Diğer bir etken de emektir. Özellikle genç bir nüfusa sahip ülkemizde milyonlarca insan kahve köşelerinde, sokaklarda işsiz olarak dolaşmaktadır.
Bu âtıl duran emeği devreye koyarak çok rahatlıkla üretim hacmimizi hayal bile edemeyeceğimiz bir düzeye çıkartabiliriz. Bu işgücünün ciddi bir kısmının eğitimli olduğu düşünülürse olayın vahameti daha da iyi anlaşılacaktır. Milli Ekonomi Modeli'mizde biz bu bireyleri sadece ekonomide bir işçi olarak değerlendirmeyi düşünmüyoruz. Sermaye desteği çözüldüğünde bu işsiz kesim içerisinden ciddi bir kısmının müteşebbis olacağı, sanayici-üretici olacağı aşikardır.
Emisyon, emeği harekete geçirirDolayısı ile emisyon ile birlikte devreye konan bir âtıl emek beraberinde belki de yüzlerce insana iş sahası açacaktır. Avrupa'ya giden işçilerimiz yıllar sonra elde ettikleri birkaç kuruş ile sıfırdan işadamı konumuna gelebilmiştir. Yıllar sonra elde edilen bu kapital eğer devlet tarafından aynı insanlara kendi topraklarımızda sağlanmış olsa idi bugün bu insanlar Avrupa'yı değil kendi memleketini kalkındırmış olacaklardı. Ayrıca sadece işsiz kesim değil, çalışan kesim için düşünüldüğünde, sermaye artımı emeğin marjinal verimini de arttıracaktır. Bir diğer etken de hammaddedir. Kalkınmasını belli bir oranda başaran hiçbir ülke yoktur ki sahip olduğu yeraltı ve yerüstü kaynaklarını devreye koymamış olsun. Daha önce ifade ettiğimiz gibi sınırsız ve sürekli yenilenen kaynakların olduğu bir dünyada yaşıyoruz.
Madenler işletilerek satılmalıdırÖzellikle ülkemiz için düşünüldüğünde sahip olduğumuz yeraltı ve yerüstü kaynaklarını devreye koymadan kalkınmamız mümkün değildir. Eğer bir ülke sahip olduğu bu kaynakları yabancıların işletimine açıyor veya satıyorsa kendisi kalkınmayı düşünmüyor demektir. Eğer demirinizi, bakırınızı, çinkonuzu işletmiyor satıyorsanız, acaba kendi sanayiinizde ne kullanacaksınız? Zaten üretim dediğimiz şey, var olan bu kaynakların sermaye ile birlikte emeğin devreye konarak işlenmesi ve katma değer oluşturulmasından başka bir şey değildir. Bir diğer konu da tarımdır. Tarım başlı başına ele alınması gereken bir konudur. Bir işletme için önemli olan bir malı kaça sattığı değil ondan ne kadar kâr elde ettiğidir. Çünkü firmalar için hedef yüksek ciro değil elbette yıl sonunda çok kâr elde etmektir. Bu aynen ülkeler için de geçerlidir. İhracat yapmak önemli ama bu ihracatı en az ithalat ile elde etmek, yani dış ticaret fazlası sağlamak ülkeler için asıldır. Bu sebeple tarım kesimi en az ithalat ile en fazla ihracatın yakalanacağı kesimlerden biri olduğu için ülkelerin büyümesinde ve işsizliğe çözüm bulmasında son derece önemli bir sektördür.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLER:Prof. Dr. Qabil Manafov / Azerbaycan Devlet İkt. Üniv.MEM yekpare bir modelBugün biz çok gerekli ve güncel bir meselenin müzakeresi için toplandık. Ekonomik gelişme modeli aslında sadece bugünün sorunu değil. O, tarih boyunca, asırlar boyunca gündeme getirilmiş, toplumların ve devletlerin en önde gelen şahısları, ülkelerini ve halklarını seven bütün insanlar, düşünürler, bu sorunun etrafında düşünmüşler, kendi düşüncelerini bildirmişler. Hiç tesadüf değildir ki, Türk halkının, Türk milletinin büyük oğlu Prof. Dr. Haydar Baş, bu sorunun güncelliğini görerek, millet için, halk için yola çıkarak, bunu kendi araştırmalarının merkezine aldı. Bu araştırmanın, bu kitabın güncelliği şudur ki; bugünlerde birçok ekonomist, birçok bilim adamı sorunlara yalnızca mikro-ekonomik ya da makro-ekonomik açıdan veyahut yalnızca sosyal açıdan yaklaşıyorlar. Oysa Milli Ekonomi Modeli kitabının üstünlüğü ve de güncelliği şudur ki, Profesörümüz Haydar Baş, burada ekonomik, sosyal, mikro ve makro sorunları yekpare bir şekilde araştırmıştır. Sosyal ihtiyaçların sağlanması bizim profesörümüz Sayın Haydar Baş"ın da en önemli idealidir.
