ANALİZ - Maraş gerginliği
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 20 Temmuz'da yaptığı "Kapalı Maraş" ile ilgili açıklamanın dünyadaki yankıları devam ediyor. BM kınama mesajı yayımlarken; AB, ABD, İngiltere, Rusya ve Mısır'dan tepki mesajları geldi. Türkiye ve KKTC yetkilileri kararın "hukuki" olduğunu belirtiyor, ancak uzmanlar önceliğin KKTC'nin dünyaya tanıtılması olması gerektiğini vurguluyorlar
24.07.2021 17:39:00





MURAT ÇABAS / ANALİZ HABER
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 20 Temmuz'da 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı'nın 47'nci yıldönümü vesilesiyle yaptığı "Kapalı Maraş" açıklaması dünyanın gündemine oturdu. Birleşmiş Milletler (BM) acil gündemle toplanarak "kınama" kararı alırken, başta AB, ABD ve Rusya olmak üzere birçok ülkeden tepki mesajları geldi. Bu tepki mesajlarına Türkiye ve KKTC dışişleri bakanlıklarının cevabı gecikmedi.

Erdoğan: 'Maraş'ta hayat yeniden başlayacak'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kurban Bayramı'nın ilk gününe denk gelen Kıbrıs Barış Harekâtı'nın yıldönümünde yaptığı konuşmada, Kapalı Maraş'ta hayatın yeniden başlayacağını belirterek, 1974'teki Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası 'hayalet kent' görünümüne kavuşan bölgenin bir kısmının da yeniden yerleşime açılacağını duyurmuş ve açılımın, Maraş'ın yüzde 3.5'una tekabül eden pilot bölgeyi kapsayacağını söylemişti. Erdoğan, "Mülkiyet haklarına riayet edilerek yürütülen çalışmalar ışığında artık Maraş'ta herkesin yararına olacak yeni bir dönemin kapıları açılacaktır" demişti.

BM daimi üyeleri tepki gösterdi
Bu açıklama sonrası Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) daimi üyelerinden ABD ve Rusya başta olmak üzere birçok ülkeden tepki mesajları geldi. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, "Maraş'ın bazı kısımlarının Kıbrıs Türklerinin kontrolüne geçmesi açıklamalarını kınıyoruz" açıklaması yaparak, Güvenlik Konseyi üzerinden sert bir yanıt verilebileceğini söyledi. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın siyasi işlerden sorumlu müsteşarı Victoria Nuland ise Maraş'ın açılması kararını "provokatif" ve "kabul edilemez" bulduklarını ve kararın geri alınması çağrısını Türk yetkililere de bizzat ilettiğini söyledi. BMGK'nın bir başka daimi üyesi Fransa'nın Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian ise Maraş'ın bir kısmının açılması konusunda Güney Kıbrıs Rum Yönetimine (GKRY) destek verdiğini ve konuyu BM gündemine getireceklerini açıkladı. BMGK'nın beş daimi üyesinden İngiltere de karardan kaygı duyduğunu açıkladı. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi konuyla ilgili olarak BMGK'ya başvuruda bulundu. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, KKTC'de bulunan 'Kapalı Maraş' bölgesinin bir kısmının daha açılması tartışmalarına ilişkin soru üzerine söz konusu bölgenin statüsünün tek taraflı olarak değiştirilmesini desteklemediklerini açıkladı. Mısır Dışişleri Bakanlığı da tepkisini dile getirerek, Kıbrıs sorununun uluslararası kararlara uygun olarak çözülmesi gerektiğini belirtti.

