japonya Liberal Demokrat Partisi Genel Sekreteri Muraoka, Tansu Çiller'in başbakanlığı döneminde şöyle diyordu:
"Bayan başbakanınıza coğrafya dersi vermek isterdim. Çünkü ona göre Ankara'nın doğusunda hiç bir ülke yok. Hep batı, hep batı..."
Halbuki Türkiye'nin batıdan başka pek çok alternatifi vardır. Ortadoğu, Türkî Cumhuriyetler ve Uzakdoğu ülkeleri ile ticari iktisadi, askeri ilişkiler geliştirilebilir. Yeni ortaklıklara gidilebilir.
Bunları yapabilmek için asıl olan, bu yönde stratejiler belirleyecek olanların iktidara gelmesidir.
Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, Türkiye'nin kalkınmasının önünü açacak projeler BTP'nin projeleridir. Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifadesiyle, "Milletvekilleri dünyayı gezecek ve Türk insanının ürettiği mamullere pazar arayacaktır. İnsanımız topyekün bir üretim seferberliğine girecektir. Çünkü bu millet uydu olmaya değil, lider olmaya layıktır".
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Hamza Baş / diğer yazıları
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü (2) / 25.07.2014
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü / 24.07.2014
- Aydınların zafiyeti / 13.02.2014
- İdareci kadroları seçerken / 25.12.2013
- Mevlana'yı anlamak / 20.12.2013
- Kim bir zalime yardım ederse / 17.12.2013
- Fransa'nın gerçeği / 26.12.2011
- Kapanmayan yara; Kerbela / 06.12.2011
- Ilımlı İslam deyince / 03.12.2011
- Vicdani red konusuna farklı bir bakış / 01.12.2011
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü / 24.07.2014
- Aydınların zafiyeti / 13.02.2014
- İdareci kadroları seçerken / 25.12.2013
- Mevlana'yı anlamak / 20.12.2013
- Kim bir zalime yardım ederse / 17.12.2013
- Fransa'nın gerçeği / 26.12.2011
- Kapanmayan yara; Kerbela / 06.12.2011
- Ilımlı İslam deyince / 03.12.2011
- Vicdani red konusuna farklı bir bakış / 01.12.2011