30 Ağustos Zafer Bayramı, 31 Ağustos Atatürk Vatandır Sempozyumu, 1 Eylül Kurban Bayramı? Birbirinden güzel dolu dolu üç gün?
Dini ve milli bayramları peşpeşe, büyük bir coşkuyla kutladık.
Bizlere bu günleri dopdolu yaşatan Prof. Dr. Haydar Baş Bey'e sonsuz teşekkürler.
Atatürk Vatandır sempozyumları serisinin ilki Trabzon Akçaabat'ta Hilton Oteli'nde gerçekleşti. Bundan sonra Türkiye'nin her yerinde yapılmaya devam edecek.
Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu nasıl yıllardır Birlik ve Beraberlik konferanslarıyla, Ehl-i Beyt sempozyumları ve panelleriyle, Milli Kahramanlar programlarıyla Türkiye'nin her köşesine birlik ve beraberlik tohumları ekip, milletimizi ayıktırmaya çalıştılarsa, Cumhuriyetimizin kurucusu, bizlere bağımsız bir devlet emanet eden liderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün de gerçek ve doğru yönlerini, delilleriyle birlikte ortaya koyacaklar.
Bu noktada atılan Yunan ve İngiliz istihbaratı kaynaklı bütün iftiraları ve kirli propagandaları bertaraf edecekler, sinsi oyunları deşifre edecekler; bizi dindar, hafız, Ehl-i Beyt soyundan olan, gerçekte maneviyat ehli olan Atatürk'le tanıştıracaklar.
Mustafa Kemal Atatürk'ün muhterem annesi Molla Zübeyde Hanım, iftira atıldığı gibi bir insan değil, tam tersine Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllardır delilleriyle belirttiği gibi Ehl-i Beyt soyundan gelen, son derece dindar, Kur'an aşığı, elinden Kur'an'ın ve tesbihin düşmediği, dedeleri içinde birçok maneviyat büyüğünün bulunduğu, Şeyhülislamların bulunduğu eli öpülesi mübarek bir annemiz? Onunla ilgili bir anıyı paylaşalım.
Kurtuluş Savaşı yıllarında annesinden bir süre uzak kalan Mustafa Kemal, Ankara'dan Cemal Bey'i (Bolayır) sık sık İstanbul'da Akaretler'de oturan annesine göndererek hatırını sordurmuş ve bu şekilde bir şeye ihtiyacı olup olmadığını öğrenmiştir.
Cemal Bey'in, Zübeyde Hanım'ı son ziyaretlerinden birinde artık iyice hastalanmış olan Zübeyde Hanım ona vasiyetnamesini hazırlatmış ve Cemal Bey'den bir istekte bulunmuştur:
"Evladım, ben öldükten sonra ruhuma her sene hatim okutmak üzere bir yere bir miktar para bırakmak isterim. Bunu nereye verelim?"
Cemal Bey biraz düşündükten sonra, "Peki, size iyi bir müessese göstereceğim. Arzu ederseniz sizinle oraya gidip görüşelim" demiş ve Zübeyde Hanım'a yardımcı olmuştur.
Ertesi gün Cemal Bey, o zaman Darüşşafaka müdürü olan Ali Kami Bey'i görerek Zübeyde Hanım'ın arzusunu ona iletmiştir. Ali Kami Bey, "Memnuniyetle teberrularını (bağışlarını) kabul ederiz" demiş; "Mektep esas defterine kaydını yaparak her sene arzusu veçhile hatim ettirip duasını yaparız" diye de eklemiştir.
Daha sonra, Cemal Bey ile Zübeyde Hanım Darüşşafaka'ya gitmişler. Müdür Ali Kami Bey bütün öğrencileri büyük salona toplamış ve kendilerine Paşa'nın annesini tanıtmıştır. Bundan sonra ilahiler ve dualar okunmuş, Zübeyde Hanım bu güzel karşılamadan çok memnun kalmıştır. Zübeyde Hanım vasiyetnamesinde Darüşşafaka'ya da bir miktar para bırakmıştır. (Altan Deliorman, Atatürk'ün Hayatındaki Kadınlar, İstanbul, 1999, s.29,30)
Daha sonra annesinin vasiyetini öğrenen Mustafa Kemal, her ölüm yıldönümünde annesine hatim okutup hatim okuyan hafıza zarf içinde bir miktar para vermeyi adet haline getirmiştir.
