Asıl sermaye ırkçılığı yapan sayın Erdoğan

Yazımın başlığına şaşırabilirsiniz ve şaşırmakta da haklısınız.Çünkü "Sermaye ırkçılığı" ifadesini kullanan kişi Sayın Başbakan'dı.Bizim burada kastettiğimiz gerçek şu: "Sayın Erdoğan yerli sermayenin önünü açıcı hiçbir atılım yapmazken, AB ve IMF'nin tavsiyelerine uyarak yabancı sermayenin önündeki bütün engelleri kaldırmaktadır. Ekonominin iyiye gitmesinin tek çaresi olarak yabancı sermayeyi göstermektedir. Müzakere çerçeve belgesi ve de Katılım Ortaklığı Belgesiyle Batılılara verilen sözlere  ve de atılan imzalara bakılırsa önümüzdeki günlerde ülkemizde yabancı sermayenin hakimiyeti daha da fazlalaşacak."Yani Sayın Erdoğan, yerli sermayeyi savunanlara "sermaye ırkçısı" yakıştırmasını yaparken, kendisi ve de kabinesi "yabancı sermaye ırkçılığı"nın zirvesini yaşıyorlar.Hükümette "yabancı olsun da nasıl olursa olsun" mantığı hakim.Getirdiği götürdüğünden kat kat fazla olan yabancı sermaye aşkı, maalesef ihmal edilen yerli üreticinin perişan olmasına ve de dışarıya kaçmasına sebep oluyor. Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, son 5 yılda doğrudan yatırım olarak dışarıya çıkan sermaye tutarının 4.27 milyar dolar olduğunu açıkladı.Artan enerji, istihdam, vergi gibi maliyetler, iç pazarda para darlığından kaynaklanan tüketim daralması ve vatandaşın alım gücündeki azalma, döviz kurlarındaki düşüş sebebiyle ihracatta yaşanan sıkıntılar, ithalattaki cazibe, yerli üreticiyi dışarıya kaçmaya zorluyor.Gelen yabancı sermaye ise iç piyasadaki bahsettiğimiz sıkıntılardan dolayı üretim ve istihdama faydalı olmak için değil, ya karlı kamu kurumlarımızı almak, ya maden arazilerimizi ve gayrımenkullerimizi satın almak, ya da para ile para kazanmak için geliyor.Müzakerelerin başlaması ile birlikte AB, hükümetten kamu ihalelerinde yabancıların önündeki engellerin kaldırılması konusunda da taleplerde bulunuyor. Önümüzdeki günlerde kamu ihalelerine bile yabancı şirketler yerli sermayeyle eşit şartlarda girmeye başlayınca, yerli üreticiler buradan da darbe yeyince durum daha da vahim hale gelecek. Yerli sermayenin yaşadığı zorlukları, yerli firmaların ifadeleriyle anlattığımız zaman, hükümet yetkilileri pek dikkate almıyor. Biraz daha dikkatlerini çekme babından onların aşık olduğu yabancı sermayenin bir yetkilisinin ifadeleriyle yerli üretimi anlatalım.Türkiye'deki üretimlerini her geçen gün kısmaya çalışan Goodyear firmasının sözcüsü Nedret Türkkuşu, bunun sebebi olarak, Türkiye'de üretim yapmanın yabancı sermayeli bir kuruluş için artık cazibesini kaybetmesini gösteriyor.Ağır ekonomik şartlar sebebiyle yerli üreticilerini dışarıya kaçıran bir ülkenin, üretim ve istihdam amaçlı yabancı sermaye çekmesi zaten imkansızdır.Devlet Bakanı Ali Babacan, 3 milyar dolara yakın doğrudan yabancı sermaye çektiğini ifade ederek övünmekle meşgulken, diğer taraftan para piyasalarında bulunan 48 milyar dolara yakın yabancı sıcak paranın 1 yılda en az yüzde 30 kazanarak gelen paranın 5 katını götürdüğü gerçeğini sümenaltı etmektedir. Gerçekler gizleniyor, zararlar gözden kaçırılıyor. Özelleştirmelerde yaşananları gayet iyi biliyorsunuz. Çünkü yapılan peşkeşler ayan beyan ortada, hükümet artık gizleme ihtiyacı bile hissetmiyor.Bütün bunlar yabancı sermaye sevdasından, diğer bir deyimle "yabancı sermaye ırkçılığı" sebebiyle yapılıyor. Halbuki olması gereken milli proje ve de kaynaklarla yerli üreticinin kalkındırılmasıdır. Yerli üretici güçlenmeden, üretim olmadan, ihracat olmadan ne borçlarımızı ödeyebiliriz, ne istihdam problemini çözebiliriz, ne de bütçemizi denkleştirebiliriz. Hükümet, "kaynak yok, bu sebeple yabancı sermaye" diyor.BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş ise "Türkiye'nin 3 katrilyon dolarlık yer altı ve yerüstü kaynağı var, bu kaynaklar, değil Türkiye'yi  dünyayı kıyamete kadar bakar" diyor.Yapılan araştırmalar, bilimsel gerçekler Sayın Baş'ı haklı çıkarıyor. Hiçbir gelişmiş ülkenin başkalarının sermayesiyle kalkınmadığı gerçeğinden yola çıkarsak, Sayın Baş'a ve de kadrosuna fırsat verilmesi yerinde ve doğru bir karar olacaktır.