BM kınama kararı yayımladı
BMGK Kıbrıs'la ilgili son gelişmeleri değerlendirmek için önceki gün acil toplandı. Toplantıda İngiltere'nin Maraş konusunda hazırladığı başkanlık açıklaması 15 üyeli konsey tarafından kabul edildi. Konsey açıklamasında, Türkiye ve KKTC liderlerinin Maraş'ın kısmen yerleşime açılması planını kınadı ve kararın derhal geri alınması çağrısında bulundu. İngiltere'nin hazırladığı başkanlık açıklaması metninde, adada gerilimi arttırabilecek, tek taraflı, BMGK kararlarına uymayan eylemlerden kaçınma çağrısında bulunuldu. Maraş bölgesinin BM yönetimine devredilmesi de dahil olmak üzere BMGK kararlarına uyulmasının önemi vurgulandı. Açıklamada ayrıca, BM Güvenlik Konseyi'nin iki toplumlu, iki bölgeli ve siyasi eşitliğe dayalı federasyon temelinde, kalıcı, kapsamlı ve adil(!) bir çözüme yönelik kararlılığının yeniden altı çizildi. Görüldüğü gibi, BM yıllardır Rum kesiminin lehine yürütülen "federasyon" merkezli müzakerelerin devamından yana. Bu müzakerelerin devamı, KKTC'nin lağvedilmesi, Türk askerinin adadan çekilmesi ve Kıbrıs Türkünün 1974 öncesi karanlık günlere geri dönmesi anlamını taşıyor.
Türkiye ve KKTC'den tepkilere cevap
Türkiye Dışişleri Bakanlığı'ndan BM'nin kararına ve tepkilere yazılı olarak cevap verildi. Yapılan açıklamada, "KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar tarafından 20 Temmuz 2021 tarihinde açıklanan, Maraş açılımının ikinci aşaması hakkında BM Güvenlik Konseyi tarafından yapılan Başkanlık Açıklaması ile çeşitli ülkelerin yaptıkları, Ada'daki gerçeklerle bağdaşmayan ve asılsız iddialara dayanan açıklamaları tümüyle reddediyor ve bunlara ilişkin KKTC'nin verdiği cevapları tamamıyla paylaşıyoruz. Bu açıklamalar Maraş'ın KKTC toprağı olmadığı, KKTC'nin Maraş'taki mülklere el koyacağı ve buraya mülkiyet hakları hilafına yerleşimciler getireceği gibi mesnetsiz iddialara ve Rum-Yunan kara propagandasına dayanmaktadır" denildi. Açıklamada ayrıca şu hususların altı çizildi: "KKTC Hükümeti, geçtiğimiz Ekim ayında 47 yıldır kapalı tutulan ve artık çevresel tehlikeler de yaratmaya başlayan Maraş'ın iki ana caddesini ve plajını halka açmış, son olarak da Maraş'ın yüzde 3.5'una tekabül eden pilot bölgenin askeri bölge statüsünü kaldırmıştır. KKTC makamlarınca Maraş açılımı kapsamında alınan tüm kararlar mülkiyet haklarına saygı çerçevesinde olup, uluslararası hukukla tamamen uyum içerisindedir. İddia edildiğinin aksine, BM Güvenlik Konseyi kararlarının ihlal edilmesi sözkonusu değildir. Kaldı ki BM Güvenlik Konseyi kararları mülkiyet ve egemenlik haklarının üzerinde değildir. Sayın Cumhurbaşkanımızca ifade edildiği üzere, bu adımlarla Maraş'ta yeni mağduriyetler oluşmayacak, herkesin yararına olacak şekilde, mevcut mağduriyetler giderilecektir."
Ersin Tatar'dan AB'ye tepki
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da Avrupa Birliği'nin Kapalı Maraş bölgesinin açılması konusundaki olumsuz tutumuna tepki gösterdi. "AB'nin ne kadar ilkesiz ve ikiyüzlü olduğu bir kez daha gözler önüne serildi" diyerek, Kapalı Maraş'ın açılması konusunda ikinci aşamaya geçildiğini ve açılımların devam edeceğini belirten Tatar, "Maraş'ta ikinci adım uluslararası hukuk ile insan haklarına uygun şekilde mağduriyetlerin giderilmesi için atılmıştır" dedi.

Öncelik KKTC'nin tanınması olmalıdır
Prof. Dr. Haydar Baş, 2013 yılında Kıbrıs'ta gerçekleştirilen 8'inci Milli Ekonomi Modeli Kongresi'nde, Kıbrıs için öncelikli olarak atılması gereken iki önemli adıma şu sözlerle dikkat çekmişti: "Birincisi, KKTC tam bağımsız bir devlet olmalıdır, ikincisi, KKTC tüm dünyaya tanıtılmalıdır, Türkiye bunun öncülüğünü yapmalıdır."
Kapalı Maraş'ı da Rum kesimine bırakan 2004 yılındaki Annan Planı konusunda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın o dönem başında olduğu hükümet, eğer bu plan onaylanmazsa, kapı kapı dolaşıp KKTC'yi dünyaya tanıtacağı sözünü vermişti ama KKTC'yi tanımaya hazır olan Azerbaycan ve Pakistan gibi ülkelere bile "KKTC'yi tanıyın" denmemişti. Aradan 17 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen hükümet bu verdiği söz yerine getirmiş değil. Strateji uzmanları KKTC'yi tanıtmadan atılan diğer adımların pek sağlıklı olmayacağını belirtiyorlar.

