Bir insan düşünün ölüsünden bile korkup çekiniyorlar. Hem de vefat edeli pek de az olmamış, 80 yıl geçmiş üzerinden. Emperyalistlerin menfaatlerini gözetenler, basiretiyle ülkesinin aleyhine oynanan oyunları fark edip ilke ve inkılaplarıyla vicdansızların oyunlarını bozduğu için korkuyorlar Mustafa Kemal Atatürk'ten.
Ancak, emellerinden vazgeçmiş değiller. Emperyalist devletlere hizmette ısrarcı bu gruplar hedeflerinin önündeki engeli kaldıramadıkları için karalama yolunu seçmiş durumdalar.
Büyük Önder Mustafa Kemal'e atılan iftiralar, karalama kampanyaları sayamayacağımız kadar çok ne yazık ki! En çok dikkat çekenlerden biri meclis konuşmasındaki bir sözünü inanmak istedikleri ?inandırmak istedikleri- gibi yorumlamalarıdır.
Bakınız bu meşhur konuşmada Ata'mız ne diyor: "? Fakat bu prensipleri gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz."
Bazı ağzından bal damlayanlar (!) Atatürk'ün bu sözlerinin Kur'an-ı Kerim hakkında olduğunu iddia edip çok feci ve vebali büyük bir fitne çıkardılar.
Mustafa Kemal'in Kur'an'a verdiği değeri belki de birçoğumuz vermiyoruz. Hangimiz yedi yaşımızda hafız olduk?
İlk icraatlarından biri Kur'an meali hazırlatmak olan Mustafa Kemal 23 Nisan 1920'de TBMM'yi dualarla ve hatm-i şeriflerle açmıştır. İki gün öncesinde yayınladığı telgraftan Nutuk'ta uzun uzun bahseder. Telgrafta; Cuma namazına müteakip açılışın olacağını, vatanın her köşesinde hatm-i şeriflere başlanması gerektiğini, hatm-i şeriflerin son kısmının okunmasıyla ve kurban kesimine eşlik eden dualarla meclisin açılacağını ifade eder. (Hoş Geldin Atatürk, Prof. dr. Haydar Baş, s.482).
Örnekler çoğaltılabilir. Mustafa Kemal'in Kur'an ile olan ilişkisini çok iyi idrak etmeli ve doğru anlamalıyız. İman sahibi bir insana atılan iftira, sahibinin küfre düşmesine sebep olacağından fitne çıkaranların ne kadar düzgün Müslüman (!) olduklarını takdirinize bırakıyorum.
Atatürk bu sözünde Kürtçülüğü yaymak adı altında Milli Mücadele'ye karşı duruş sergileyen birtakım hocaların kitaplarından ve iddialarından söz etmektedir elbette.
Said Nursi'nin Kastamonu Lahikasında önemli bir yere dikkat çekmek isterim: "Ve müteaddit âyât-ı Kur'an'iyede sırât-ı müstakim kelimesi, bir mana-yı remziyle Risaletü'n-Nur'a manaca ve cifirce ima etmesi remze yakın bir ima ile, Risaletü'n-Nur şakirtlerinin taifesi, ahir zamanda o taife-i kübrâ-i âzamın ahirlerinde bir hizb-i makbul olacağını işâret eder diye def'aten birden ihtar edildi."
Birçoğumuz bir şey anlamıyoruz bu süslü cümleden değil mi? En büyük problemlerimizden biri de okuduğumuzu anlamaya çalışmamamızdan kaynaklanmıyor mu? Zaten Atatürk'ün Kur'an mealiyle önüne geçmek istediği de budur. İstedi ki bu millet yaşadığı dini doğru anlasın.
Said Nursi'nin ifadesine gelecek olursak her gün okuduğumuz Fatiha suresindeki 'sırat-ı müstakim' kelimesinin kendi eseri Risale-i Nur'u işaret ettiğini iddia ediyor. Sanırım Atatürk'ün ne demek istediğini daha iyi anlıyoruz artık.
Mustafa Kemal'in şahsında Cumhuriyetimize yapılan saldırılara karşı uyanık olmalıyız. Onun ilke ve inkılaplarıyla yol çizen, çözüm üreten liderlerin yanında yer almalıyız.
Günümüzde bu misyonu yüklenmiş Hoca Atatürk'ümüz var. Hoş Geldin Atatürk eseriyle gerçek Atatürk'ü bizlere tanıtan Prof. Dr. Haydar Baş var. Şimdi O'ndan da korkuyorlar. Emperyalizmi ve kapitalizmi reddederek tam bağımsızlık ruhuyla yola çıktığı için, ekonomik bağımsızlığımızın teminatı olabilecek bir projeye sahip olduğu için O'ndan da korkuyorlar. O'nu gizlemeye çalışıyorlar ancak güneş balçıkla sıvanmaz.
Seçimler çok yakın ve egemenlik kayıtsız, şartsız bizimdir. Gelin hep beraber iktidarı hak edene, işi bilene, tarihine sahip çıkana teslim edelim. Bağımsız Türkiye Partisi ve kadrosunu seçelim. Şüphesiz Prof. Dr. Haydar Baş ve yaverleriyle beraber bolluk, bereket içerisinde Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.
Ancak, emellerinden vazgeçmiş değiller. Emperyalist devletlere hizmette ısrarcı bu gruplar hedeflerinin önündeki engeli kaldıramadıkları için karalama yolunu seçmiş durumdalar.
Büyük Önder Mustafa Kemal'e atılan iftiralar, karalama kampanyaları sayamayacağımız kadar çok ne yazık ki! En çok dikkat çekenlerden biri meclis konuşmasındaki bir sözünü inanmak istedikleri ?inandırmak istedikleri- gibi yorumlamalarıdır.