Bu âtıl duran emeği devreye koyarak çok rahatlıkla üretim hacmimizi hayal bile edemeyeceğimiz bir düzeye çıkartabiliriz. Bu işgücünün ciddi bir kısmının eğitimli olduğu düşünülürse olayın vahameti daha da iyi anlaşılacaktır. Milli Ekonomi Modeli'mizde biz bu bireyleri sadece ekonomide bir işçi olarak değerlendirmeyi düşünmüyoruz. Sermaye desteği çözüldüğünde bu işsiz kesim içerisinden ciddi bir kısmının müteşebbis olacağı, sanayici-üretici olacağı aşikardır.
Emisyon, emeği harekete geçirirDolayısı ile emisyon ile birlikte devreye konan bir âtıl emek beraberinde belki de yüzlerce insana iş sahası açacaktır. Avrupa'ya giden işçilerimiz yıllar sonra elde ettikleri birkaç kuruş ile sıfırdan işadamı konumuna gelebilmiştir. Yıllar sonra elde edilen bu kapital eğer devlet tarafından aynı insanlara kendi topraklarımızda sağlanmış olsa idi bugün bu insanlar Avrupa'yı değil kendi memleketini kalkındırmış olacaklardı. Ayrıca sadece işsiz kesim değil, çalışan kesim için düşünüldüğünde, sermaye artımı emeğin marjinal verimini de arttıracaktır. Bir diğer etken de hammaddedir. Kalkınmasını belli bir oranda başaran hiçbir ülke yoktur ki sahip olduğu yeraltı ve yerüstü kaynaklarını devreye koymamış olsun. Daha önce ifade ettiğimiz gibi sınırsız ve sürekli yenilenen kaynakların olduğu bir dünyada yaşıyoruz.
Madenler işletilerek satılmalıdırÖzellikle ülkemiz için düşünüldüğünde sahip olduğumuz yeraltı ve yerüstü kaynaklarını devreye koymadan kalkınmamız mümkün değildir. Eğer bir ülke sahip olduğu bu kaynakları yabancıların işletimine açıyor veya satıyorsa kendisi kalkınmayı düşünmüyor demektir. Eğer demirinizi, bakırınızı, çinkonuzu işletmiyor satıyorsanız, acaba kendi sanayiinizde ne kullanacaksınız? Zaten üretim dediğimiz şey, var olan bu kaynakların sermaye ile birlikte emeğin devreye konarak işlenmesi ve katma değer oluşturulmasından başka bir şey değildir. Bir diğer konu da tarımdır. Tarım başlı başına ele alınması gereken bir konudur. Bir işletme için önemli olan bir malı kaça sattığı değil ondan ne kadar kâr elde ettiğidir. Çünkü firmalar için hedef yüksek ciro değil elbette yıl sonunda çok kâr elde etmektir. Bu aynen ülkeler için de geçerlidir. İhracat yapmak önemli ama bu ihracatı en az ithalat ile elde etmek, yani dış ticaret fazlası sağlamak ülkeler için asıldır. Bu sebeple tarım kesimi en az ithalat ile en fazla ihracatın yakalanacağı kesimlerden biri olduğu için ülkelerin büyümesinde ve işsizliğe çözüm bulmasında son derece önemli bir sektördür.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLER:Prof. Dr. Qabil Manafov / Azerbaycan Devlet İkt. Üniv.MEM yekpare bir modelBugün biz çok gerekli ve güncel bir meselenin müzakeresi için toplandık. Ekonomik gelişme modeli aslında sadece bugünün sorunu değil. O, tarih boyunca, asırlar boyunca gündeme getirilmiş, toplumların ve devletlerin en önde gelen şahısları, ülkelerini ve halklarını seven bütün insanlar, düşünürler, bu sorunun etrafında düşünmüşler, kendi düşüncelerini bildirmişler. Hiç tesadüf değildir ki, Türk halkının, Türk milletinin büyük oğlu Prof. Dr. Haydar Baş, bu sorunun güncelliğini görerek, millet için, halk için yola çıkarak, bunu kendi araştırmalarının merkezine aldı. Bu araştırmanın, bu kitabın güncelliği şudur ki; bugünlerde birçok ekonomist, birçok bilim adamı sorunlara yalnızca mikro-ekonomik ya da makro-ekonomik açıdan veyahut yalnızca sosyal açıdan yaklaşıyorlar. Oysa Milli Ekonomi Modeli kitabının üstünlüğü ve de güncelliği şudur ki, Profesörümüz Haydar Baş, burada ekonomik, sosyal, mikro ve makro sorunları yekpare bir şekilde araştırmıştır. Sosyal ihtiyaçların sağlanması bizim profesörümüz Sayın Haydar Baş"ın da en önemli idealidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.