Hayatı zaten sürekli Kur'an okumak ve okutmakla geçen, öldükten sonra da Kur'an okutmaya devam edecek kadar Kur'an aşığı olan bir annemiz Molla Zübeyde Hanım?
Zübeyde Hanım'ın özel eşyaları, zemzem kabı, değişik tespihler, seccadeler ve Kur'an-ı Kerimlerdi. Evinde 2 adet Kur'an-ı Kerim vardı, biri duvarda özel koruması içinde asılı, diğeri ise evin baş köşesinde bir rahle üzerinde sürekli okumaya hazır vaziyette?
Son olarak, Zübeyde Hanım'ın vefatıyla ilgili Atatürk'ün gördüğü rüyayı aktaralım.
Tarih 15 Ocak 1923? Atatürk, yurt seyahatindedir ve o sırada Eskişehir'de bulunmaktadır. Gün ağarmak üzereyken emir eri Ali Çavuş'u çağırıp annesi hakkında, "Bir haber var mı?" diye sormuştur. Ali Çavuş, "Şifre geldi ama çözülmedi" diye yanıt verince, mavi gözleri çakmak çakmak olan Mustafa Kemal hafifçe başını kaldırıp Ali Çavuş'a hüzünle bakarak, "Annemin öldüğünü biliyorum. Bir rüya gördüm. Yeşil tarlalarda annemle dolaşıyordum. Birdenbire bir fırtına çıktı, anamı alıp götürdü" demiştir. Deşifre edilmiş telgraf kendine verildiği zaman gözlerini kapamış, derin bir nefes almış, başını hafifçe öne eğmiş, bir an düşündükten sonra, "İzmir'e gidiyoruz. Treni İzmit'e çevirsinler" talimatını vermiştir. (Ali Güler, Bir Dahi'nin Hayatı, İstanbul, 2000, s.43)
İslam'da Atatürk'ün gördüğü bu rüyalara "sadık rüya" denilmektedir ve bu herkese de nasip olmaz. Atatürk'ün hayatının birçok anında bu tür sadık rüyalar vardır.
Her yönüyle dini yaşayan ama bu yaşantısını, yaşadığı harikulade halleri siyasetine alet etmeyen, son derece mütevazı bir şahsiyet Mustafa Kemal Atatürk?
Tam Ehl-i Beyt soyuna yakışır bir hayat?
Dini ve milli bayramları peşpeşe, büyük bir coşkuyla kutladık.
Bizlere bu günleri dopdolu yaşatan Prof. Dr. Haydar Baş Bey'e sonsuz teşekkürler.
Atatürk Vatandır sempozyumları serisinin ilki Trabzon Akçaabat'ta Hilton Oteli'nde gerçekleşti. Bundan sonra Türkiye'nin her yerinde yapılmaya devam edecek.
Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu nasıl yıllardır Birlik ve Beraberlik konferanslarıyla, Ehl-i Beyt sempozyumları ve panelleriyle, Milli Kahramanlar programlarıyla Türkiye'nin her köşesine birlik ve beraberlik tohumları ekip, milletimizi ayıktırmaya çalıştılarsa, Cumhuriyetimizin kurucusu, bizlere bağımsız bir devlet emanet eden liderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün de gerçek ve doğru yönlerini, delilleriyle birlikte ortaya koyacaklar.
Bu noktada atılan Yunan ve İngiliz istihbaratı kaynaklı bütün iftiraları ve kirli propagandaları bertaraf edecekler, sinsi oyunları deşifre edecekler; bizi dindar, hafız, Ehl-i Beyt soyundan olan, gerçekte maneviyat ehli olan Atatürk'le tanıştıracaklar.
Mustafa Kemal Atatürk'ün muhterem annesi Molla Zübeyde Hanım, iftira atıldığı gibi bir insan değil, tam tersine Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllardır delilleriyle belirttiği gibi Ehl-i Beyt soyundan gelen, son derece dindar, Kur'an aşığı, elinden Kur'an'ın ve tesbihin düşmediği, dedeleri içinde birçok maneviyat büyüğünün bulunduğu, Şeyhülislamların bulunduğu eli öpülesi mübarek bir annemiz? Onunla ilgili bir anıyı paylaşalım.
Kurtuluş Savaşı yıllarında annesinden bir süre uzak kalan Mustafa Kemal, Ankara'dan Cemal Bey'i (Bolayır) sık sık İstanbul'da Akaretler'de oturan annesine göndererek hatırını sordurmuş ve bu şekilde bir şeye ihtiyacı olup olmadığını öğrenmiştir.