'Kıbrıs yavru vatan değil vatanın ta kendisidir'
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, 20 Temmuz'da Kıbrıs'ın Türkiye için ne kadar önemli olduğuna dikkat çeken yazılı bir mesaj yayımlamıştı. 1974 Barış Harekatı'nın yıl dönümü kapsamında yayımladığı mesajında BTP lideri Baş, "Kıbrıs milli davamızdır, kırmızı çizgimizdir… Kıbrıs Türkiye açısından sadece bir kara parçası olmanın ötesinde büyük bir stratejik önem taşımaktadır" ifadelerine yer vermişti.
BTP Lideri Baş söz konusu mesajında şu önemli hususların altını çizdi:
"Kıbrıs milli davamızdır, kırmızı çizgimizdir. Bu bakımdan Avrupa Birliği (AB) destekli Rum Yunan ikilisinin nihai hedefi adadan Türk askerini çıkarmak olan planları karşısında uyanık olmak, sinsi tuzaklara düşmemek bir vatan borcudur. AB ve ABD tarafından dayatılan federasyon temelli sözde çözüm arayışının amacı az önce de ifade ettiğimiz gibi Türk askerini adadan çıkarmak ve Kıbrıs'ı 1974 öncesine döndürmektir. Kıbrıs Türkiye açısından sadece bir kara parçası olmanın ötesinde büyük bir stratejik önem taşımaktadır. Bu durum Mustafa Kemal Atatürk tarafından "Efendiler, Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece bu bölgenin ikmal yolları tıkanmıştır. Kıbrıs'a dikkat ediniz. Bu ada bizim için önemlidir." şeklinde dile getirilmiştir. Bugün Doğu Akdeniz'de tespit edilen doğalgaz ve petrol yatakları ve bu yüzden başlayan enerji mücadelesi Atatürk'ün Kıbrıs konusunda ne denli haklı olduğunu ortaya koymuştur. Bu nedenledir ki Kıbrıs'ı savunmak aslında İstanbul'u, Kayseri'yi Trabzon'u yani Türkiye'nin herhangi bir bölgesini savunmaktan farksızdır. O bakımdan Kıbrıs yavru vatan değil vatanın ta kendisidir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 20 Temmuz'da 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı'nın 47'nci yıldönümü vesilesiyle yaptığı "Kapalı Maraş" açıklaması dünyanın gündemine oturdu. Birleşmiş Milletler (BM) acil gündemle toplanarak "kınama" kararı alırken, başta AB, ABD ve Rusya olmak üzere birçok ülkeden tepki mesajları geldi. Bu tepki mesajlarına Türkiye ve KKTC dışişleri bakanlıklarının cevabı gecikmedi.

Erdoğan: 'Maraş'ta hayat yeniden başlayacak'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kurban Bayramı'nın ilk gününe denk gelen Kıbrıs Barış Harekâtı'nın yıldönümünde yaptığı konuşmada, Kapalı Maraş'ta hayatın yeniden başlayacağını belirterek, 1974'teki Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası 'hayalet kent' görünümüne kavuşan bölgenin bir kısmının da yeniden yerleşime açılacağını duyurmuş ve açılımın, Maraş'ın yüzde 3.5'una tekabül eden pilot bölgeyi kapsayacağını söylemişti. Erdoğan, "Mülkiyet haklarına riayet edilerek yürütülen çalışmalar ışığında artık Maraş'ta herkesin yararına olacak yeni bir dönemin kapıları açılacaktır" demişti.

