Bu anayasa darbe anayasasıdır diyenler Anayasa'ya en çok değişiklik darbesi vuranlar olduğunu biliyor muydunuz? Yıllara baktığımızda; 2001, 2002, 2004, 2005, 2006, 2007, 2010 ve 2011 yıllarında değişiklik yapılmış. AKP döneminde Anayasa'nın 27. maddesinde değişiklik yapılmış. Ecevit hükümeti zamanında olsa da 2001 yılı değişiklik teklifinin altında da AKP milletvekillerinin de imzası var. Yargıdan eğitime, mülkiyet hakkından, temel haklara, çalışma ve sendikal haklar, siyasi haklar, seçme ve seçilme, TBMM'nin faaliyetlerine Cumhurbaşkanı ile ilgili hükümler, MGK, YÖK, RTÜK, Yargı vs. neredeyse her alanda değişiklik yapıldı.
2001 yılı değişiklikleri ile birlikte anayasanın onlarca maddesinin değiştirilmesinde AKP'lilerin oyu var. Değişiklik rekoru kıran AKP. Yine "Bu anayasayı tanımıyorum" diyen AKP'nin bakanı. Anayasa değişikliğinde ölçü öz olarak; kanundan daha üst hukuk normuna toplumsal ihtiyaç duyulmasıdır. Başkanlık sistemi halkın bininci gündemi bile değilken birinci gündemi gibi gösterilmesinin hesabını millet neden sormaz anlamak mümkün değil. Bir bakan çıkıp da biz milletimize şu hizmeti yapmak istiyoruz ama bu darbe anayasasının şu maddesi ayağımıza bağ oluyor diyebildi mi? Diyemez çünkü anaysa millete, değil engel olmayı hizmeti emrediyor.
Ülkede gelir adaleti mi sağlamak istiyorsunuz? İşte size anayasa hükmü: "MADDE 55Ücret emeğin karşılığıdır.
Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır..."
Ya da biz Güneydoğu sorununun çözümü için bahane arıyorsanız işte size ilgili madde: "MADDE 10Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir..."
Herkesin şikayet ettiği sağlık sisteminin sebebi yoksa Anayasa mı? Hemen bakalım: "MADDE 56Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir."
Demek ki sorun anayasanın verdiği ödevi yapamayan iktidarda.
En çok kullanılan bahanelerden biri de biz daha özgür bir anaysa yapmak istiyoruz sloganıdır.
Alın size özgür anayasal hükmü: "MADDE 25Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.
Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz."
Devamı maddelerde de düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti güvence altına alınıyor ve "herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir" deniyor.
Şu işe bak ki halkın en acil gündemi de anayasanın gündemiymiş. Üstelik iktidara halkın acil gündemleri ile ilgili olabildiğince geniş yetki ve görev vermiş. (Devam edecek)?
2001 yılı değişiklikleri ile birlikte anayasanın onlarca maddesinin değiştirilmesinde AKP'lilerin oyu var. Değişiklik rekoru kıran AKP. Yine "Bu anayasayı tanımıyorum" diyen AKP'nin bakanı. Anayasa değişikliğinde ölçü öz olarak; kanundan daha üst hukuk normuna toplumsal ihtiyaç duyulmasıdır. Başkanlık sistemi halkın bininci gündemi bile değilken birinci gündemi gibi gösterilmesinin hesabını millet neden sormaz anlamak mümkün değil. Bir bakan çıkıp da biz milletimize şu hizmeti yapmak istiyoruz ama bu darbe anayasasının şu maddesi ayağımıza bağ oluyor diyebildi mi? Diyemez çünkü anaysa millete, değil engel olmayı hizmeti emrediyor.
Ülkede gelir adaleti mi sağlamak istiyorsunuz? İşte size anayasa hükmü: "MADDE 55Ücret emeğin karşılığıdır.
Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır..."
Ya da biz Güneydoğu sorununun çözümü için bahane arıyorsanız işte size ilgili madde: "MADDE 10Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir..."
Herkesin şikayet ettiği sağlık sisteminin sebebi yoksa Anayasa mı? Hemen bakalım: "MADDE 56Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir."
Demek ki sorun anayasanın verdiği ödevi yapamayan iktidarda.
En çok kullanılan bahanelerden biri de biz daha özgür bir anaysa yapmak istiyoruz sloganıdır.
Alın size özgür anayasal hükmü: "MADDE 25Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.
Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz."
Devamı maddelerde de düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti güvence altına alınıyor ve "herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir" deniyor.
Şu işe bak ki halkın en acil gündemi de anayasanın gündemiymiş. Üstelik iktidara halkın acil gündemleri ile ilgili olabildiğince geniş yetki ve görev vermiş. (Devam edecek)?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Kazım Üstün / diğer yazıları
- İklim krizinin çözümü Z kuşağına kaldı / 17.12.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -2- / 10.07.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -1- / 09.07.2021
- Aşı emperyalizmi savaşları / 11.06.2021
- Atatürk’ün harp sanatının sırrı / 25.05.2021
- Dijital Ramazan Bayramı / 13.05.2021
- İsrail’in saldırısına hangi dizi ile karşılık vereceğiz! / 09.05.2021
- Çin Ortadoğu’da ABD’ye ‘şah’ dedi / 02.04.2021
- İnsanın sayısallaşması / 25.03.2021
- ABD, Kuzey Kore’ye neden demokrasi getiremiyor? / 18.03.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -2- / 10.07.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -1- / 09.07.2021
- Aşı emperyalizmi savaşları / 11.06.2021
- Atatürk’ün harp sanatının sırrı / 25.05.2021
- Dijital Ramazan Bayramı / 13.05.2021
- İsrail’in saldırısına hangi dizi ile karşılık vereceğiz! / 09.05.2021
- Çin Ortadoğu’da ABD’ye ‘şah’ dedi / 02.04.2021
- İnsanın sayısallaşması / 25.03.2021
- ABD, Kuzey Kore’ye neden demokrasi getiremiyor? / 18.03.2021