Cemal Bey'in, Zübeyde Hanım'ı son ziyaretlerinden birinde artık iyice hastalanmış olan Zübeyde Hanım ona vasiyetnamesini hazırlatmış ve Cemal Bey'den bir istekte bulunmuştur:
"Evladım, ben öldükten sonra ruhuma her sene hatim okutmak üzere bir yere bir miktar para bırakmak isterim. Bunu nereye verelim?"
Cemal Bey biraz düşündükten sonra, "Peki, size iyi bir müessese göstereceğim. Arzu ederseniz sizinle oraya gidip görüşelim" demiş ve Zübeyde Hanım'a yardımcı olmuştur.
Ertesi gün Cemal Bey, o zaman Darüşşafaka müdürü olan Ali Kami Bey'i görerek Zübeyde Hanım'ın arzusunu ona iletmiştir. Ali Kami Bey, "Memnuniyetle teberrularını (bağışlarını) kabul ederiz" demiş; "Mektep esas defterine kaydını yaparak her sene arzusu veçhile hatim ettirip duasını yaparız" diye de eklemiştir.
Daha sonra, Cemal Bey ile Zübeyde Hanım Darüşşafaka'ya gitmişler. Müdür Ali Kami Bey bütün öğrencileri büyük salona toplamış ve kendilerine Paşa'nın annesini tanıtmıştır. Bundan sonra ilahiler ve dualar okunmuş, Zübeyde Hanım bu güzel karşılamadan çok memnun kalmıştır. Zübeyde Hanım vasiyetnamesinde Darüşşafaka'ya da bir miktar para bırakmıştır. (Altan Deliorman, Atatürk'ün Hayatındaki Kadınlar, İstanbul, 1999, s.29,30)
Daha sonra annesinin vasiyetini öğrenen Mustafa Kemal, her ölüm yıldönümünde annesine hatim okutup hatim okuyan hafıza zarf içinde bir miktar para vermeyi adet haline getirmiştir.
Hayatı zaten sürekli Kur'an okumak ve okutmakla geçen, öldükten sonra da Kur'an okutmaya devam edecek kadar Kur'an aşığı olan bir annemiz Molla Zübeyde Hanım?
Zübeyde Hanım'ın özel eşyaları, zemzem kabı, değişik tespihler, seccadeler ve Kur'an-ı Kerimlerdi. Evinde 2 adet Kur'an-ı Kerim vardı, biri duvarda özel koruması içinde asılı, diğeri ise evin baş köşesinde bir rahle üzerinde sürekli okumaya hazır vaziyette?
Son olarak, Zübeyde Hanım'ın vefatıyla ilgili Atatürk'ün gördüğü rüyayı aktaralım.
Tarih 15 Ocak 1923? Atatürk, yurt seyahatindedir ve o sırada Eskişehir'de bulunmaktadır. Gün ağarmak üzereyken emir eri Ali Çavuş'u çağırıp annesi hakkında, "Bir haber var mı?" diye sormuştur. Ali Çavuş, "Şifre geldi ama çözülmedi" diye yanıt verince, mavi gözleri çakmak çakmak olan Mustafa Kemal hafifçe başını kaldırıp Ali Çavuş'a hüzünle bakarak, "Annemin öldüğünü biliyorum. Bir rüya gördüm. Yeşil tarlalarda annemle dolaşıyordum. Birdenbire bir fırtına çıktı, anamı alıp götürdü" demiştir. Deşifre edilmiş telgraf kendine verildiği zaman gözlerini kapamış, derin bir nefes almış, başını hafifçe öne eğmiş, bir an düşündükten sonra, "İzmir'e gidiyoruz. Treni İzmit'e çevirsinler" talimatını vermiştir. (Ali Güler, Bir Dahi'nin Hayatı, İstanbul, 2000, s.43)
İslam'da Atatürk'ün gördüğü bu rüyalara "sadık rüya" denilmektedir ve bu herkese de nasip olmaz. Atatürk'ün hayatının birçok anında bu tür sadık rüyalar vardır.
Her yönüyle dini yaşayan ama bu yaşantısını, yaşadığı harikulade halleri siyasetine alet etmeyen, son derece mütevazı bir şahsiyet Mustafa Kemal Atatürk?
Tam Ehl-i Beyt soyuna yakışır bir hayat?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025