Bakınız bu meşhur konuşmada Ata'mız ne diyor: "? Fakat bu prensipleri gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz."
Bazı ağzından bal damlayanlar (!) Atatürk'ün bu sözlerinin Kur'an-ı Kerim hakkında olduğunu iddia edip çok feci ve vebali büyük bir fitne çıkardılar.
Mustafa Kemal'in Kur'an'a verdiği değeri belki de birçoğumuz vermiyoruz. Hangimiz yedi yaşımızda hafız olduk?
İlk icraatlarından biri Kur'an meali hazırlatmak olan Mustafa Kemal 23 Nisan 1920'de TBMM'yi dualarla ve hatm-i şeriflerle açmıştır. İki gün öncesinde yayınladığı telgraftan Nutuk'ta uzun uzun bahseder. Telgrafta; Cuma namazına müteakip açılışın olacağını, vatanın her köşesinde hatm-i şeriflere başlanması gerektiğini, hatm-i şeriflerin son kısmının okunmasıyla ve kurban kesimine eşlik eden dualarla meclisin açılacağını ifade eder. (Hoş Geldin Atatürk, Prof. dr. Haydar Baş, s.482).
Örnekler çoğaltılabilir. Mustafa Kemal'in Kur'an ile olan ilişkisini çok iyi idrak etmeli ve doğru anlamalıyız. İman sahibi bir insana atılan iftira, sahibinin küfre düşmesine sebep olacağından fitne çıkaranların ne kadar düzgün Müslüman (!) olduklarını takdirinize bırakıyorum.
Atatürk bu sözünde Kürtçülüğü yaymak adı altında Milli Mücadele'ye karşı duruş sergileyen birtakım hocaların kitaplarından ve iddialarından söz etmektedir elbette.
Said Nursi'nin Kastamonu Lahikasında önemli bir yere dikkat çekmek isterim: "Ve müteaddit âyât-ı Kur'an'iyede sırât-ı müstakim kelimesi, bir mana-yı remziyle Risaletü'n-Nur'a manaca ve cifirce ima etmesi remze yakın bir ima ile, Risaletü'n-Nur şakirtlerinin taifesi, ahir zamanda o taife-i kübrâ-i âzamın ahirlerinde bir hizb-i makbul olacağını işâret eder diye def'aten birden ihtar edildi."
Birçoğumuz bir şey anlamıyoruz bu süslü cümleden değil mi? En büyük problemlerimizden biri de okuduğumuzu anlamaya çalışmamamızdan kaynaklanmıyor mu? Zaten Atatürk'ün Kur'an mealiyle önüne geçmek istediği de budur. İstedi ki bu millet yaşadığı dini doğru anlasın.
Said Nursi'nin ifadesine gelecek olursak her gün okuduğumuz Fatiha suresindeki 'sırat-ı müstakim' kelimesinin kendi eseri Risale-i Nur'u işaret ettiğini iddia ediyor. Sanırım Atatürk'ün ne demek istediğini daha iyi anlıyoruz artık.
Mustafa Kemal'in şahsında Cumhuriyetimize yapılan saldırılara karşı uyanık olmalıyız. Onun ilke ve inkılaplarıyla yol çizen, çözüm üreten liderlerin yanında yer almalıyız.
Günümüzde bu misyonu yüklenmiş Hoca Atatürk'ümüz var. Hoş Geldin Atatürk eseriyle gerçek Atatürk'ü bizlere tanıtan Prof. Dr. Haydar Baş var. Şimdi O'ndan da korkuyorlar. Emperyalizmi ve kapitalizmi reddederek tam bağımsızlık ruhuyla yola çıktığı için, ekonomik bağımsızlığımızın teminatı olabilecek bir projeye sahip olduğu için O'ndan da korkuyorlar. O'nu gizlemeye çalışıyorlar ancak güneş balçıkla sıvanmaz.
Seçimler çok yakın ve egemenlik kayıtsız, şartsız bizimdir. Gelin hep beraber iktidarı hak edene, işi bilene, tarihine sahip çıkana teslim edelim. Bağımsız Türkiye Partisi ve kadrosunu seçelim. Şüphesiz Prof. Dr. Haydar Baş ve yaverleriyle beraber bolluk, bereket içerisinde Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akda Kazancı / diğer yazıları
- Çareyi görmeyen millet / 15.03.2021
- Hoca Atatürk ve gül bahçesi / 11.11.2019
- Günümüzün başöğretmeni / 28.01.2019
- Hoca Atatürk’ü gizleyemezsiniz-II / 26.12.2018
- Hoca Atatürk’ü gizleyemezsiniz-I / 25.12.2018
- Öğrenciysen işin zor / 19.09.2018
- Atatürk'e neden iftira ediliyor? / 20.04.2018
- İnce hesaplar ve Türkiye / 04.04.2018
- Kadın nedir? / 19.01.2018
- Kudüs ve sorular / 12.12.2017
- Hoca Atatürk ve gül bahçesi / 11.11.2019
- Günümüzün başöğretmeni / 28.01.2019
- Hoca Atatürk’ü gizleyemezsiniz-II / 26.12.2018
- Hoca Atatürk’ü gizleyemezsiniz-I / 25.12.2018
- Öğrenciysen işin zor / 19.09.2018
- Atatürk'e neden iftira ediliyor? / 20.04.2018
- İnce hesaplar ve Türkiye / 04.04.2018
- Kadın nedir? / 19.01.2018
- Kudüs ve sorular / 12.12.2017