Suzy Liberman, Ortadoğu coğrafyasının Türk milletinin elinden çıkmasına sebep olan derin casusluk mesleğinin kitabını yazmış, Polonya doğumlu Yahudi kadın casus.
Osmanlı'nın Filistin'i kaybetmesinde başrol oynamış bir isim.
Bu casusluk faaliyetlerinin tüm detay ve belgeleriyle ele alındığı bir kitap, Atatürk tarafından 1935 yılında 40 bin adet olarak bastırılarak, tüm subay ve astsubaylara okutulması için dağıtılmıştır.
Bu olaylar yaşanırken Mustafa Kemal Atatürk, Süveyş Kanal Muharebe'sinde Osmanlı ordusunu komuta ediyordu.
Nili Yahudi yerel istihbarat örgütü, İngiliz ordusuna Osmanlı ordusunun geri planı hakkında bilgi aktarıyordu. Kudüs bu casusluk faaliyeti yüzünden kaybedilmişti.
Bu tarihsel arka planın tanığı olan Mustafa Kemal Atatürk, bu kitabı tüm subaylara dağıtılmasıyla kalmamış, 1937 yılında şunları söylemek durumunda kalmıştı:
"Şimdi kendimize kâfi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için, İslamiyet'in mukaddes yerlerinin Musevilerin ve Hristiyanların nüfuzunun altına girmesine mani olacağız.
Buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmeyeceğiz.
Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyet'e lakayt olmakla itham edildik. Fakat bu ithamlara rağmen Peygamberin son arzusunu yani, mukaddes toprakların daima İslam hâkimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız."
Türk ordusunun içerisine hiçbir casus faaliyeti tesir etmesin diye daha o yıllarda 40 bin adet olarak bastırılıp subaylara dağıtılan kitap ne oldu dersiniz?
Atatürk'ün 'şehit' edilmesinin ardından İnönü döneminde yasaklanarak toplattırılmıştır.
Türk ordusuna ilk büyük darbe daha o zaman, İnönü tarafından vurulmuştu.
Menderes hükümeti döneminde ise Atatürk'ün ordusu maalesef, NATO girdabında tümüyle etkisizleştirilmiştir.
Her türlü kumpasa rağmen Atatürk'ün izinden sapmayan Türk ordusunun şerefli subayları sayesinde 1974 harekâtı yapılmıştır.
Bu operasyon o dönemde NATO'ya rağmen yapılmış ve Atatürkçü generaller tarafından icra edilmiştir, bunu bir kenara not ediniz!
Daha sonra NATO ve bizim iş bilmez siyasetçilerimiz sayesinde Türk ordusu yeniden ABD'nin güdümüne girmişti.
İşte bu sayede sağ- sol olayları tezgâhlanacak ve sonrasında "Bizim çocuklar başardı" dedikleri 12 Eylül darbesi olacaktı.
Bu tarihten sonra ise ordu üzerinde büyük hesaplar içerisinde olan ABD, FETÖ elemanları aracılığı ile en kritik yerlere kadar girmeyi başaracaktı.
2002 sonrası ise, "Ne istediler de vermedik" dedikleri bu terör yapılanması sayesinde maalesef Türk Silahlı Kuvvetleri'miz NATO'nun ileri karakolu haline dönüştü.
Bir kez daha ve önemle altını çizmek isterim ki, Türk ordusunda görev yapan şerefli Atatürkçü subaylar, daima bu kirli işlerin dışında yer almışlardır.
15 Temmuz 2016 yılına gelmeden, Ergenekon ve Balyoz tertipleri olmasaydı, alçak FETÖ'cüler yine de bu darbeye cesaret edemeyeceklerdi.
Zira, büyük bir kumpas sonucu boş yere içeri atılan subayların tamamı sapına kadar Atatürkçü ve sonuna kadar vatansever insanlardı.
Demem o ki, aslında bu ordunun kurucu babası büyük önder Mustafa Kemal Atatürk, bu olaylar olmasın diye daha o tarihte reçeteyi önümüze koymuştu.
Bugün ve bundan sonra artık bu ve benzeri olaylar olmasın isteniyorsa takip edilecek tek yol, yine Atatürk'ün yolu ve şaşmaz ilkeleridir.
Bir yerden başlayalım ama nasıl ve nereden mi diyorsunuz?
Çok kolay.
Atatürk ilkelerinden bir milim sapmayacak olan siyasi iradeyi tesis etmekten.
Atatürk demeyen veya diyemeyenler bundan sonra sakın aday falan olmaya kalkmasın!
Bu kadar çektiğimiz yeter!
- Cumhurbaşkanı Erdoğan’a açık çağrı / 20.04.2025
- “Kürt sorunu vardır” diyen ajandır! / 17.04.2025
- Türkiye devleti değil, TÜRK devleti! / 16.04.2025
- İslam düşmanı Muaviye, ABD’ye ilham oldu! / 15.04.2025
- Haydar Baş’ı anmak ve anlamak / 14.04.2025
- Kıbrıs Türk’ün tapulu malıdır / 13.04.2025
- Para yok ki ‘BOYKOT’ olsun! / 10.04.2025
- Boykotu bırak satılanlara bak! / 08.04.2025
- ‘Selçuklu ve Osmanlı’yı tarikatlar batırdı’ / 07.04.2025