BM daimi üyeleri tepki gösterdi
Bu açıklama sonrası Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) daimi üyelerinden ABD ve Rusya başta olmak üzere birçok ülkeden tepki mesajları geldi. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, "Maraş'ın bazı kısımlarının Kıbrıs Türklerinin kontrolüne geçmesi açıklamalarını kınıyoruz" açıklaması yaparak, Güvenlik Konseyi üzerinden sert bir yanıt verilebileceğini söyledi. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın siyasi işlerden sorumlu müsteşarı Victoria Nuland ise Maraş'ın açılması kararını "provokatif" ve "kabul edilemez" bulduklarını ve kararın geri alınması çağrısını Türk yetkililere de bizzat ilettiğini söyledi. BMGK'nın bir başka daimi üyesi Fransa'nın Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian ise Maraş'ın bir kısmının açılması konusunda Güney Kıbrıs Rum Yönetimine (GKRY) destek verdiğini ve konuyu BM gündemine getireceklerini açıkladı. BMGK'nın beş daimi üyesinden İngiltere de karardan kaygı duyduğunu açıkladı. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi konuyla ilgili olarak BMGK'ya başvuruda bulundu. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, KKTC'de bulunan 'Kapalı Maraş' bölgesinin bir kısmının daha açılması tartışmalarına ilişkin soru üzerine söz konusu bölgenin statüsünün tek taraflı olarak değiştirilmesini desteklemediklerini açıkladı. Mısır Dışişleri Bakanlığı da tepkisini dile getirerek, Kıbrıs sorununun uluslararası kararlara uygun olarak çözülmesi gerektiğini belirtti.

BM kınama kararı yayımladı
BMGK Kıbrıs'la ilgili son gelişmeleri değerlendirmek için önceki gün acil toplandı. Toplantıda İngiltere'nin Maraş konusunda hazırladığı başkanlık açıklaması 15 üyeli konsey tarafından kabul edildi. Konsey açıklamasında, Türkiye ve KKTC liderlerinin Maraş'ın kısmen yerleşime açılması planını kınadı ve kararın derhal geri alınması çağrısında bulundu. İngiltere'nin hazırladığı başkanlık açıklaması metninde, adada gerilimi arttırabilecek, tek taraflı, BMGK kararlarına uymayan eylemlerden kaçınma çağrısında bulunuldu. Maraş bölgesinin BM yönetimine devredilmesi de dahil olmak üzere BMGK kararlarına uyulmasının önemi vurgulandı. Açıklamada ayrıca, BM Güvenlik Konseyi'nin iki toplumlu, iki bölgeli ve siyasi eşitliğe dayalı federasyon temelinde, kalıcı, kapsamlı ve adil(!) bir çözüme yönelik kararlılığının yeniden altı çizildi. Görüldüğü gibi, BM yıllardır Rum kesiminin lehine yürütülen "federasyon" merkezli müzakerelerin devamından yana. Bu müzakerelerin devamı, KKTC'nin lağvedilmesi, Türk askerinin adadan çekilmesi ve Kıbrıs Türkünün 1974 öncesi karanlık günlere geri dönmesi anlamını taşıyor.
Türkiye ve KKTC'den tepkilere cevap
Türkiye Dışişleri Bakanlığı'ndan BM'nin kararına ve tepkilere yazılı olarak cevap verildi. Yapılan açıklamada, "KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar tarafından 20 Temmuz 2021 tarihinde açıklanan, Maraş açılımının ikinci aşaması hakkında BM Güvenlik Konseyi tarafından yapılan Başkanlık Açıklaması ile çeşitli ülkelerin yaptıkları, Ada'daki gerçeklerle bağdaşmayan ve asılsız iddialara dayanan açıklamaları tümüyle reddediyor ve bunlara ilişkin KKTC'nin verdiği cevapları tamamıyla paylaşıyoruz. Bu açıklamalar Maraş'ın KKTC toprağı olmadığı, KKTC'nin Maraş'taki mülklere el koyacağı ve buraya mülkiyet hakları hilafına yerleşimciler getireceği gibi mesnetsiz iddialara ve Rum-Yunan kara propagandasına dayanmaktadır" denildi. Açıklamada ayrıca şu hususların altı çizildi: "KKTC Hükümeti, geçtiğimiz Ekim ayında 47 yıldır kapalı tutulan ve artık çevresel tehlikeler de yaratmaya başlayan Maraş'ın iki ana caddesini ve plajını halka açmış, son olarak da Maraş'ın yüzde 3.5'una tekabül eden pilot bölgenin askeri bölge statüsünü kaldırmıştır. KKTC makamlarınca Maraş açılımı kapsamında alınan tüm kararlar mülkiyet haklarına saygı çerçevesinde olup, uluslararası hukukla tamamen uyum içerisindedir. İddia edildiğinin aksine, BM Güvenlik Konseyi kararlarının ihlal edilmesi sözkonusu değildir. Kaldı ki BM Güvenlik Konseyi kararları mülkiyet ve egemenlik haklarının üzerinde değildir. Sayın Cumhurbaşkanımızca ifade edildiği üzere, bu adımlarla Maraş'ta yeni mağduriyetler oluşmayacak, herkesin yararına olacak şekilde, mevcut mağduriyetler giderilecektir."
Ersin Tatar'dan AB'ye tepki
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da Avrupa Birliği'nin Kapalı Maraş bölgesinin açılması konusundaki olumsuz tutumuna tepki gösterdi. "AB'nin ne kadar ilkesiz ve ikiyüzlü olduğu bir kez daha gözler önüne serildi" diyerek, Kapalı Maraş'ın açılması konusunda ikinci aşamaya geçildiğini ve açılımların devam edeceğini belirten Tatar, "Maraş'ta ikinci adım uluslararası hukuk ile insan haklarına uygun şekilde mağduriyetlerin giderilmesi için atılmıştır" dedi.

