İlkokul çağındaki bir yavrumuz, karne gününde 'Karne hediyen nedir?' sorusuna 'Annem bana karne hediyesi olarak et almış' cevabını veriyor.
Anne, yavrusuna karne hediyesi olarak ayakkabı alamamış, takım elbise alamamış, gömlek alamamış, yarıyıl tatili boyunca okuması için kitap alamamış, hele bisiklet almayı hayal bile edememiş.
Kim bilir kaç aydır, kaç haftadır çocuğunun canı çektiği, annenin ise almak için can attığı bir miktar eti, bir miktar kıymayı çocuğuna karne hediyesi olarak almış ve yavrusunu sevindirmiş.
Çocuklarına bir miktar et almak için can atan, hayalini kuran ama karne hediyesi olarak bile olsa alamayan annelerin, ailelerin sayısını hayal edebiliyor muyuz?
'Annem bana karne hediyesi olarak et almış.'
Bu cümle, bacak kadar çocuğun bu cümlesi, öyle büyüdü öyle kocaman oldu ki, öyle tonlarca ağırlığa ulaştı ki, Edirne'den Ardahan'a, Sinop'tan Anamur'a bütün bir ülkeyi sekiz şiddetinde bir deprem kadar salladı.
Bu şiddetli sallantıdan Ankara'da oturan iktidar sahiplerinin etkilenip etkilenmedikleri, haberdar olup olmadıkları noktasında tahminler muhtelif.
Bu ülkenin çocuklarını, bu ülkenin geleceği olan çocuklarını, bir lokma ete muhtaç eden etkili ve yetkililerin, vicdanlarında bir sarsıntı olup olmadığı da gerçekten merak edilen konular arasında yerini almış oldu.
Karne hediyesi olarak 'Annem bana et almış' cümlesini işiten geniş kitleler, gayri ihtiyari olarak, iktidar çevresinde çöreklenmiş olan bir avuç mutlu azınlığın şatafatlı ve debdebeli ve dahi israf içinde yüzen yaşantılarını hatırladılar.
'Annem bana et almış' derken gözleri parlayan ve neredeyse sevinç çığlıkları atacak olan o yavrunun haline şahit olan geniş kitleler, milyar dolarlık sermayeli devasa şirketlerin vergi borçlarının silinmesini acı acı hatırladılar, uçuş garantili, geçiş garantili ve yatış garantili havaalanlarına, tünel ve köprülere ve dahi hastanelere yıllar boyu ödenecek olan milyon dolarları düşündüler.
21. yüzyılın ilk çeğreği biterken, bu ülkede anneler, bu memlekette aileler, çocuklarına karne hediyesi olarak artık, giyim-kuşam malzameleri, ayakkabı-bot, ya da çocukların en çok sevinecekleri bisiklet falan alamıyorlar, ancak bir miktar, bir parça et alabiliyorlar.
Hacım, bilmem ki sen de duydun mu o çocuğun sesini ve eve et alındığı için masum yüzünde beliren gülümsemesini görebildin mi?
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025