Geçtiğimiz hafta sonu Gaziantep’te dostlarımızla buluştuk. Muhteşem Antep yemeklerinden yedik ve uzun uzun sohbet ettik. Güler yüzlü hoş sohbet insanlardır Antepliler. Ama hepsi çok dertliydiler.
Kilis’ten gelenler fırlayan ev kiralarından bahsettiler. Okumaya gelen öğrencilerin kiralayacak ev bulamadıklarından… Hastanelerde Türk vatandaşlara yer kalmadığından… Sokaklarda Kilisli’den çok Suriyeli olduğundan...
Ben onların söylediklerini yazıyorum. Yaşayıp acısını çeken şimdilik onlar. Diyorlar ki: “Suriyeliler suç bile işleseler hemen salıveriliyorlar!”
Vallahi çok şaşırdım. Zaten pek çoğunun da kimliği yokmuş.
Düşünsenize; Allah korusun, biri kalksa bir vatandaşımızı öldürse, onu yargılayacağınız bir kimliği yok. Zaten anladığım kadarıyla sınır yol geçen hanı gibi… Adam suçu işleyip geldiği yere geri dönse bizim vatandaşımız kim vurduya gidecek.
Ya Hu ben anlamıyorum… Bizim düşünme melekemize ne oldu? Hangi dağa kaçtı? Hangi inek içti?
Küçücük bir soru sorun kendinize, küçük bir modelleme yapalım. Evinizin kapısını açık bırakıp her gelene geç diyor musunuz? Hırlısını, hırsızını hiç düşünmeden içeri alıyor musunuz?
Hadi birkaç küçük soru daha…
Başbakanımızın kapısında kaç koruma duruyor? Bırakın hırsızı, kimlikli, sabıkasız sade bir Türk vatandaşı olarak siz başbakanımızın evine elinizi kolunuzu sallayarak girebiliyor musunuz?
Peki niye devletimizin Suriye sınırından her gelen geçebiliyor?
Niye konu bu ülke olunca kimse hesap sormuyor?
Bu ülkenin idaresi bu iktidara emanet değil mi? Bu sizin emanetiniz değil mi?
Kilis’ten gelenler fırlayan ev kiralarından bahsettiler. Okumaya gelen öğrencilerin kiralayacak ev bulamadıklarından… Hastanelerde Türk vatandaşlara yer kalmadığından… Sokaklarda Kilisli’den çok Suriyeli olduğundan...
Ben onların söylediklerini yazıyorum. Yaşayıp acısını çeken şimdilik onlar. Diyorlar ki: “Suriyeliler suç bile işleseler hemen salıveriliyorlar!”
Vallahi çok şaşırdım. Zaten pek çoğunun da kimliği yokmuş.
Düşünsenize; Allah korusun, biri kalksa bir vatandaşımızı öldürse, onu yargılayacağınız bir kimliği yok. Zaten anladığım kadarıyla sınır yol geçen hanı gibi… Adam suçu işleyip geldiği yere geri dönse bizim vatandaşımız kim vurduya gidecek.
Ya Hu ben anlamıyorum… Bizim düşünme melekemize ne oldu? Hangi dağa kaçtı? Hangi inek içti?
Küçücük bir soru sorun kendinize, küçük bir modelleme yapalım. Evinizin kapısını açık bırakıp her gelene geç diyor musunuz? Hırlısını, hırsızını hiç düşünmeden içeri alıyor musunuz?
Hadi birkaç küçük soru daha…
Başbakanımızın kapısında kaç koruma duruyor? Bırakın hırsızı, kimlikli, sabıkasız sade bir Türk vatandaşı olarak siz başbakanımızın evine elinizi kolunuzu sallayarak girebiliyor musunuz?
Peki niye devletimizin Suriye sınırından her gelen geçebiliyor?
Niye konu bu ülke olunca kimse hesap sormuyor?
Bu ülkenin idaresi bu iktidara emanet değil mi? Bu sizin emanetiniz değil mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Seçil Mumcuoğlu / diğer yazıları
- Kimliğimiz en büyük gücümüzdür / 09.04.2025
- Kurban Bayramı notları / 18.06.2024
- Hüseyin Baş ile adım adım Anadolu ve Çanakkale Destanı… / 29.08.2023
- Hüseyin Baş ile adım adım Anadolu / 21.07.2023
- Özlemle / 14.04.2023
- Asgari ücret müjde mi, hayal kırıklığı mı? / 26.12.2022
- Kader / 18.10.2022
- Şaka değil, kapıdaki açlık / 25.07.2022
- Allah’ım afetsiz ver / 11.07.2022
- Haydar Baş Üniversitesi -II- / 23.04.2022
- Kurban Bayramı notları / 18.06.2024
- Hüseyin Baş ile adım adım Anadolu ve Çanakkale Destanı… / 29.08.2023
- Hüseyin Baş ile adım adım Anadolu / 21.07.2023
- Özlemle / 14.04.2023
- Asgari ücret müjde mi, hayal kırıklığı mı? / 26.12.2022
- Kader / 18.10.2022
- Şaka değil, kapıdaki açlık / 25.07.2022
- Allah’ım afetsiz ver / 11.07.2022
- Haydar Baş Üniversitesi -II- / 23.04.2022