Öncelik KKTC'nin tanınması olmalıdır
Prof. Dr. Haydar Baş, 2013 yılında Kıbrıs'ta gerçekleştirilen 8'inci Milli Ekonomi Modeli Kongresi'nde, Kıbrıs için öncelikli olarak atılması gereken iki önemli adıma şu sözlerle dikkat çekmişti: "Birincisi, KKTC tam bağımsız bir devlet olmalıdır, ikincisi, KKTC tüm dünyaya tanıtılmalıdır, Türkiye bunun öncülüğünü yapmalıdır."
Kapalı Maraş'ı da Rum kesimine bırakan 2004 yılındaki Annan Planı konusunda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın o dönem başında olduğu hükümet, eğer bu plan onaylanmazsa, kapı kapı dolaşıp KKTC'yi dünyaya tanıtacağı sözünü vermişti ama KKTC'yi tanımaya hazır olan Azerbaycan ve Pakistan gibi ülkelere bile "KKTC'yi tanıyın" denmemişti. Aradan 17 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen hükümet bu verdiği söz yerine getirmiş değil. Strateji uzmanları KKTC'yi tanıtmadan atılan diğer adımların pek sağlıklı olmayacağını belirtiyorlar.

'Kıbrıs yavru vatan değil vatanın ta kendisidir'
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, 20 Temmuz'da Kıbrıs'ın Türkiye için ne kadar önemli olduğuna dikkat çeken yazılı bir mesaj yayımlamıştı. 1974 Barış Harekatı'nın yıl dönümü kapsamında yayımladığı mesajında BTP lideri Baş, "Kıbrıs milli davamızdır, kırmızı çizgimizdir… Kıbrıs Türkiye açısından sadece bir kara parçası olmanın ötesinde büyük bir stratejik önem taşımaktadır" ifadelerine yer vermişti.
BTP Lideri Baş söz konusu mesajında şu önemli hususların altını çizdi:
"Kıbrıs milli davamızdır, kırmızı çizgimizdir. Bu bakımdan Avrupa Birliği (AB) destekli Rum Yunan ikilisinin nihai hedefi adadan Türk askerini çıkarmak olan planları karşısında uyanık olmak, sinsi tuzaklara düşmemek bir vatan borcudur. AB ve ABD tarafından dayatılan federasyon temelli sözde çözüm arayışının amacı az önce de ifade ettiğimiz gibi Türk askerini adadan çıkarmak ve Kıbrıs'ı 1974 öncesine döndürmektir. Kıbrıs Türkiye açısından sadece bir kara parçası olmanın ötesinde büyük bir stratejik önem taşımaktadır. Bu durum Mustafa Kemal Atatürk tarafından "Efendiler, Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece bu bölgenin ikmal yolları tıkanmıştır. Kıbrıs'a dikkat ediniz. Bu ada bizim için önemlidir." şeklinde dile getirilmiştir. Bugün Doğu Akdeniz'de tespit edilen doğalgaz ve petrol yatakları ve bu yüzden başlayan enerji mücadelesi Atatürk'ün Kıbrıs konusunda ne denli haklı olduğunu ortaya koymuştur. Bu nedenledir ki Kıbrıs'ı savunmak aslında İstanbul'u, Kayseri'yi Trabzon'u yani Türkiye'nin herhangi bir bölgesini savunmaktan farksızdır. O bakımdan Kıbrıs yavru vatan değil vatanın ta kendisidir."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.