2001 ekonomik krizi baş göstermiş, devreye giren Derviş politikaları ile Türkiye uzun vadede intihar şurubunu içmişti.
IMF ve DB aklı ile yetiştirilen Derviş'e o dönemin siyasetçileri kırmızı halılar sermişti.
Onu bırakın bir tarafa, "alınan kararları daha o gelmeden biz aldık" diyerek adeta Derviş'i korumaya alan Masum Türker'di.
Alınan mübarek kararların tamamı, 24 Ocak ekonomik intihar kararlarının tıpatıp aynısıydı.
Mandacılık deniyor ya… Bundan daha büyük bir mandacılık olamaz! Nedenini hemen söyleyeyim.
Piyasada özgürce dolaşması gereken kan mesabesindeki para, bu yasalarla piyasanın damarlarından çekilmiş, Türkiye ekonomisi morga gönderilmişti.
Tam bir ihanet yasası olduğu halde halen daha bugün bile iktidar ve muhalefet tarafından tek bir kelime dahi eleştirilmeyen bu politikalara bir tek siyasetçi bayrak açmıştı, Prof. Dr. Haydar Baş.
Güya ülkeyi refaha kavuşturacağı telkin edilen bu politikaların şah damarımıza kılıç sallayan en kritik anlaşması şuydu: MB kanunu.
Madde 52
MB Açık piyasa işlemlerini, yalnızca para politikası amaçları için yürütür ve Hazineye, kamu kurum ve kuruluşları ile diğer kurum ve kuruluşlara kredi amacıyla yapılamaz.
Madde 56
Banka, Hazine ile kamu kurum ve kuruluşlarına avans veremez ve kredi açamaz. Hazine ile kamu kurum ve kuruluşlarının ihraç ettiği borçlanma araçlarını birincil piyasadan satın alamaz.
Banka, bu kanunla yetki verilen işlemler dışında avans veremez ve kredi açamaz, vereceği avans ve açacağı kredi teminatsız veya karşılıksız olamaz, her ne şekilde olursa olsun kefil olamaz ve doğrudan kendisi ile ilgili işlemler dışında teminat veremez.
Anladınız değil mi?
MB piyasanın atar damarlarından kılcal damarlarına kadar tüm kesimleri beslemesi gerek para enstrümanını bu yasa ile tamamen dış güçlerin, daha doğrusu finans lordların insafına teslim etti.
Dolar bu dönemden sonra tamamen başıboş bırakılarak, yani dalgalı kur rejimi denilen mandacı bir kasırgaya emanet edildi.
Ve bugün yaşananlar ortada.
Diğer taraftan deniliyor ki, MB Hazine'ye doğrudan para kaynağı yaratamaz!
MB kamu bankaları ve kurumlarına aynı şekilde doğrudan kaynak aktarımı yapamazmış.
Neden yapamazmış?
Yaparsa özel yabancı bankalar ve onların sermayesine kimsenin ihtiyacı olmayacak.
Özetin özetini anlaşılır kılmak için yazıyorum.
Ayrıca, Hazine tarafından piyasaya çıkarılacak olan tahvil türevlerine ilk elden MB sahip olamayacak.
Keza kamu bankaları da…
Bu anlattıklarım sadece bugünkü kapitalist sistem içerisinde en az hasarla krizleri atlatabilmenin formülü elbette.
Kapitalist sistemin en bonkörce uygulandığı ülkemizde faizler, yüksek enflasyon ve işsizlikte dünya şampiyonuyuz.
Demem o ki, mandacılığın daniskası olan bu vahşi kapitalizmden kurtulmak için bir "kurtuluş savaşı" verilmeden herkes boş konuşur!
Bu sistem paramızı tıpkı kölelik döneminde esir edilen insanlar gibi tamamen fonksiyonsuz, işlevsiz ve zavallı bir hale getirmektedir.
Bu sistemle devam edeceğini deklare eden siyaset bence Yüce Divan'da yargılanmalı.
Bu çıkmaz caddenin ucunda beliren aydınlık pırıltı ise, BTP Lideri Hüseyin Baş'ın seslendirdiği ve parti programı haline getirilen, Milli Ekonomi Modeli'dir.
Bunun dışında çıkış da, kurtuluş da yoktur!
Hüseyin Baş Bey, "Asgari ücreti çok rahat 10 bin TL yaparız" derken, bunun sistemin gereği olarak verilmesinin gereğine dikkat çekiyor.
Bilmem anlatabildim mi Sayın Abdullah Çiftçi.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan’a açık çağrı / 20.04.2025
- “Kürt sorunu vardır” diyen ajandır! / 17.04.2025
- Türkiye devleti değil, TÜRK devleti! / 16.04.2025
- İslam düşmanı Muaviye, ABD’ye ilham oldu! / 15.04.2025
- Haydar Baş’ı anmak ve anlamak / 14.04.2025
- Kıbrıs Türk’ün tapulu malıdır / 13.04.2025
- Para yok ki ‘BOYKOT’ olsun! / 10.04.2025
- Boykotu bırak satılanlara bak! / 08.04.2025
- ‘Selçuklu ve Osmanlı’yı tarikatlar batırdı’ / 07.04.2025