Atatürk, eleştirenlere nasıl davranırdı?

Lider olmak ta zor, devlet adamı olmak ta!Türk milleti maalesef uzun zamandır gerçek devlet adamından ve gerçek liderden mahrum olarak bu günlere gelmek zorunda kaldı. Türk milletinin sıçrama yapmasının önündeki tek engel de beklide buydu. Kasıtlı veya kasıtsız Türk milleti gerçek devlet adamlarından gerçek liderlerden mahrum bırakıldı.Türk milleti son dönemde yalnızca 1923-1938 dönemlerinde gerçek bir lider tarafından yönetildi. Bu dönemde bahsini ettiğim sıçramayı gerçekleştirdi. 1938 yılına gelindiğinde Osmanlıdan kalan bütün borçlar ödenmiş, yüzde yüz yerli sermaye ve emekle uçak üretilip Avrupa'ya ihraç eder noktaya gelinmişti.Çünkü ülke gerçek bir lider ve gerçek bir devlet adamı tarafından yönetiliyordu.Bu devlet adamı için kendi milletini ve devletinin çıkarları her şeyin üstündeydi.Çiftçisine fırça atmıyordu. Yanlışını kabul ediyor, diktatör gibi davranmıyordu. Milletin cumhurbaşkanı olduğunu biliyor, bu millete hizmet edebilmek için gayret gösteriyordu. Türk milletinin kendisi için yaşadığını değil, kendisinin Türk milleti için yaşadığını var olduğunu düşünüyordu.Sizin anlayacağınız günümüzdekiler gibi milletine fırça atan, sıkıntılarını ifade etmek isteyenleri aşağılayan bir lider değildi Atatürk.Atatürk'ün günümüzdeki liderlerden farkı anlaşılabilsin diye yaşanmış çarpıcı bir olaydan bahsetmek istiyorum.Atatürk oldukça kalabalık bir grupla yemek yerken aynı zamanda ülke sorunları tartışılıyordu. Milli eğitim konularıyla çok yakından ilgilenen Dr. Reşit Galip Bey de bu yemekte bulunuyordu. Reşit Galip Bey, eğitimdeki uygulamaları ve Milli Eğitim Bakanı Esat Bey'i çok sert bir üslupla eleştirmeye başladı.  Yüzündeki gerginlikten Atatürk'ün ziyadesiyle rahatsız olduğu anlaşıldığı halde Reşit Galip Bey susmak bir yana daha da hararetli bir şekilde Milli Eğitim Bakanı Esat Bey'i gıyabında eleştirmeye devam ediyordu.Atatürk hiddetli bir şekilde Reşit Galip Bey'e:"Esat Bey benim hocamdır ve kendisi burada yok. Onun hakkında bu sözleri söyleyemezsin" dedi.Dr. Reşit Galip Bey bu uyarıya rağmen eleştirilerine devam edince tartışma büyüdü ve Atatürk, Reşit Galip Bey'i sofradan kovdu. Dr. Reşit Galip Bey ne yapsa beğenirsiniz?Reşit Galip, masadan kalkmayı kabul etmedi ve yerinden kıpırdamadı.Masanın etrafındakiler korkulu bakışlarla neler alacağını düşünürlerken Reşit Galip Bey Atatürk'e;"Burası sizin değil, milletin sofrasıdır... Ve Cumhuriyet döneminde eleştiri yapmak serbesttir" dedi.Bunun üzerine Atatürk, ancak gerçek bir liderin ve gerçek bir devlet adamının gösterebileceği örnek bir tavır gösterdi ve sofradan kalktı. Herkes şaşırmış bir durumda birbirlerine bakışırlarken yaverler Atatürk'ten bir haber getirdiler."Gazi Hazretleri sofranın kendileri varmış gibi devamını arzu ediyorlar. Lütfen herkes kalsın."Bu olay üzerinden kısa bir süre geçmişken Atatürk, Dr. Reşit Galip Bey'i Milli Eğitim Bakanı yapar. Kendisine yemekteki olay anımsatıldığında ancak gerçek bir liderin ve gerçek bir devlet adamının gösterebileceği tavrı yine gösteriyor ve "Reşit Galip çok akıllı bir genç, eğitimi O düzeltir" diyor. İşte gerçek Atatürk?İşte gerçek lider?İşte gerçek devlet adamı?Artık lan, lun diye konuşanları bu fotoğrafta nereye koyacağını Türk milleti karar versin?